Agorafobi, Klostrofobi Nedir, Tedavileri

Daha iyi hissetmeye bugün başlayın

Siz de 500 bin mutlu danışanımız gibi hayatınızın kontrolünü elinize alın.

Birden fazla fobi türü vardır ve hepsinin ismini bilmek neredeyse imkansızdır fakat hepsinin ortak noktası kişinin aşırı korku reaksiyonu yaşamasıdır. Fobilerde verilen tepki her zaman spesifik bir insana, alana, objeye veya olayadır. Bu tepkinin boyutu ise insandan insana değişmektedir. Aynı olayı yaşayan kişiler farklı tepkiler gösterebilirler çünkü yaşanan olay aynı olsa da düşünülenler farklıdır.

Fobi terimi psikolojide abartılı davranışlar için kullanılmaktadır. Herhangi bir durum veya nesne ile karşılaşıldığında abartılı ve mantık dışı olan şiddetli endişe haline fobi denir.

Korku ile fobi farklı şeylerdir. Korku vücut için bir alarm sistemidir ve tehlikelere karşı savunmayı sağlar. Korkular sınırlanabilir ve denetlenebilir şeylerdir. Kişi korkulan şey ile sürekli karşılaştığında korkunun derecesi düşebilmektedir.

Fobi ise denetlenemeyen paniklerdir. Çoğu zaman tehlikeli olmayan durumlardan korkulur. Kişi yaşamını bu fobi üzerine kurar ve yaşam kalitesini oldukça kötü etkiler.

Fobileri Anlamak

Fobi geliştirmek için biyolojik ve çevresel faktörler etkilidir. Özellikle fobisi olan bir aile bireyine şahit olmak, yaşanan stresli olaylar ve beyin fonksiyonlarında görülen değişimler fobilerin oluşmasında önemli risk faktörlerindendir.

Fobisi olan kişiler yaşadıkları olay ile tehlike düşüncesini bağdaştırır ve bunun sonucunda korku ve endişe reaksiyonu oluşur. Fobiler kişinin durumu değerlendirme şekli ile var olur. Fobi olan durum ile karşılaşıldığında tehlike sinyalleri çalışır ve kişi o durumu tehlike ile bağdaştırır. İnsanlar bu sebeple korkmaktadır.

1920 yılında fobileri anlamaya çalışan Watson bir bebek ile araştırmalar yapmıştır. Bu çalışmada aslında tavşan, fare gibi beyaz ve tüylü canlılardan hiç korkmayan ve onlarla oynamak isteyen 11 aylık Albert yaklaşık 7 gün içerisinde tavşan, fare ve hatta beyaz ve tüylü kumaşlardan bile korkmaya başlamıştır. Bunun nedeni oldukça basittir. Albert ne zaman beyaz ve tüylü şeylere dokunsa Watson bebeğin korkacağı yüksek sesler çıkarmış ve korkunç gürültüler oluşturmuştur. Bu da Albert’ın koşullanma yoluyla fobiyi öğrenmesini sağlamıştır.

Bir çok fobiden bahsedilse de en sık görülen fobiler sokaklardan, açık alanlardan korkmak ve kapalı yerlerden korkmaktır.  Sokaklar ve açık alanlardan korkma fobisine Agorafobi denmektedir. Kapalı ve küçük alanlardan korkmaya ise Klostrofobi denmektedir.

Agorafobi Nedir?

Agorafobi kaçmanın zor olduğu veya kişinin yardım alamayacağını düşündüğü ortam ve durumlar ile ilgili ciddi bir korku ve kaygı hissetmesi durumuna denir. Bu durum kendini açık alanlardan ve halka açık yerlerden korkmak olarak da gösterir. Agorafobisi olan kişiler agorafobi kaynağı olan şeyden sürekli olarak kaçınma davranışı gerçekleştirir. Çoğu zaman agorafobik kişiler korktukları bu ortamlardan kaçınır veya yanlarında güvendikleri bir insanla bu ortamlara girebilirler. Bu alan ve durumlara korku sürekli olarak görülür ve aslında düşündükleri tehlike algısı oldukça orantısızdır.  Toplumun %15’inde görülen agorafobinin başlangıç yaşı 7 yaşları bulabilmektedir. Çoğu zaman başka bir psikiyatrik bozukluğa eşlik eden bu fobi türü genelde depresyon, panik bozukluk, madde kullanımı gibi durumlara görülür. Agorafobik kişiler için online terapi hayat kurtarıcıdır. Kişiler kendi konfor alanlarında tedavi olurlar ve tedavi için birden korktukları alana çıkma travması yaratılmamış olur.

Agorafobinin Belirtileri

  • Kişi evden çıkmakta zorlanıyor veya tek başına çıkamıyorsa
  • Kalabalık ortamlardan kaçınıyorsa
  • Tünel, sinema, tiyatro, kalabalık dükkanlar, otoparklar gibi evin dışındaki kapalı alanlardan kaçıyorsa
  • Bu tür yerlerde bulunduğunda kaygı atakları geçiriyorsa
  • Bu kaygıyı kontrol edemiyor ve tüm gününü bunlar ile geçiriyorsa
  • Bütün bu belirtiler 6 aydan uzun süredir devam ediyorsa agorafobi için yardım alınmalıdır.

Klostrofobi Nedir?

Klostrofobi ise kapalı alanlarda kalma korkusudur. Klostrofobik kişiler çoğu zaman kilitli kalmaktan ve küçük kapalı alanlardan çıkamamaktan korkarlar. İnsanların %5’inde klostrofobi görülür ve bu insanlar çoğunlukla klostrofobi ile yaşamayı tercih ederler. Bu kişiler asansörler, MR cihazları, metro, otobüs, araba, küçük odalar gibi alanlarda kalmaktan kaçınır ve bundan korkarlar. Bunun altında ise kilitli kalma korkusu yatar. Bazı klostrofobik kişiler kapılar açık ise küçük odalarda kalabilirler bu yaşadıkları klostrofobinin şiddeti ile ilgilidir.

Klostrofobinin Belirtileri

  • Kişi kapalı ve dar alanlara girdiğinde panik atak benzeri kaygı atakları yaşar
  • Kapalı alanlarda eller ve ayaklarda uyuşma görülebilir
  • Kapalı alanlarda yoğun kaygı ve bunalma hissi görülür
  • Duvarların üzerine geldiği ve kapana kısıldığı hissi duyulur
  • Kapalı alanlardan kaçınma görülür
  • MR cihazı, metro, metrobüs, otobüs, arabalar gibi alanlarda titreme, terleme, kızarma, uyuşma ve nefes alamama hissi oluşur.
  • Mide bulantısı, baş ağrısı, kalp atışının hızlanması gibi belirtiler de oldukça sık görülmektedir.

Fobilerin Tedavisi

Bir fobi diğer bir fobiyi getirebilir ve aslında tek bir duruma korkusu olan kişiler bir süre sonra daha fazla fobi geliştirdiğini fark eder. Oldukça rahatsız edici hisler yaşayan bu kişiler ellerinden geldikçe fobi yaşadıkları durum ve objeden kaçmak isterler. Bu kaçış çoğu zaman kişinin bu korkunun mantığını sorgulamasına engel olur çünkü kişi sadece bu durumun tehlikeli olduğunu ve kaçarsa kurtulacağını düşünür. Kaçarsam kurtulurum düşüncesi ise beyine bu durumun hep daha tehlikeli olduğunu kodlar.

Fobik kişiler kendilerini zayıf ve ürkek hissederler ve bu durum kendisine olan güvenini azaltır.

Bazen fobiler zamanla kendiliğinden yok olabilir fakat bir seneden fazla fobik belirtiler görülüyorsa bu durumun kendiliğinden iyileşme şansı enderdir. Fobik kişiler kısa bir terapi ile kendilerini çok iyi hissedebilirler.

Fobilerin tedavisinde 4 ana basamak vardır. Bunlar;

  1. Kişinin fobi yaşatan objeye veya olaya zamanla ve sistematik olarak alıştırılması

  2. Endişe yaratan durumları olumlu hisler ile bağdaştırmak

  3. Yeniden koşullanma

  4. Fobi objesini hayattaki mutlu aktivitelere dahil etmektir.

Bu 4 basamakta ikinci basamak Watson’ın deneyi ile tamamen aynı işler. Fobiler Watson’ın kanıtladığı gibi nasıl kolayca var olabiliyorsa tam olarak aynı şekilde kolayca giderilebilirler. Fakat bunun için kişinin aslında tehlikeli olarak gördüğü ve kaçındığı durumlara sistematik ve adım adım yüzleşmeye ve alıştırılmaya hazır olması gerekmektedir. Yoğun fobilerde önce hayal ederek ilerlenir ve hiçbir fobik kişiye kaygılanılan durum birden ve aşırı olarak yüklenmemelidir. Böyle bir olay sadece fobiyi güçlendirir ve daha travmatik hale dönüştürür.


Kaynakça

İlkbahar, Ş. (1992). Fobiler, Yaşadıkça Eğitim Dergisi, 23:11-15.

Sapmaz, Ş., Erkuran, H., Ergin, D., Öztürk, M., Celasin, N., Karaarslan, D., Köroğlu, E., Aydemir, Ö.(2017). DSM-5 Agorafobi Şiddet Ölçeği Çocuk Formunun Türkçe Güvenilirliği ve Geçerliliği, Düşünen Adam Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, 20:217-223.

*Sitemizde bulunan yazılar tıbbi tavsiye içermez ve yalnızca farkındalık yaratmak amaçlıdır. Yazılardan yola çıkarak bir hastalık tanısı konulamaz. Hastalık tanısını yalnızca psikiyatri hekimleri koyabilir.