Yaşlanma Psikolojisi: Yaşlılık Döneminde Psikolojik İyilik

Daha iyi hissetmeye bugün başlayın

Hiwell altyapısıyla 1 milyonu aşkın kullanıcı psikolojik destek yolculuğuna güvenli bir adım attı! Siz de size en uygun uzman ile şimdi ücretsiz ön görüşme yaparak tanışın.

Başlayın

Yaşlanma Süreci ve Yaşlılık

Yaşlılık, birçok insan için yaşamın doğal bir evresi olsa da bu dönemde yaşanan kayıplar, fiziksel sınırlılıklar ve toplumsal rollerin değişmesi ruh sağlığını tehdit edebilmektedir. Dünya nüfusu hızla yaşlanmaktadır. Birleşmiş milletlerin 2020 verilerine göre dünya genelinde 65 yaş ve üzeri insanların oranı %9.3’e ulaşmaktadır ve 2050 yılında bu oranın %16 düzeylerine çıkması beklenmektedir13.

Ülkemizde ise yaşlı nüfus oranı 2023 yılı itibari ile %10’u aşmış durumdadır12. Bu demografik dönüşüm ise yaşlı sayılan insanların ruhsal, fiziksel ve sosyal ihtiyaçlarının daha fazla ortaya çıkmasını sağlamaktadır.

65 yaş ve üzerinde olan kişiler yaşlı kabul edilmektedir ve bu yaş dönemi biyolojik ve sosyal işlevler açısından bağımsızlıktan bağımlılığa geçilen bir dönem olmaktadır11.Yaşlanma yalnızca hücrelerin yaşlanması ya da bedensel işlevlerde azalma demek değildir. Yaşlanma aynı zamanda insanın kendilik algısında, yaşamla kurduğu ilişkide ve anlam sistemlerinde değişim anlamına gelmektedir. Bu sebeple yaşlanmayı anlamak yalnızca biyolojik bir süreç değil, aynı zamanda psikososyal gelişim evresi olarak da görülmelidir.

Erik Erikson’ın psikososyal gelişim kuramında yaşlılık, yaşamın son evresi olan benlik bütünlüğü vs umutsuzluk çatışması ile tanımlanmaktadır7. Bu evrede yaşlı insan geçmişine dönüp yaşamını değerlendirmekte ve eğer yaşamı anlamlı, dolu dolu yaşadığını düşünüyorsa benlik bütünlüğü gelişmektedir. Aksi durumlarda ise yaşanılan pişmanlıklar, kaçırılan fırsatlar ve çözülmemiş duygusal çatışmalar insanı umutsuzluğa sürükleyebilmektedir.

Başarılı yaşlanma kavramı tam da bu noktada önem kazanmaktadır. Başarılı yaşlanma, hastalıklardan kaçınma, yüksek zihinsel ve fiziksel işlevselliğin korunması ve yaşamla aktif katılım olarak tanımlanmaktadır. Bu yaklaşım yaşlı insanların pasif değil aktif bir özne olduğunu ve yaşlılığın üretken bir dönem olabileceğini savunmaktadır10.

yaşlılık döneminde yalnız kalan bir adam görseli

Yaşlılıkta Psikolojik Durumu Etkileyen Faktörler

Yaşlılık döneminde çoğu insanın düşündüğünün aksine insanın iyilik hali yalnızca fiziksel yavaşlamalar ve bozukluklar ile değil aynı zamanda mental olarak da etkilenmektedir. Yaşlanma sürecinde insanın mental refahını etkileyen faktörler arasında biyolojik faktörler, psikososyal faktörler ve bilişsel değişimler bulunmaktadır.

1. Biyolojik Faktörler

Yaşlanma sürecinde beyin hacminde azalma, sinaptik yoğunlukta düşüş ve nörotransmitter düzeylerinde değişim meydana gelmektedir. Serotonin, dopamin ve noradrenalin düzeylerinde yaşla birlikte azalmalar görülmektedir. Bu kimyasalların ruh halinin düzenlenmesinde kritik roller oynadığı düşünüldüğünde, yaşlı insanların neden depresyon ve anksiyeteye daha yatkın hale geldikleri anlaşılabilmektedir2.

Bununla birlikte yaşlılıkta görülen diyabet, tansiyon sorunları ve kardiyovasküler hastalıklar da psikolojik rahatsızlıklara zemin hazırlamaktadır çünkü işlev kayıplarıyla baş etmek kişilerin benlik algısını da zedeleyebilmektedir.

2. Psikososyal Faktörler

Emeklilikle birlikte toplumsal statüde değişim başlamaktadır. Bu değişim ise yaşlı bireylerin üretkenliğinin ve toplumsal faydasının sona erdiği gibi bir algı yaratabilmektedir. Ayrıca eşin ya da yakınların ölümü, çocukların evden ayrılması, yalnız yaşama zorunluluğu gibi durumlar sosyal izolasyon ve yalnızlık hislerini artırmaktadır.

Yalnızlık yaşlılık depresyonun en büyük tetikleyicilerindendir. 2006 yılında yapılan bir araştırmada yalnızlığın depresyon ve kognitif gerileme ile doğrudan ilişkisi ortaya konmaktadır4.

3. Bilişsel Değişimler

Yaşın ilerlemesiyle birlikte dikkat, kısa süreli bellek ve işleme hızında belirgin yavaşlamalar gözükmektedir. Bilişsel yetilerin azalması, kişinin bağımsız yaşamını tehdit ettiğinde psikolojik açıdan kişiye ciddi bir baskı oluşturmaktadır.

Yapılan araştırmalara göre bu değişimlerin bilişsel rezerv düzeyine göre kişiden kişiye büyük farklılık gösterebileceği ortaya konmaktadır8.

Yaşlılıkta Depresyon

Yaşlılık döneminde en sık görülen ruhsal bozukluklardan biri depresyon olarak bilinmektedir3. Depresyon sürekli depresif duygu durumu, daha önce zevk alınan aktivitelerden zevk alamama hali, suçluluk duyguları, uyku ve iştah bozukluğu, kilo kaybı, bedensel ağrılar, öfke ve libido azalması gibi semptomlar ile görülmektedir.

Yaşlılarda depresyonu tetikleyici nedenler arasında en sık görüleni çeşitli kayıpların yaşanmasıdır. Bu kayıplar her zaman sevilen birinin kaybı gibi görülmemekte çoğu zaman sosyal konum farkı veya beceri kayıpları da bu kayıpların arasına girmektedir. Yine yaşlılıkta sık görülen depresyon nedenlerinden bir diğeri ise ölüm korkusudur5.

Depresif yaşlı insanların sağlık kuruluşlarına en sık başvurma sebepleri arasında ise süreğen ağrı, ajitasyon, iletişim sorunları, çevreden çekilme, anksiyete, bellek veya konsantrasyon azalmaları, kolay yorulma, uyku bozuklukları ve aşırı alkol kullanımı bulunmaktadır. Bütün bu belirtiler yaşlılık dönemi depresyonu belirtileri olarak görülebilmektedir. Yaşlılık dönemi depresyonunda semptomlar fiziksel ve somatik belirtilerin karışımı olarak görülmekte ve bu sebeple yaşlı bireylerin depresyon tanı ve iyileşme süreci gecikebilmektedir.

Literatüre bakıldığında yaşlılarda depresyon ve depresif semptom oranları %5 ile %25 arasında değişmekte olduğu görülmektedir ve yaşlı kadınların depresyon oranlarının yaklaşık erkeklerden 2 kat daha fazla görüldüğü ve çok daha dirençli, tekrarlayıcı olduğu bilinmektedir1.

Sağlıklı Yaşlanmayı Etkileyen Faktörler

Yaşlanma süreci ile yakından ilgili olduğu düşünülen faktörler bireysel ve toplumsal faktörler olarak ikiye ayrılmaktadır. İnsanların fiziksel sağlığı, günlük yaşam pratikleri, yaşlılık ve yaşlanmaya ilişkin tutumları ve zihinsel iyilikleri bireysel faktörler altında sıralanırken kültür ve medya ise başarılı yaşlanmayı etkileyen kültürel faktörler arasında bulunmaktadır.

1. Bireysel Faktörler

Fiziksel Sağlık: Yaşlılık döneminde pek çok fiziksel sağlık problemleri ortaya çıkmaktadır. Hipertansiyon, kronik kalp yetmezliği, diyabet, damar tıkanıklıkları gibi hastalıklar yaşlılık döneminde sıklıkla görülmektedir. Yapılan araştırmalar ile birlikte fiziksel hastalığa sahip yaşlı kişilerin fiziksel sağlık düzeylerinin daha düşük olduğu, kaygı düzeylerinin daha yüksek olduğu ve genel psikolojik iyilik düzeylerinin de daha düşük olduğu ortaya konmaktadır6.

Yaşlanma ile birlikte insanların bilişsel kapasiteleri azalmakta ve tepki verme sürelerinin uzamaktadır. Bu sebeple yaşlı kişiler negatif yaşantılar karşısında işlevsel baş etme yöntemleri bulma ve kullanma konusunda zorlanmaktadırlar. Kronik hastalıklar da bazı yeti yitimlerini kendileriyle birlikte getirmektedir. Yaşla birlikte artan yeti yitimleri insanları depresif bir duygu duruma sokabilmektedir. Yetilerin azalması aynı zamanda insanların günlük yaşam aktivitelerini de negatif şekillerde etkilemektedir.

Günlük Yaşam Pratikleri: Sigara kullanımı, fiziksel aktivite düzeyi, alkol kullanımı, beslenme alışkanlıkları ve düzenli uyku gibi fiziksel sağlık üzerinde doğrudan etkileri bulunan faktörlerin yaşlanma sürecini etkilediği bilinmektedir.

Düzenli fiziksel aktivite, sigara içmeme, bağımsızlık, sağlıklı beslenme gibi durumların başarılı yaşlanmaya yardımcı olduğu bilinmektedir. Düzenli fiziksel aktivite yapan insanların fiziksel sağlıkları daha iyi olmakta ve bilişsel işlevlerin bile fiziksel aktivite sayesinde olumlu etkilendiği bilinmektedir. Fiziksel aktivitenin sürekli şekillerde yerine getirilmesi ve yaşam faaliyetlerine aktif katılım sağlanması insanların başarılı yaşlanma süreçlerine katkıda bulunmaktadır.

Tutum: insanların yaşlılık ve yaşlanmaya ilişkin tutumları, yaşlanma sürecini etkileyen faktörlerden biridir. İnsanların yaşlanmaya dair tutumları fiziksel değişimlerin (menapoz, kayıplar ve kronik hastalıklar) başlaması ile şekillenmekte ve bu fiziksel değişimlerin fazlalığı veya azlığı yaşlılıkla ilgili tutumu etkilemektedir.

Tutum hem fiziksel hem de psikolojik iyilik ile ilişkili bir kavramdır. Olumlu tutumun düşük olduğu kişilerde fiziksel hastalıkların iyileşme süreci artmakta fakat olumlu tutumun yüksek olduğu kişilerde fiziksel hastalıkların iyileşme süreci ve yaşam süreci artmaktadır.

Zihinsel İyilik: Zihinsel açıdan sağlam kişilerin yaşlanma sürecinde de daha sağlıklı olduğu bilinmektedir. İnsanın kendi sağlığını iyi olarak değerlendirmesi ve depresif belirtilerinin olmaması başarılı yaşlanma ile ilişkilendirilmektedir. Sosyal destek görmek yaşlılık döneminde psikolojik duruma iyi gelen etkenlerden biridir.

İnsanların yaşamları üzerinde kontrol duygularının yüksek olması da başarılı yaşlanma ile ilişkilidir. Başarılı yaşlanma ile ilişkili diğer etkenler ise kişinin kendine değer vermesi ve öz şefkattir. Öz şefkat insanın zorluklarla mücadele ederken kendine koşulsuz ilgi, sevgi, kabul ve nezaket göstermesi olarak tanımlanabilmektedir. Öz şefkatin yüksek olduğu kişilerde depresyon daha az görülmektedir.

yaşlılıkta geçmişe özlem ve anılar görseli

Psikolojik Dayanıklılık: hayattaki zorluklar ve değişiklikler sonrası iyileşebilmek ve doğrulabilme, ve yeni durumlara uyum sağlayabilme olarak bilinen psikolojik dayanıklılığın başarılı yaşlanma ile yakından ilgisi bulunmaktadır. Yaşlılıktaki değişimlere uyum sağlayabilen kişiler başarılı yaşlanmayı yaşamaktadır. Psikolojik dayanıklılığı yüksek kişiler, yaşlanmaya ilişkin daha olumlu algılara, daha yüksek yaşam kalitesine, düşük depresyon düzeylerine ve daha uzun yaşam süresine sahip olmaktadır.

2. Toplumsal Faktörler

Kültür: İnsanlar yaşlılık algılarını içinde yaşadıkları kültürden elde etmektedir. İnsanların yargıları ve yaşlanma ile ilgili algıları yaşlanma süreçlerini etkilemektedir. Yaşlanmayı zayıflık, zorluk, engellilik, sağlıksızlık, yoksunluk, değişime direnç gibi gören kültürlerde yaşlanmak başarılı yaşlanmayı kötü şekilde etkilerken yaşlılığı pozitif gören kültürlerde yaşlanmak, başarılı yaşlanmayı iyi şekilde etkilemektedir. Yapılan çalışmalara göre, batı kültürlerinde yaşlılığa daha negatif bakıldığı fakat doğu kültürlerinde daha pozitif bakıldığı görülmektedir9. Uzak doğu kültürlerinde yaşlanma bir bilgelik gibi görülürken batı kültürlerinde daha zor, sağlıksız ve sıkıntılı görülmektedir.

Medya: Medya televizyon, reklamlar, çizgi filmler, ve müzik ile insanın etrafını nasıl algıladığını etkilemektedir. Yaşlıların medyadaki temsili, sadece insanların yaşlılara yönelik tutumlarını değil aynı zamanda kendi yaşlılık deneyimlerine yönelik tutumlarını, duygularını ve inançlarını şekillendirmektedir. Medyada unutkan, yardıma muhtaç, çekilmez gibi negatif şekillerde temsili insanların başarılı yaşlılık sürecini etkilemekte , yaşlılığın negatif görülmesini sağlamakta ve insanların yaşlılıktan korkmasını sağlamaktadır.

Yaşlılıkta Psikolojik İyiliği Koruyucu Faktörler

Yaşlılıkta kişinin başarılı yaşlanabilmesi ve mental sağlığını koruyabilmesi için gerekli olan bazı destek ve faktörler bulunmaktadır. Bunlar; sosyal destek, amaç duygusu ve fiziksel aktivitedir.

a. Sosyal Destek

Sosyal ilişkiler, psikolojik dayanıklılığı artırmaktadır. Kişinin sosyal çevresi olması onun yaşamdaki kötü olayları daha hafif atlatmasına ve olaylara daha mantık çerçevesinden bakmasına sebep olabilmektedir. Yaşlı kişilerin aileleriyle düzenli iletişimi, komşuluk ilişkileri, dernek veya kulüplerde aktif rol oynamaları yalnızlık hissini azaltmaktadır. Özellikle aile ve arkadaş desteği başarılı yaşlılık için anahtar rol oynamakta ve yalnızlık hissini oldukça fazla azaltmaktadır.

b. Amaç Duygusu

Hayatta anlam bulan kişiler, karşılaştıkları zorluklara karşı daha dirençli olmaktadır. Yaşlılıkta anlam duygusunu korumak için gönüllü faaliyetler yapmak, torunlara bakım vermek gibi aktiviteler oldukça etkili olmaktadır. Kişinin yaşamda bir amaç ve anlam yaratabilmesi onu depresyona ve diğer psikolojik zorluklara karşı daha güçlü yapmaktadır.

Yaşlılıkta kişi hayatın sonlarında olduğu düşüncesi ve hayatın bittiği düşüncesiyle savaşmaktadır. Bu savaşın azalması ve yok olması içinse hayata katılan bir anlam ve amaç oldukça etkili olmaktadır.

c. Fiziksel Aktivite

Birçok alanda olduğu gibi başarılı yaşlanmada da fiziksel aktivitenin rolü çok büyüktür. Fiziksel hareketlilik insanın yalnızca kas iskelet sistemini değil aynı zamanda mental dayanıklılığını ve duygularını da etkilemektedir. Yaşlılıkta özellikle grup egzersizleri kişiye hem fiziksel fayda sağlarken aynı zamanda sosyal bağlılık ve yalnız olmama hissini de getirmektedir.

Düzenli egzersiz yapmak depresyon belirtilerini anlamlı şekillerde azaltmakta ve kişinin kaygılı düşüncelerini de anlamlı şekillerde azaltmaktadır. Fiziksel aktivite kişinin endorfin düzeyini artırmakta ve ruh halini iyileştirmektedir.

Kaynakça

  1. Akdeniz, F., & Gönül, S. (2004). [Relationship between depression and reproductive events in women]. Klinik Psikiyatri Dergisi, 2, 70–74.
  2. Alexopoulos, G. S. (2005). Depression in the elderly. The Lancet, 365(9475), 1961–1970. https://doi.org/10.1016/S0140-6736(05)66665-2
  3. Badgio, P. C., & Worden, B. (2007). Cognitive functioning and aging in women. Journal of Women and Aging, 19(1), 13–30.
  4. Cacioppo, J. T., Hughes, M. E., Waite, L. J., Hawkley, L. C., & Thisted, R. A. (2006). Loneliness as a specific risk factor for depressive symptoms: Cross-sectional and longitudinal analyses. Psychology and Aging, 21(1), 140–151. https://doi.org/10.1037/0882-7974.21.1.140
  5. Eker, E., & Noyan, A. (2004). [Depression and Treatment in the Elderly]. Klinik Psikiyatri, 2, 75–83.
  6. El-Gabalawy, R., Mackenzie, C. S., Shooshtari, S., & Sareen, J. (2011). Comorbid physical health conditions and anxiety disorders: A population-based exploration of prevalence and health outcomes among older adults. General Hospital Psychiatry, 33(6), 556–564.
  7. Erikson, E. H. (1950). Childhood and society. W. W. Norton & Company.
  8. Harada, C. N., Natelson Love, M. C., & Triebel, K. L. (2013). Normal cognitive aging. Clinics in Geriatric Medicine, 29(4), 737–752. https://doi.org/10.1016/j.cger.2013.07.002
  9. Palmore, E. (1975). What can the USA learn from Japan about aging? The Gerontologist, 15(1), 64–67.
  10. Rowe, J. W., & Kahn, R. L. (1997). Successful aging. The Gerontologist, 37(4), 433–440. https://doi.org/10.1093/geront/37.4.433
  11. Soyuer, F., & Soyuer, A. (2008). Yaşlılık ve fiziksel aktivite. İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 15(3), 219–224.
  12. TÜİK. (2023). İstatistiklerle Yaşlılar, 2023. Türkiye İstatistik Kurumu. https://data.tuik.gov.tr
  13. United Nations (UN). (2020). World Population Ageing 2020 Highlights. https://www.un.org/development/desa/pd/sites/www.un.org.development.desa.pd/files/undesa_pd-2020_world_population_ageing_highlights.pdf
*Sitemizde bulunan yazılar tıbbi tavsiye içermez ve yalnızca farkındalık yaratmak amaçlıdır. Yazılardan yola çıkarak bir hastalık tanısı konulamaz. Hastalık tanısını yalnızca psikiyatri hekimleri koyabilir.

Daha iyi hissetmeye bugün başlayın

Hiwell altyapısıyla 1 milyonu aşkın kullanıcı psikolojik destek yolculuğuna güvenli bir adım attı! Siz de size en uygun uzman ile şimdi ücretsiz ön görüşme yaparak tanışın.

Başlayın