Büyük Şehir Yaşamı Yalnızlığı Artırıyor Mu?

Daha iyi hissetmeye bugün başlayın

Hiwell altyapısıyla 1 milyonu aşkın kullanıcı psikolojik destek yolculuğuna güvenli bir adım attı! Siz de size en uygun uzman ile şimdi ücretsiz ön görüşme yaparak tanışın.

Başlayın

21. yüzyıl, şehirleşmenin hızla arttığı bir dönem olarak tarihe geçti. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde nüfusun büyük bir kısmı kırsal alanlardan şehirlere göç etmekte ve “büyük şehir yaşamı” modern insanın kaderi haline gelmektedir. İstanbul, New York, Londra ya da Tokyo gibi metropoller milyonlarca insana iş, eğitim, sağlık ve sosyal fırsatlar sunarken; aynı zamanda bireyler için ciddi bir psikolojik risk faktörünü de beraberinde getiriyor, bu faktör ise yalnızlık.

Bugün dünya nüfusunun yarısından fazlası büyük şehirlerde yaşamaktadır10. Bu göç, insanlara eğitim, iş, sağlık ve kültürel imkanlar sunarken; aynı zamanda bireylerin sosyal yaşamlarında yeni riskleri de beraberinde getirmektedir. Bu risklerin başında da yalnızlık gelmektedir.

Psikoloji literatüründe yalnızlık, kişinin sosyal ilişkilerinin nicelik veya nitelik bakımından yetersiz kalması durumunda ortaya çıkan öznel bir deneyim olarak tanımlanır1. Yalnızlık, kişinin sosyal ilişkilerinin nicelik veya nitelik bakımından yetersiz kaldığını algılamasıdır. Yani yalnızlık her zaman “tek başına olmak” demek değildir; kimi zaman milyonların yaşadığı bir şehirde, kalabalık bir caddede ya da kalabalık bir ofiste de derinden hissedilebilir.
Psikoloji literatüründe yalnızlığın, depresyon, anksiyete, düşük yaşam doyumu ve hatta fiziksel sağlık sorunları ile ilişkili olduğu birçok kez gösterilmiştir1. Bu nedenle, “Büyük şehir yaşamı yalnızlığı artırıyor mu?” sorusu bir çok insanın aklına takılmaktadır.

Yalnızlığın Psikolojik Boyutu

Psikoloji alanında yalnızlık iki ana başlık altında incelenir:

Duygusal yalnızlık: Yakın ve güven veren bağların eksikliği. Örneğin, samimi bir dost ya da partnerin olmaması.

Sosyal yalnızlık: Daha geniş sosyal ağların eksikliği. Örneğin, arkadaş gruplarına, komşuluk ilişkilerine ya da topluluklara dahil olamamak.

Büyük şehirlerde bu iki yalnızlık türü de sıkça görülür. Bir yandan bireyler yüzeysel, kısa süreli ve çoğunlukla faydaya dayalı ilişkiler kurarken; diğer yandan kalabalığın içinde “hiç kimseye ait olamama” duygusu derinleşir.
Araştırmalar, büyük şehirlerde yaşayan bireylerin küçük şehirlerde yaşayanlara kıyasla daha fazla sosyal yalnızlık rapor ettiklerini göstermektedir6. Özellikle genç yetişkinler, yoğun iş temposu ve rekabetçi yaşam nedeniyle derin bağlar kurmakta zorlanır.

Büyük Şehirlerde Sosyal İlişkiler

Büyük şehirler çoğu zaman fırsatların mekânı olarak görülür. İnsanlar daha iyi eğitim, iş, sağlık hizmetleri ve kültürel aktiviteler için şehirlere göç eder. Ancak bu göç, bireyin sosyal bağlarını kökten değiştirir. Kırsal yaşamda hâkim olan mahallenin sıcak ilişkileri, akrabalık bağları ve komşuluk kültürü, şehir yaşamında giderek azalır.
Örneğin, İstanbul’da yaşayan bireyler üzerinde yapılan bir araştırmada, katılımcıların %67’si komşularıyla neredeyse hiç görüşmediklerini, %48’i ise en yakın akrabalarıyla bile ayda birden az vakit geçirdiklerini belirtmiştir2. Bu durum, sosyal izolasyonun büyük şehirlerde ciddi bir risk olduğunu ortaya koymaktadır.

Metropoller, aynı zamanda anonimlik yaratır. Bu anonimlik bir yandan bireye özgürlük alanı sunarken, diğer yandan kişinin topluluklara aidiyetini zayıflatır. Kalabalık içinde kaybolan birey, paradoksal biçimde daha fazla yalnızlık hissedebilir.

Kent Yaşamı Psikolojik İyiliği Nasıl Etkiler?

Kentleşme, modern yaşamın vazgeçilmez bir parçasıdır. Ancak büyük şehirlerdeki yaşam, bireylerin ruh sağlığı üzerinde hem olumlu hem de olumsuz etkiler yaratmaktadır. Kalabalık, gürültü, trafik, iş stresi ve yüksek rekabet bireylerin psikolojik iyi oluşunu tehdit ederken; aynı zamanda kültürel çeşitlilik, sosyal etkinlikler ve fırsatlar bazı bireyler için koruyucu faktör olabilir.

1. Olumsuz Etkiler

a) Stres ve Anksiyete
Büyük şehirlerde yoğun nüfus, gürültü kirliliği, trafik ve yaşam pahalılığı gibi faktörler kronik stres düzeyini artırır. Yapılan araştırmalar, şehirde yaşayan bireylerde anksiyete bozuklukları ve depresyonun kırsal bölgelerde yaşayanlara göre daha yüksek oranda görüldüğünü göstermektedir7.

b) Sosyal İzolasyon ve Yalnızlık
Büyük şehirlerin paradoksal özelliği, kalabalık içinde yalnızlık hissidir. Metropollerde insanlar birbirine çok yakın yaşasa da, komşuluk ilişkileri zayıf, akrabalık bağları seyrek, arkadaşlıklar ise çoğunlukla yüzeyseldir. Bu durum bireyde sosyal izolasyon ve yalnızlık duygusunu artırır.
Hawkley ve Cacioppo’nun (2010) araştırmaları, yalnızlığın depresyon, kaygı bozuklukları ve yaşam doyumunun azalmasıyla yakından ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Özellikle büyük şehirlerde yalnızlık, ruh sağlığı için en önemli risk faktörlerinden biri haline gelir3.

c) Duygusal Tükenmişlik
Yoğun iş temposu, trafik ve yaşam maliyetleri, bireylerin duygusal kaynaklarını tüketir. Özellikle genç profesyoneller arasında tükenmişlik sendromu büyük şehirlerde yaygın bir psikolojik sorun haline gelmiştir.

d) Eşitsizlik ve Psikolojik İyilik
Kentlerde görülen gelir eşitsizliği ve sosyal adaletsizlik, bireylerin psikolojik iyiliğini olumsuz etkiler. Yoksulluk, işsizlik ve ayrımcılık, depresyon ve anksiyete belirtilerini artırmaktadır11.

2. Olumlu Etkiler

a) Sosyal Çeşitlilik ve Katılım
Büyük şehirler, bireylere farklı topluluklara katılma ve sosyal ağlarını genişletme fırsatı sunar. Sanat, spor ve gönüllülük faaliyetleri, bireylerin aidiyet hislerini güçlendirebilir.

b) Ruh Sağlığı Hizmetlerine Erişim
Şehirler, kırsal bölgelere göre daha fazla psikolojik danışmanlık, psikiyatri ve terapi imkânı sunar. Bu da ruhsal sorunların daha erken fark edilmesine ve tedavi edilmesine olanak tanır.

c) Kendini Gerçekleştirme
Kent yaşamı, bireylere eğitim, kariyer ve kişisel gelişim açısından fırsatlar sağlar. Bu da bazı bireylerin yaşam doyumunu artırarak ruhsal açıdan güçlenmelerine katkıda bulunabilir.

Büyük Şehirde Günlük Yaşam Dinamikleri ve Yalnızlık

Büyük şehir yalnızlığının en önemli nedenlerinden biri yaşamın temposudur. Sabah işe yetişme telaşı, akşam trafiği, yüksek kiralar, uzun mesai saatleri, tüm bunlar bireyin sosyal ilişkiler için ayıracağı zamanı azaltır.

Örneğin, Londra’da yapılan bir çalışmada, katılımcıların %55’i “günlük yaşamın yorgunluğu nedeniyle arkadaşlarımla görüşmeye zaman bulamıyorum” ifadesine katıldığını belirtmiştir9.
Ayrıca dijitalleşme de bu tabloyu güçlendirmektedir. Sosyal medya, bireyleri yüzeysel bağlara yönlendirirken, gerçek hayattaki ilişkilerin yerini sanal etkileşimler almaktadır. Bu durum, geçici bir bağlantı hissi yaratmakta ancak uzun vadede yalnızlık duygusunu derinleştirmektedir8.
Günümüzde dijitalleşmenin insanı her zamankinden daha çok insanla bağlantılı hale getirdiği bilinmektedir, insanlar çok daha fazla insana ulaşabilmektedir. Fakat binlerce kişiyle sosyal medya sayesinde kurulabilen bu bağlantılar insani anlamda doyumu sağlamaktan oldukça uzaktır. Sosyal medya ilişkileri genelde duygusal bağdan yoksun ve insanın gerçek ihtiyaçlarına hitap etmeyen bağlantılardır.

İnsanlar günümüzde fiziksel olarak bir arada olsa bile zihinsel ve duygusal olarak yalnızlaşmaktadır. İnsanlar sürekli etraftan gelen uyaranlar sayesinde yan yanayken bile birlikte olmakta zorlanmaktadırlar.

Bir diğer faktör, mahalle kültürünün kaybolmasıdır. Küçük şehirlerde ya da köylerde komşular arasında dayanışma yaygınken, büyük şehirlerde apartman komşularının bile birbirini tanımadığı sıkça görülür. Bu da sosyal destek mekanizmalarını zayıflatır.

Yalnızlığın Psikolojik ve Fiziksel Etkileri

Yalnızlık sadece duygusal bir deneyim değil; aynı zamanda ciddi bir sağlık sorunudur. Klinik psikoloji araştırmaları, yalnızlığın depresyon, anksiyete bozuklukları ve tükenmişlik sendromu ile ilişkili olduğunu ortaya koymuştur3.

Fiziksel sağlık açısından da yalnızlığın etkileri büyüktür. Uzun süreli yalnızlık, bağışıklık sistemini zayıflatır, kronik stres hormonlarını artırır ve kalp-damar hastalıkları riskini yükseltir4.
Çoğu zaman insanlar yalnızlıklarını “utanılacak bir şey” gibi gizlemekte ve bu nedenle yardım arayışını geciktirmektedir. Oysa yalnızlık, modern şehir hayatının giderek yaygınlaşan bir parçasıdır ve üzerinde çalışılması gereken ciddi bir olgudur.

Büyük Şehir Her Zaman Yalnızlaştırır Mı?

Büyük şehir yaşamı ile yalnızlık arasındaki ilişki çoğunlukla olumsuz bir çerçevede ele alınır. Ancak bilimsel araştırmalar ve kültürel gözlemler, büyük şehirlerin yalnızlıkla kurduğu ilişkinin tek yönlü olmadığını göstermektedir. Şehir, bir yandan bireyleri yabancılaştırabilirken; öte yandan sosyal bağların kurulmasına ve güçlenmesine de zemin hazırlayabilir. Burada önemli olan, şehir yaşamının bireyler üzerinde nasıl deneyimlendiği, bireyin kişilik özellikleri, kültürel değerleri ve sosyoekonomik imkânlarıdır.

Çeşitlilik ve Seçim Özgürlüğü

Büyük şehirler, sosyolojik olarak farklılıkların bir arada bulunduğu mekanlardır. Farklı kültürlerden, farklı inançlardan, farklı yaşam tarzlarından ve farklı sosyal sınıflardan insanlar aynı coğrafyada ancak büyük şehirlerde yaşamaktadır. Bu çeşitlilik ise aslında insanların kendi kimliğiyle uyumlu sosyal çevre ve arkadaşlıklar seçmesine imkan tanımaktadır.
Örneğin, küçük bir kasabada diğer insanlardan farklı düşünen ve bu sebeple dışlanan bir insan, İstanbul gibi bir metropolde kendi gibi düşünen topluluklar veya insanlar bulabilir. Böylece şehir yalnızlaştırıcı değil tam aksine kişinin bağ kurmasına yarayan bir işlev gösterebilir.

Özgürlük Deneyimi

Bazı insanlar için büyük şehirlerdeki anonimlik, yalnızlık değil özgürlük anlamını taşımaktadır. Özellikle genç yetişkinler, büyük şehirlerde ailelerinden bağımsız bir yaşam kurma şansı yakalayarak kimliklerini özgürce inşa etme hakkına sahip olurlar. Bu durum yalnızlığın olumsuz duygusundan çok bir gelişim fırsatı olarak da görülebilmektedir.

Sosyal Etkinliklerin Gücü

Büyük şehirler, sosyal ve kültürel etkinliklerin en yoğun yaşandığı mekanlardır. Konserler, festivaller, spor faaliyetleri, gönüllü projeler, kurslar ve çeşitli hobiler aracılığıyla insanlar yeni sosyal bağlar kurabilir.
Örneğin Londrada yapılan bir araştırmaya göre insanların spor klüplerine ve gönüllülük etkinliklerine katılımının yalnızlık düzeylerini azalttığını göstermiştir5. Bu durum da büyük şehirlerin yalnızlığa karşı bir panzehir olabileceğini ortaya koyan bilimsel bir kanıt olarak görülebilmektedir.

Sosyoekonomik Rol

Büyük şehirlerde yaşayan her insan aynı imkanlar sahip değildir. Gelir düzeyi yüksek insanlar sosyal ve kültürel etkinliklere yani sosyalliğe ve arkadaşlığa daha kolay erişebilirken, ekonomik açıdan kısıtlı insanlar daha fazla sosyal izolasyon yaşayabilir. Bu nedenle şehirlerin yalnızlaştırıcı ya da bağ kurdurucu etkisi biraz da insanın ekonomik seviyesi ile ilişkilidir.

Bireysel Farklılıklar

Yalnızlık deneyimi aynı şehirde yaşayan bireyler arasında bile farklılık gösterebilir. Dışa dönük bireyler büyük şehirde daha kolay sosyal bağlar kurabilirken, içedönük bireyler kalabalığın ortasında daha fazla yabancılaşabilir. Dolayısıyla, yalnızlık yalnızca çevresel faktörlerin değil, aynı zamanda bireyin içsel özelliklerinin de bir sonucudur6. Hiwell’in uzman kadrosundan size en uygun psikolog ile kendinizi keşfetme sürecine başlayabilirsiniz.

Kültürel Farklılıklar

Toplulukçu kültürlerde (örneğin Türkiye, Japonya) aile ve akraba bağlarının güçlü olması beklenir. Büyük şehirde bu bağların zayıflaması, yalnızlık duygusunu daha yıkıcı hale getirebilir. Oysa bireyci kültürlerde (örneğin ABD, Almanya) bireyler, ailelerinden bağımsız yaşamayı doğal görürler. Bu farklılık, aynı şehir deneyiminin farklı kültürel bağlamlarda farklı sonuçlar doğurabileceğini göstermektedir. Yani her insan aynı şehri farklı şekillerde ve farklı yalnızlıklarda yaşayabilmektedir.

”Yalnızlık Epidemisi: Modern Toplumda Yalnızlık Hissi ve Bağlantı Eksikliği” ve ”Uzun Süreli Yalnızlığın Beyin Üzerindeki Etkileri”başlıklı yazılarımıza da göz atın!

Bütün bu değerlendirmeler ışığında netleşen nokta büyük şehirlerin her zaman yalnızlaştırmadığıdır. Şehir bir yandan sosyal bağları zayıflatırken diğer yandan farklı insanlarla yeni bağlar kurmaya, yeni aidiyetler sunmaya devam edebilmektedir. Aslında bu konuya bakış açısının değişmesi gerekmekte ve sorulması gereken soruyu şehir mi yalnızlaştırır yoksa insanlar şehir içinde kendilerine uygun sosyal bağları kurmakta zorlandıkları için mi yalnızlaşırlar şeklinde düşünmek gerekmektedir.

Büyük şehirlerin yalnızlaştırıcı risklerinin farkında olmak, bunlara bireysel çözümler üretmek ve kendine uygun sosyal bağları kurmak için çabalamak gerekmektedir.

Kaynakça

    1. Cacioppo, J. T., & Patrick, W. (2008). Loneliness: Human nature and the need for social connection. W. W. Norton & Company.
    2. Demir, M., & Tarhan, N. (2020). Büyükşehirlerde genç yetişkinlerin yalnızlık deneyimleri. Türk Psikoloji Dergisi, 35(2), 45–60.
    3. Hawkley, L. C., & Cacioppo, J. T. (2010). Loneliness matters: A theoretical and empirical review. Annals of Behavioral Medicine, 40(2), 218–227. https://doi.org/10.1007/s12160-010-9210-8
    4. Holt-Lunstad, J., Smith, T. B., Baker, M., Harris, T., & Stephenson, D. (2015). Loneliness and social isolation as risk factors for mortality: A meta-analytic review. Perspectives on Psychological Science, 10(2), 227–237. https://doi.org/10.1177/1745691614568352
    5. Kearns, A., Whitley, E., Tannahill, C., & Ellaway, A. (2015). Loneliness, social relations and health and well-being in deprived communities. Psychology, Health & Medicine, 20(3), 332–344. https://doi.org/10.1080/13548506.2014.940354
    6. Matthews, T., Danese, A., Caspi, A., Fisher, H. L., Goldman-Mellor, S., Kepa, A., … Arseneault, L. (2019). Lonely young adults in modern Britain: Findings from an epidemiological cohort study. Psychological Medicine, 49(2), 268–277. https://doi.org/10.1017/S0033291718000788
    7. Peen, J., Schoevers, R. A., Beekman, A. T., & Dekker, J. (2010). The current status of urban–rural differences in psychiatric disorders. Acta Psychiatrica Scandinavica, 121(2),
    8. Primack, B. A., Shensa, A., Sidani, J. E., Whaite, E. O., Lin, L. Y., Rosen, D., … Miller, E. (2017). Social media use and perceived social isolation among young adults in the U.S. American Journal of Preventive Medicine, 53(1), 1–8. https://doi.org/10.1016/j.amepre.2017.01.010
    9. Smith, K., & Victor, C. (2018). Typologies of loneliness, living alone and social isolation, and their associations with physical and mental health. Ageing & Society, 39(8), 1709–1730. https://doi.org/10.1017/S0144686X18000132
    10. United Nations. (2018). World urbanization prospects: The 2018 revision. UN Department of Economic and Social Affairs. https://population.un.org/wup/Publications/Files/WUP2018-Report.pdf
    11. World Health Organization. (2014). Social determinants of mental health. WHO Press. https://apps.who.int/iris/handle/10665/112828
*Sitemizde bulunan yazılar tıbbi tavsiye içermez ve yalnızca farkındalık yaratmak amaçlıdır. Yazılardan yola çıkarak bir hastalık tanısı konulamaz. Hastalık tanısını yalnızca psikiyatri hekimleri koyabilir.

Daha iyi hissetmeye bugün başlayın

Hiwell altyapısıyla 1 milyonu aşkın kullanıcı psikolojik destek yolculuğuna güvenli bir adım attı! Siz de size en uygun uzman ile şimdi ücretsiz ön görüşme yaparak tanışın.

Başlayın