
Daha iyi hissetmeye bugün başlayın
Siz de 850 bin mutlu danışanımız gibi hayatınızın kontrolünü elinize alın.
BaşlayınSeni bilmem ama benim bu aralar kafamın içinde en çok yankılanan ses: YA OLURSA?
Günün ortasında, bir anda…
Gece tam uyuyacakken…
Bir düşüyor aklıma! Sonra zihnimin içinde başlıyorum şahane felaket senaryoları yazmaya. İçim sıkışıyor. Kalbim hızlanıyor. Her şey kontrolden çıkacakmış gibi hissediyorum.
Ve sonuç: Hoş geldin KAYGI!
Yalnız şunu belirtmekte fayda var:
Bu kaygı, öyle aklımızın kendi kendine uydurduğu bir kaygı değil. Zihnimiz bu düşünceleri üretiyor çünkü bazı riskler gerçekten var. Ve biz hem haberler hem sosyal medya sebebi ile bu risk bilgilerine fazlasıyla maruz kalıyoruz. Ama mesele sadece riskler de değil. Bizleri en çok kaygılandıran ve çaresiz hissettiren şey ne biliyor musun? İşte cevap: BELİRSİZLİK .
Örnek:
“Ya beklenen olursa” (Harry Potter’da nasıl VOLDEMORT demek yasak ise ben de burada o “D” harfi ile başlayan kelimeyi kullanmak yerine “beklenen” diyorum. Sen anladın!)
“Ya çocuk sınavı kazanamazsa!”
“Ya iyileşemezsem!”
“Ya geç kalırsam!”
“Ya evlenemezsem!”
Hep ne olacağını bilmemenin ve geleceği kontrol edememenin yarattığı stres ve kaygı. Çok da insani bir duygu. Ama bir o kadar da yorucu. Peki bununla nasıl yaşarız?
İşte bu noktada senin için “Belirsizlik nedir ve bununla nasıl baş edebiliriz?” konulu şahane bir video hazırladım. Ve pek yakında Hiwell Instagram sayfasında yayınlayacağız. O yüzden burada bu konuya detaylı girmiyorum. Ama videoyu izleyinceye kadar seni rahatlatacak önerileri de vermek istiyorum.
Belirsizliğin yarattığı çaresizlik ve stres, kaygımızın hem duygusal hem fiziksel olarak büyümesine neden oluyor. Sana burada havalı havalı önerilerde bulunuyorum diye benim kaygılarım yok sanma sakın. Her insan gibi birçok kaygım var ve dönem dönem bunların dozu öyle bir artıyor ki “İYİ OLMA HALİMİ” olumsuz etkiliyor. Ama hayat böyle bir şey. Sorunsuz mükemmel hayat diye bir şey yok. Önemli olan seni yoran durumlar arttığında bunlar ile “NASIL BAŞ ETTİĞİN”.
Haydi gel o zaman bizi yoran bu kaygılarımız ile nasıl baş edebiliriz biraz ona bakalım!
.webp)
Kaygı Hep Var, Ama Kontrol Sende
Kaygı tamamen yok olmaz. Olmasın da zaten.
O bizi hayatta tutan, tetikte olmamızı sağlayan sistemin bir parçası.
Ama işin püf noktası şu:
Kaygı geldiğinde kontrolü ona veriyor muyuz, yoksa onunla yol almayı mı öğreniyoruz?
Hep söylerim kaygı ve korkularımıza rağmen, onlarla omuz omuz yürümeyi öğrendiğimizde hayatta yol alabilir ve hedeflerimize ulaşabiliriz.
Sana burada sihirli bir yöntem öneremem. Ama kaygının geldiği tam “O ANDA! O SANİYEDE!” seni rahatlatacak öneriler sunabilirim.
Diyelim ki “YA OLURSA” ile başlayan o tuzağa düştün ve kaygı her yerini sardı.
Bazen sadece kendine şu aşağıdaki birkaç soruyu sorman bile seni rahatlatabilir:
- “Bu düşünce gerçekten şu an olan bir şey mi, yoksa zihnimin yazdığı bir senaryo mu?”
- “Şu an ne oluyor? Gerçekten bir tehdit var mı?”
- “Gerçekten tehlikede miyim, yoksa sadece tetikte mi hissediyorum?”
- “Ne hissediyorum ve bu his bana ne anlatmak istiyor?”
Bu sorularla birlikte, zihin “YA OLURSA?” dan, “ŞU AN NE OLUYOR?” a geçmeye başlıyor. Ve inan, bu fark çok şeyi değiştiriyor. Şu ana döndüğün an geleceğin yarattığı stresten kendini kurtarmış oluyorsun. Lütfen her daim kendine şunu hatırlat:
“YA OLURSA?” = GELECEK ile ilgili.
“ŞU AN NE OLUYOR?” = BUGÜN hatta ŞU AN ilgili.
Tekrar vurgulamaktan çekinmeyeceğim. İşin sırrı yaşadığın andaki gerçekliğine dönmek!
“Hale Hanım demesi kolay! O korku geldi mi nasıl yapacağım peki?” diye sorduğunu duyar gibiyim. Bunun için de çözümler var. Senin için sıralıyorum:

Anksiyete Geldiğinde Ne Yapmalı? 5 Dakikada Sakinleşme Taktikleri
Kabul et lütfen! Başlık çok havalı. Yalnız içerik bu havalı başlığı hak ediyor. Çok basit ama bir o kadar etkili yöntemler.
1. Nefesine dön.
4 saniyede nefes al. 4 saniye tut. 4 saniyede yavaşça ver.
Bu basit ama etkili teknik beynine “Güvendeyim.” mesajı verir.
2. Ayaklarını yere bastır.
Oturduğun yerde bile yapabilirsin.
Ayağını yere hisset, çevrene bak, sesleri duy…
Şu an buradasın. Zihnin değil, bedeninle kal.
3. Aklından geçenleri yaz.
Hiç filtrelemeden. Ne geliyorsa.
Yazmak düşünceyi dışına çıkarmaktır. Yazınca o düşünce küçülür.
4. Minik bir mola ver.
Yüzünü yıka, su iç, cama çık, gökyüzüne bak, biraz yürüyüş…
Bedenin hareket ettikçe zihin de kendine gelir.
5. Kendine bir cümle söyle.
“Bu duygu geçecek. Şu an zor ama ben bununla baş edebilirim.”
O iç sesin nasıl konuştuğu, zihnin nasıl hissettiğini belirliyor.
Bu yöntemler seni “şu an”a geri getirecek ve bir nebze olsun kaygından dolayı yaşadığın stresine iyi gelecek. Tabii ki stresin ile baş etmek için öğrenebileceğin daha nice teknikler var. Bunları da hayatına katmanı öneririm. Hiwell ile sunacağımız video içeriklerimde bu konulara senin için değineceğim. Takipte kal!
Canım Okurum! Kendi kaygımdan yola çıkarak sana bu yazıyı yazdım.
Bazen tek bir düşünceyle darmadağın oluyoruz.
“Ya olursa?” sorusunun yarattığı kaygı gibi.
Ama o düşünce ve kaygının içinden geçmenin yolları var.
Bir nefes…
Bir soru…
Bir yazı…
Bir dost sesi…
Bir destek…
Unutma lütfen! Hayat düz bir çizgi değil. İniş çıkışlarla ve “rağmen”ler ile dolu! Ve biz hepimiz hayatta zaten her şeye rağmen yola devam ediyoruz!
O yüzden şunu bil:
Sen düşündüğünden daha güçlü, daha dayanıklısın ve “rağmen”lerin ile omuz omuza cesaretle hayat yolunda ilerleyebilirsin!
Seni sevgiyle sımsıkı kucaklıyorum! Instagram’da görüşmek üzere…