Müzik Psikolojisi: Müziğin Psikolojik Faydaları ve Müzik Terapisi

Daha iyi hissetmeye bugün başlayın

Siz de 500 bin mutlu danışanımız gibi hayatınızın kontrolünü elinize alın.

Müziğin Psikolojideki Yeri

Müzik, bireylerin fizyolojik, spikolojik ve bilişsel gelişimi üzerinde olumlu etkiler yaratabilir. Müzik yaparak veya dinleyerek birçok duygu ve deneyim hissedilebilir veya aktarılabilir. Müziğin psikolojik faydalarına baktığımızda sözsüz müzikler; dinleyen kişilerin stres seviyesinin düşmesinde, sakinleşmelerinde ve daha kolay odaklanmalarında etkili olabilir.

Müzik, beyindeki birçok bölgeyi aktive eder ve dopamin ve serotonin gibi hormonların salınımını artırabilir. Müzikle iç içe bir şekilde büyümek çocukların dil gelişimini destekleyebilir, sesleri ve sözleri tekrarlamaya çalışan çocuğun kelime dağarcığı ve telaffuz becerileri gelişebilir. Müzik terapisi stres, kaygı ve depresyon gibi duygu durumlarının tedavisinde etkili bir rol oynayabilir.

Müzik, tıpkı elle tutulamayan ve bedeni dolaşan nefes gibi kulaktan girip beyinde dolaşır ve insanların duygu ve düşüncelerini oldukça olumlu etkilerle donatır. Kısacası müzik, sadece eğlence için kullanılan bir araç değildir. Bilimsel araştırmalar, müziğin fiziksel ve zihinsel refahı artıran fizyolojik süreçleri etkileyebileceğini ve müziğin psikolojik faydaları olduğunu göstermiştir1.

Müziğin İnsan Psikolojisine Etkileri

Birçok bilimsel araştırma müziğin insan psikolojisi üzerindeki etkilerini ele almıştır. Bunlara göre müzik psikoloji üzerinde, duygu durum ve duygu düzenlemesinden bilişsel fonksiyonlara kadar çok geniş bir etki alanına sahiptir2. Bazı insanlar sözlü ya da sözsüz müzik dinlemeden herhangi bir iş yapmayı istemez, hedefe kilitlenmek ve dikkatlerini sürdürmek için tıpkı ilaç gibi müziğe ihtiyaç duyar.

Müzik ve Ruh Hali

Bireylerin hislerine göre seçtikleri şarkının temposu, türü ve melodisi değişebileceği gibi dinlediği müzikler de ruh hali üzerinde etkili olabilir. Kendinizi kötü hissettiğiniz anlarda hareketli şarkılar açarak daha iyi hissetmeye çalıştığınız mutlaka olmuştur. Müzik bireylerin duygu durumunu etkileyebilir ve hissettikleri duyguların yoğunluğunu tetikleyebilir.

Özellikle yavaş, melodik ve sözsüz müzikler stresli durumlarda sakinleştirici bir etki yaratabilir. Gün sonunda açılan sakin, sözsüz müziklerden oluşan bir çalma listesi günün yorgunluğunu atmak konusunda etkili olabilir. Sözsüz müzikler, genellikle meditasyon ve yoga gibi aktivitelerin arka planında kullanılır. Bu tür müzikler, dinleyicilerin nefes ritimlerinin düzenlenmesine ve rahatlamasına yardımcı olur.

Bunun yanı sıra birçok insan uykuya geçişini kolaylaştırması için sözsüz ve enstrümental müziklere yönelebilir. Sakinleştirici etkisinin yanı sıra müzik dinlemenin harekete geçirici bir yönü de olabilir. Egzersiz yaparken ve çalışırken temposu yüksek, hareketli müzikler dinlemek odaklanmaya ve motive hissetmeye destek olur.

Müzik ve Bellek

Müziğin odaklanma ve performansa katkılarının yanı sıra belleğe de katkıları bulunmaktadır. Kimileri ezber görevleri esnasında müzik dinlediklerinde bilgileri daha iyi akılda tuttuklarını bildirmişlerdir. Hatta hayatlarının büyük bir kısmını müzik kaplayan profesyonel bir geçmişe sahip kişilere bakıldığında bu kişilerin müzik ile ilgili hafızaları, yeni kelime öğrenme kapasiteleri ve kişisel anıları hatırlama becerilerinin daha fazla geliştiği görülmektedir3, 4, 5.

Müziğin Psikolojik Bozukluklara Etkisi

Müzik ile bağlantılı müdahalelerin, kanser gibi uzun süreli ve zorlu hastalıklarla eş zamanlı olarak görülen anksiyete, depresyon, umutsuzluk, acı ve yorgunluk gibi problemleri azaltma konusunda yetişkinlerde ve çocuklarda faydalı olduğu yapılan birçok araştırmada gösterilmiştir6.

Ek olarak duygu düzenlemeye bağlı müzik grup terapisi uygulanan alkol bağımlılığı yaşayan erkek katılımcılarda yapılan araştırmanın sonucuna göre müzik terapisinin deneyimlenen problemleri azaltmak konusunda faydalı olduğu görülmüştür7.

Öte yandan karşıt sonuca sahip bir araştırmada müzik terapisi ve müzik dinlemenin ilaç tedavisine yoğun olarak ihtiyaç duyulan ve günlük yaşam kalitesini oldukça düşürülen şizofreninin pozitif semptomları olarak bilinen halüsinasyonlar ve hezeyanlara olan etkisi karşılaştırmalı olarak çalışılmıştır.

Bu çalışmada müzik dinleme ve müzik terapisi arasında herhangi bir fark bulunamamıştır. Bu sebeple müzik terapisi, şizofreni gibi biyolojiye ve genetiğe dayanan psikolojik rahatsızlıklardaki pozitif semptomların hafifletilmesi amacıyla ilk yöntem olarak önerilmemektedir8.

Müziğin Fizyolojik Problemlere Etkisi

Fizyolojik hastalıklar sonucunda ağrı ortaya çıkabilir ve ağrıyla baş etmek fizyolojik ve psikolojik olarak oldukça zorlayıcı olabilir. Aynı zamanda yetersiz veya başarısız ağrı yönetimi hastalarda hem hastane yatışı sırasında hem de sonrasında fizyolojik, psikolojik ve sosyal sağlığı olumsuz yönde etkileyebilir.

Ağrı sonucunda olumsuz etkilenen psikolojik durumu onarmak için müzik terapisinin etkili olup olmayacağı birçok araştırmaya konu olmuştur. Bir araştırma sonucuna göre müzik terapisi ve müzik ile ilişkili tıbbı müdahalelerinin hastalarda ağrıyı azaltmada etkili olduğu ve ruh sağlığını olumlu yönde etkilediği gösterilmiştir9.

Diğer bir araştırmada ise gelişmiş kalp atış hızı, motor beceriler, beyin stimülasyonu (uyarımı) ve bağışıklık sistemi geliştirme dahil olmak üzere müziğin çeşitli faydaları gösterilmiştir1. Ayrıca vücuttaki fizyolojik değerlerin birbiriyle olan dengesinin düzenlenmesinde de müziğin önemli rol oynadığı bilimsel bulgular sayesinde bilinmektedir10.

Müzik Terapisi Nedir?

Bireylerin psikolojik, fiziksel, duygusal, bilişsel ve sosyal ihtiyaçlarını belirlemek ve karşılamak amacıyla müziğin bir araç olarak kullanıldığı terapi yöntemine müzik terapisi denir. Müzik terapisi bireylerin duygusal durumlarını daha iyi kontrol etmelerine, kendilerini ifade etmelerine, kaygı vestres seviyelerinin düşmesine yardımcı olur.

Müziği kullanan müdahaleler, hem eğitimli bir profesyonelin desteğiyle terapötik bir ortamda (müzik terapisi) hem de terapötik olmayan bir ortamda müzik temelli aktiviteler sunarak ve olumlu, destekleyici ve proaktif bir atmosfer sağlayarak çeşitli psikolojik durumlarla ilgili olarak ortaya çıkan problemlerle ilgilenmektedir1.

Müzik terapisi, rahatlatıcı olsa da hastalara sadece müzik dinletmek için kullanılmaz. Hastaların zihinsel sağlığını iyileştirmeye yardımcı olmak ve psikolojik durumlarını iyileştirmek amacıyla müziğin gücünü kullanmak için danışanların aktif katılımını içermektedir11.

Müzik terapisinin psikolojik olarak etkilerini anlayabilmek amacıyla birçok araştırma yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre üniversite öğrencilerinin ruh sağlığı eğitimlerinde (psikoeğitim) müzik terapisinin önemli rol oynadığı görülmüştür.

Öğrencilerin negatif duygular ve psikolojik problemlerle mücadele etmesine fayda sağladığı ve topluma uyum sağlayan kişilik özelliklerine sahip olmalarına yardımcı olduğu ortaya koyulmuştur12, 13. Öte yandan, müzik terapisinin depresyon müdahalesinde kısa sürede etkili sonuçlar ortaya koyduğu bilimsel bulgularla desteklenmiştir14.

Bir diğer araştırma hem fizyolojik hem de psikolojik olarak kapsamlı etkileri bulunan doğum süreci ile ilgilidir. Araştırmacılar, müzik terapisinin doğum sırasında kadınların ağrı yoğunluğunu azalttığını ve doğum ile ilgili kaygıları ortadan kaldırmak konusunda bireylere destek olduğunu gözlemlemişlerdir15.

Sonuç

Hem araştırmalar hem günlük hayattaki deneyim ve gözlemlerimiz sonucunda gördüğümüz gibi müziğin psikolojik sağlık üzerinde göz ardı edilemeyecek bir etkisi mevcuttur. Psikolojik sağlığımızın önemli bileşenleri olan bilişsel fonksiyonları, duyguları ve fizyolojik sağlığı da olumlu yönde etkilemektedir.

Hüzünlü hissettiğimizde, mutlu hissettiğimizde, konsantre olmak istediğimizde, uyumak için rahatlatıcı bir müziğe ihtiyaç duyduğumuzda aslında uzun zamandır üzerimizdeki olumlu etkilerini bildiğimiz için bu deneyimle müziğe yöneliyoruz. Bu sebeple eğer müzik dinlemeyi seviyorsanız ve size iyi geldiğini düşünüyorsanız müzik dinlemeye ve zihninizi beslemeye gönül rahatlığıyla devam edebilirsiniz.

*Sitemizde bulunan yazılar tıbbi tavsiye içermez ve yalnızca farkındalık yaratmak amaçlıdır. Yazılardan yola çıkarak bir hastalık tanısı konulamaz. Hastalık tanısını yalnızca psikiyatri hekimleri koyabilir.