
Daha iyi hissetmeye bugün başlayın
Siz de 850 bin mutlu danışanımız gibi hayatınızın kontrolünü elinize alın.
BaşlayınPsikolojik destek alınması gereken durumlarda hangi uzmana başvurulacağı birçok birey için karar vermekte zorlanılan bir konudur. Bu konuda tek ve kesin bir yanıt bulunmamaktadır. Kimi durumlarda öncelikli olarak bir psikiyatri uzmanına başvurulması daha uygun olurken bazı durumlarda ise doğrudan bir psikolog ile görüşme sağlanması daha uygun olacaktır. Önemli olan kişinin bu ayrımı bilmesi ve kendi ihtiyacına göre bir yol izlemesidir. Özellikle “İlaç mı kullanmalıyım, yoksa terapi mi almalıyım?” sorusu da sık karşılaşılan ve net bir cevabı olmayan bir konudur. Mental durumlar ve ihtiyaçlar bireysel farklılık gösterdiği için her vaka kendi içinde değerlendirilmelidir. Sık sık karıştırılan bir diğer konu ise önce psikoloğa mı yoksa psikiyatriste mi gitmenin daha uygun olduğudur.
Önce Psikologa Mı Psikiyatriste Mi Gitmeliyiz?
Bu soru da yine kişiden kişiye göre ve durumdan duruma göre çeşitli cevaplara sahiptir. Örneğin bir birey eşler arasındaki iletişim problemleri sebebiyle destek almak istediğinde, geçmişte herhangi bir psikiyatrik başvurunun bulunmaması ve son dönemde taraflardan birinde depresif belirtilerin gözlemlenmemesi durumunda, evlilik veya çift danışmanlığı alanında çalışan bir terapiste yönlendirme yapılması uygun olacaktır.
Benzer şekilde ebeveynler tarafından çocukları ile ilgili destek alma ihtiyacı hissedildiğinde bir çocuk psikoloğuna başvurulması mümkündür. Yine burada sorunun niteliği belirleyici bir faktör olarak öne çıkmaktadır. Örneğin boşanma sürecinde olan bir çiftin bu durumu çocuklarına nasıl açıklayacaklarına dair destek almak istemeleri hâlinde psikolog desteği önerilmektedir. Diğer yandan çocuğun dikkat eksikliği, uyku problemleri veya yoğun korkular gibi daha ciddi belirtiler göstermesi durumunda öncelikli olarak bir psikiyatri uzmanı tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yetişkin bireyler için de benzer bir süreç geçerlidir. Mutsuzluk, çökkünlük, dikkat dağınıklığı veya konsantrasyon güçlüğü gibi şikayetlerin varlığında ya da ebeveynler tarafından çocuklarında ciddi uykusuzluk, aşırı davranış problemleri veya tutarsız konuşmalar gözlemlendiğinde ilk aşamada bir psikiyatri uzmanı ile görüşme sağlanması önerilmektedir.
Günümüzde mental sağlık alanında destek almak isteyen bireyler için özellikle ilaç tedavisiyle ilgili sorular sıkça gündeme gelmekte ve “İlaç yazma yetkisi psikiyatristte mi, psikologda mı?” gibi konular merak edilmektedir. Psikiyatristlerin ve psikologların eğitim süreçleri, uygulama alanları ve yetkileri birbirinden farklıdır.
Psikiyatrist, tıp fakültesinden mezun olduktan sonra psikiyatri alanında uzmanlık eğitimi alarak ruh sağlığı ve hastalıkları konusunda yetkinlik kazanan bir tıp doktorudur. Psikiyatri uzmanları zihinsel ve duygusal bozuklukların biyolojik, nörokimyasal, psikososyal ve genetik temellerini inceleyerek teşhis koyar, ilaç tedavisi uygular ve hastaların genel ruh sağlığını iyileştirmek amacıyla uygun tedavi planlarını oluşturur1.

Psikiyatristlerin Görevleri ve Yetkinlikleri
Psikiyatristler, bireylerin yaşadığı duygusal ve bilişsel semptomları değerlendirerek psikiyatrik bozuklukların tanısını koyar. Psikiyatrik bozukluklar genetik faktörlerden çevresel etmenlere kadar birçok faktörden etkilenebilir ve bazen beyin kimyasındaki düzensizliklerden kaynaklanabilir9. Tanı koyma sürecinde ise şu yöntemleri kullanır:
- Klinik Görüşme: Hastanın şikayetleri, ruhsal durum değerlendirmesi ve semptomları ayrıntılı şekilde ele alınır.
- DSM-5 ve ICD-10 Tanı Kriterleri: Ruhsal bozuklukların teşhisinde yaygın olarak kullanılan Diagnostik ve İstatistiksel Ruhsal Bozukluklar El Kitabı (DSM-5) ve Uluslararası Hastalık Sınıflandırması (ICD-10) gibi bilimsel tanı sistemlerinden yararlanılır1.
- Tıbbi Testler ve Değerlendirmeler: Bazı psikiyatrik bozuklukların fizyolojik kökenleri olabileceğinden, kan testleri, nörogörüntüleme teknikleri (MRG, EEG) veya hormon testleri gibi tıbbi incelemeler yapılabilir 7.
Ayrıca ruhsal bozuklukların biyokimyasal yönlerini ele alarak ilaç tedavisi uygulama yetkisine sahiptir. İlaçlar beyindeki nörotransmitter sistemleri üzerinde etkili olup hastaların semptomlarını azaltarak günlük yaşamlarını daha sağlıklı sürdürmelerine yardımcı olur.
Psikiyatristler tarafından yaygın olarak reçete edilen ilaç türleri şunlardır:
- Antidepresanlar: Depresyon, anksiyete bozuklukları ve obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) gibi durumlarda kullanılır.
- Antipsikotikler: Şizofreni, bipolar bozukluk ve bazı psikotik depresyon vakalarında kullanılır.
- Anksiyolitikler (Kaygı Gidericiler): Yaygın anksiyete bozukluğu ve panik bozukluk için kullanılabilir, ancak bağımlılık riski nedeniyle dikkatli reçetelenir.
- Duygudurum Düzenleyiciler: Bipolar bozukluk ve duygu durum dalgalanmalarının kontrolünde kullanılır.
- Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) İçin Uyarıcı İlaçlar: DEHB tedavisinde kullanılan ilaçlar, dikkat süresini artırır ve hiperaktiviteyi kontrol eder.
Psikiyatristler ilaç tedavisini planlarken öncelikle hastanın genel sağlık durumunu ve geçmişte geçirdiği hastalıkları dikkatle değerlendirir. Kullanılacak ilaçların olası yan etkileri ve diğer ilaçlarla etkileşimleri göz önünde bulundurularak en uygun tedavi süreci belirlenir. Bunun yanı sıra bireyin biyolojik ve genetik özellikleri de tedavi planlamasında belirleyici bir rol oynar. İlaç tedavisi sürecinde psikiyatristler hastalarını düzenli olarak takip ederek tedavinin etkilerini değerlendirir ve gerektiğinde doz ayarlamaları yaparak hastanın iyilik hâlini en iyi şekilde desteklemeye çalışır.
Ayrıca araştırmalar birçok psikiyatrik rahatsızlıkta terapi ve ilaç tedavisinin birlikte uygulanmasının tek başına ilaç kullanımına kıyasla daha etkili olduğunu göstermektedir. Örneğin depresyon tedavisinde bilişsel davranışçı terapi (CBT) ve SSRI türü ilaçların bir arada kullanımı, hastaların iyileşme sürecini hızlandırmaktadır4.
Psikolog Kimdir? Ne İş Yapar?
Psikologlar insan davranışlarını, bilişsel süreçleri ve duygusal durumları bilimsel yöntemlerle inceleyen uzmanlardır. Terapi verebilmek için terapistler, Psikoloji lisans eğitimi aldıktan sonra Klinik Psikoloji alanında yüksek lisans veya doktora yaparak uzmanlaşırlar. Uzmanlık alanlarına bağlı olarak bireylerin psikolojik iyi oluşlarını artırmak, duygusal zorluklarla baş etmelerine yardımcı olmak ve davranışsal değişiklikleri desteklemek amacıyla psikoterapi uygularlar 3.
Klinik psikologlar ruhsal bozuklukların değerlendirilmesi ve psikoterapi yoluyla destek konusunda uzmanlaşmıştır. Psikoterapi sürecinde danışanların duygu, düşünce ve davranışlarını anlamalarına yardımcı olarak onların daha sağlıklı baş etme mekanizmaları geliştirmelerine rehberlik ederler1.
Psikologlar bilimsel araştırmalara dayalı terapi yöntemleriyle bireylerin psikolojik iyiliğini güçlendirmeyi hedefler. Mental bozuklukları doğrudan tıbbi yöntemlerle tedavi etme yetkileri yoktur ancak terapi teknikleri ile bireylerin sorunlarını anlamalarına ve çözüm üretmelerine yardımcı olurlar. Klinik psikologların temel görevleri şunlardır:

1. Bireysel Psikoterapi
Psikoterapi, bireylerin duygu, düşünce ve davranışlarını anlamalarına ve geliştirmelerine yardımcı olan bilimsel olarak kanıtlanmış terapi tekniklerini içeren bir süreçtir. Psikologlar bireyin psikolojik ihtiyaçlarına uygun terapi yöntemlerini belirleyerek danışanlarının ruhsal iyi oluşlarını artırmaya çalışırlar6.
En yaygın kullanılan psikoterapi türleri şunlardır:
- Bilişsel Davranışçı Terapi (CBT): Bilişsel Davranışçı Terapi, bireyin olumsuz ve işlevsiz düşünce kalıplarını fark etmesini, bunların duygu ve davranışlar üzerindeki etkisini anlamasını ve daha sağlıklı düşünce biçimleri geliştirmesini amaçlayan kanıta dayalı bir terapi yöntemidir3. Bu terapi yaklaşımı, özellikle depresyon, anksiyete bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluk (OKB), travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ve fobiler gibi birçok ruh sağlığı sorununun iyileşmesinde etkili olduğu bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir. CBT sürecinde birey, olumsuz otomatik düşüncelerini belirlemeyi, bunları daha gerçekçi ve sağlıklı düşüncelerle değiştirmeyi ve işlevsel başa çıkma stratejileri geliştirmeyi öğrenir.
- Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme (EMDR): EMDR, özellikle travmatik anıların işlenmesi ve bu anılara bağlı olumsuz duygusal tepkilerin azaltılması amacıyla kullanılan bir terapi yöntemidir13. Bu terapi tekniği, bireyin göz hareketleri, dokunsal uyarımlar veya işitsel uyaranlar eşliğinde travmatik anıyı tekrar hatırlamasını içerir. Beynin travmatik deneyimleri işlemesini kolaylaştırarak bireyin geçmişte yaşadığı olaylara yönelik duygusal yükünü azaltmasına yardımcı olur. EMDR, özellikle TSSB, anksiyete bozuklukları, depresyon, fobiler ve geçmişe dair olumsuz inançları değiştirmede etkili olduğu gösterilmiş bir yaklaşımdır.
- Psikodinamik Terapi: Psikodinamik terapi, bireyin bilinçdışı düşünce ve duygularının farkına vararak bunların davranışlarını ve ilişkilerini nasıl etkilediğini anlamasına yardımcı olan bir yaklaşımdır. Bu terapi, bireyin çocukluk deneyimleri, bastırılmış duyguları ve içsel çatışmaları üzerinde derinlemesine çalışarak, farkındalık kazanmasını ve geçmişten gelen olumsuz etkileri çözmesini amaçlar. Terapi sürecinde birey, bilinçdışı motivasyonlarını, savunma mekanizmalarını ve tekrarlayan ilişki kalıplarını keşfeder. Özellikle uzun vadeli kişilik dinamiklerini anlamak isteyen bireyler için uygundur ve depresyon, anksiyete, ilişki problemleri ve kişilik bozukluklarının iyileşme sürecinde kullanılır.
- Şema Terapisi: Şema terapisi, çocukluk ve ergenlik döneminde gelişen ve bireyin yaşamı boyunca etkisini sürdüren olumsuz şemaları ele alan bütüncül bir terapi yaklaşımıdır. Şemalar, bireyin dünyayı algılama biçimini ve kendisiyle ilgili temel inançlarını şekillendirir. Olumsuz şemalar, kişinin kendine zarar verici düşünce ve davranış kalıplarına saplanmasına yol açabilir. Şema terapisi, özellikle kronik depresyon, kişilik bozuklukları (özellikle borderline kişilik bozukluğu), travma sonrası stres bozukluğu ve ilişki sorunları yaşayan bireyler için etkili bir terapi yöntemidir. Terapi sürecinde birey, işlevsiz şemalarını fark ederek, bunları değiştirmeye yönelik bilişsel ve deneyimsel tekniklerle çalışır.
2. Ruhsal Bozuklukları Değerlendirme ve Müdahale Planı Oluşturma
Terapistler depresyon, anksiyete bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) ve diğer ruhsal bozuklukları terapi yoluyla ele alır. Bir danışanın psikolojik durumu hakkında detaylı değerlendirme yaparak, uygun müdahale planını belirlerler.
Klinik psikologlar bireylerin yaşadığı psikolojik sıkıntıları şu yollarla değerlendirir:
- Klinik görüşmeler yoluyla danışanın ruhsal durumunu anlama
- Psikolojik testler ve ölçekler kullanarak duygusal ve bilişsel süreçleri değerlendirme
- Gözlem ve danışan geçmişini inceleme ile semptomları analiz etme
Ancak klinik psikologlar daha önce de bahsedildiği gibi tıbbi teşhis koyma yetkisine sahip değildirler. Eğer psikoterapi süreci tek başına yeterli olmazsa ve bireyin semptomları ciddi bir klinik durumu işaret ediyorsa psikiyatri uzmanına yönlendirme yapabilirler12 .
3. Çift, Aile ve Çocuk Terapisi
Psikologlar bireysel terapiye ek olarak çiftler, aileler ve çocuklarla da çalışarak onların ilişkisel dinamiklerini anlamalarına ve sağlıklı iletişim geliştirmelerine yardımcı olur.
- Çift Terapisi: İlişkilerdeki iletişim problemlerini ve çatışmaları ele alarak sağlıklı bir denge kurmayı hedefler.
- Aile Terapisi: Aile içindeki etkileşimleri analiz ederek, aile bireylerinin birbirlerini daha iyi anlamalarına yardımcı olur.
- Çocuk ve Ergen Terapisi: Çocukların ve ergenlerin yaşadığı psikolojik zorlukları ele alarak, onların sağlıklı bir gelişim süreci geçirmelerini destekler.
Özellikle çocuk psikologları, oyun terapisi ve bilişsel terapi yöntemleriyle çocukların duygusal gelişimini destekleyen özel teknikler kullanmaktadır11.
4. Ruh Sağlığı Alanında Bilimsel Araştırmalar Yapma
Psikologlar, insan zihni ve davranışları üzerine bilimsel araştırmalar yaparak psikoloji alanındaki bilgi birikimini artırırlar. Bu araştırmalar ruh sağlığı alanındaki yeni terapi yöntemlerinin geliştirilmesine ve mevcut tekniklerin etkinliğinin değerlendirilmesine katkıda bulunur.
Psikologlar İlaç Yazabilir mi?
Psikologların ilaç yazma yetkisi bulunmamaktadır. Psikiyatrik ilaçlar, farmakolojik müdahale gerektiren tıbbi süreçler gerektirdiği için yalnızca tıp eğitimi almış ve bu alanda uzmanlaşmış psikiyatristler tarafından reçete edilebilmektedir. Bununla birlikte psikologlar danışanlarının terapi sürecinde farmakolojik desteğe ihtiyaç duyabileceklerini değerlendirdiklerinde danışanlarını psikiyatri uzmanına yönlendirebilirler1 .
Dünya genelinde bazı ülkelerde klinik psikologlara belirli tıbbi eğitimleri tamamladıktan sonra ilaç yazma yetkisi tanınmış olsa da (Amerika Birleşik Devletleri'nde belirli eyaletlerde), Türkiye ve birçok Avrupa ülkesinde psikologlar ilaç reçete etme yetkisine sahip değildir.
Sonuç: Psikiyatrist mi, Psikolog mu?
Psikolojik destek almak isteyen bireylerin psikiyatrist ve psikolog arasındaki farkları bilmesi doğru uzmanla çalışmasını kolaylaştıracaktır. Eğer bir birey ilaç tedavisine ihtiyaç duyuyorsa bu süreç mutlaka bir psikiyatrist tarafından yönetilmelidir. Bunun yanında psikolojik süreçleri anlamak, duygusal farkındalık kazanmak ve uzun vadede davranış değişikliği sağlamak için psikoterapi sürecine dahil olmak önemlidir.
Kısacası:
- Psikiyatristler ilaç tedavisi düzenler ve gerektiğinde psikoterapi uygular.
- Psikologlar terapi uygular ancak ilaç yazma yetkisine sahip değildir.
- Bazı durumlarda hem ilaç hem de terapi sürecinin birlikte yürütülmesi önerilir.
Bireyin ihtiyaçlarına en uygun tedavi yöntemini belirlemek için, bir uzmandan değerlendirme almak her zaman en sağlıklı yaklaşımdır.
Kaynakça
- American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed.). American Psychiatric Association.
- American Psychological Association. (2020). Ethical principles of psychologists and code of conduct. Retrieved from https://www.apa.org
- Beck, A. T. (2011). Cognitive therapy: Basics and beyond (2nd ed.). Guilford Press.
- Cuijpers, P., Andersson, G., Donker, T., & van Straten, A. (2014). Psychological treatment of depression: Results of a series of meta-analyses. Nordic Journal of Psychiatry, 68(7), 484–491. https://doi.org/10.3109/08039488.2014.976850
- Freud, S. (1915). The unconscious. In The standard edition of the complete psychological works of Sigmund Freud (Vol. 14, pp. 159–215). Hogarth Press.
- Hofmann, S. G., Asnaani, A., Vonk, I. J. J., Sawyer, A. T., & Fang, A. (2012). The efficacy of cognitive behavioral therapy: A review of meta-analyses. Cognitive Therapy and Research, 36, 427–440. https://doi.org/10.1007/s10608-012-9476-1
- Hyman, S. E., & Nestler, E. J. (1993). The molecular foundations of psychiatry. American Journal of Psychiatry, 150(4), 597–600.
- Kazdin, A. E. (2003). Research design in clinical psychology (4th ed.). Allyn & Bacon.
- Kupfer, D. J., Frank, E., & Phillips, M. L. (2012). Major depressive disorder: New clinical, neurobiological, and treatment perspectives. The Lancet, 379(9820), 1045–1055. https://doi.org/10.1016/S0140-6736(11)60602-8
- Landreth, G. L. (2012). Play therapy: The art of the relationship (3rd ed.). Routledge.
- National Institute of Mental Health. (2021). Mental health medications. Retrieved from https://www.nimh.nih.gov
- Shapiro, F. (2017). Eye movement desensitization and reprocessing (EMDR) therapy: Basic principles, protocols, and procedures (3rd ed.). Guilford Press.
- Young, J. E., Klosko, J. S., & Weishaar, M. E. (2003). Schema therapy: A practitioner's guide. Guilford Press.