Bağlanma Stilleri Nelerdir? Çocuklukta Ebeveynlerimizle Olan İlişkimiz Yetişkinlikte Bağlanma Stillerimizi Nasıl Etkiler?

Daha iyi hissetmeye bugün başlayın

Siz de 500 bin mutlu danışanımız gibi hayatınızın kontrolünü elinize alın.

Bağlanma Kuramı Nedir?

Filmlerde, dizilerde ve kitaplardaki terapi sahnelerinde sıklıkla Şimdi biraz çocukluğunuza inelim. cümlesi ile karşılaşırız. Peki belki de artık klişe diye nitelendirilebilecek bu cümle psikoloji açısından ne kadar doğru? Psikolojide önemli bir yere sahip olan bağlanma kuramı açısından çocukluğumuzdaki yaşantı ve tecrübelerimiz oldukça önemlidir.

Bağlanma; rahatlık, ilgi ve zevk alışverişini içeren özel bir duygusal ilişki olarak tanımlanabilir. John Bowlby, bağlanma kuramı ile ilgili kapsamlı araştırmalar yaparak kuramı geliştirmiş ve bağlanmayı insanlar arasında kalıcı bir psikolojik bağlantı olarak nitelendirmiştir. Erken bağlanma stillerimiz çocukluk dönemindeki bebek ve bakım vereni (bu kişi çoğunlukla annedir) ilişkisi aracılığıyla kurulur.

Bağlanma Kuramına göre Bağlanma Stilleri

Bağlanma stilleri, ilişkilerde farklı etkileşim ve davranış biçimleriyle karakterize edilebilir. Erken çocukluk döneminde bu bağlanma stilleri, çocukların ve ebeveynlerin nasıl etkileşime girdiğine odaklanır. Ebeveyn ile ilişkideki erken tecrübeler sonucunda oluşan bağlanma biçimleri yetişkinlik döneminde de etkilerini sürdürecektir. Yetişkinlikte ise bağlanma stilleri, romantik ilişkilerdeki bağlanma kalıplarını tanımlamak için kullanılır.

Mary Ainsworth ve arkadaşları, Bowlby'nin bağlanma kuramındaki bağlanma davranışını anlamak adına 12-18 aylık bebekleri ve bakım verenlerini içeren bir deney yapmıştır. Yabancı ortam deneyi adı verilen bu deneyde bebeklerin davranışları ve anne ile olan duygusal bağları incelenmiştir.

Yabancı Ortam Deneyi (The Strange Situation Experiment)

Deneyde ilk olarak anne ve bebek oyuncaklarla dolu bir odaya girerler. Bir süre sonra odaya bebeğin ilk kez gördüğü bir yabancı girer. Birkaç dakika geçtikten sonra anne, bebeği yabancı ile yalnız bırakarak odadan çıkar.

Bu deney ile bebeğin anne odadan çıktıktan ve girdikten sonraki davranışlarını gözlemlemek, bu davranışları bağlanma kuramı etrafında incelemek amaçlanmıştır. Bu deneyin sonunda iki başlık altında toplam 4 tür bebek ve bakım veren örüntüsü gözlemlenmiştir. Bunlara “bağlanma türleri” denmektedir: güvenli bağlanma ve güvensiz bağlanma. Güvensiz bağlanma kendi içinde 3'e ayrılır: kaygılı, kaçınmacı ve düzensiz bağlanma.

dört bağlanma stilleri illüstrasyonu

Güvenli Bağlanma

Güvenli bağlanan çocukların ebeveynleri genellikle çocukları ile daha çok vakit geçirir ve diğer bağlanma stillerindeki ebeveynlere kıyasla çocuğun ihtiyaçlarına daha hızlı yanıt verirler. Güvenli bağlanmış çocuk ebeveyni gittiğinde üzülür ama geri döndüğünde kolayca sakinleşir. Yabancılar yerine ise her zaman ebeveynlerini tercih ederler. Çocuklukta güvenli bağlanma geliştiren kişiler yetişkinlikte ise, uzun vadeli ilişkilere güvenmek, yüksek özgüvene sahip olmak, yakın ilişkilerden keyif almak, ihtiyacı olduğunda sosyal destek aramak ve diğer insanlara duygularını paylaşma yeteneğine sahip olmak gibi özelliklere sahiptir.

Güvensiz Bağlanma

Güvensiz bağlanma biçimleri üçe ayrılır:

  • Kaygılı Bağlanma
  • Kaçıngan Bağlanma
  • Düzensiz Bağlanma

1. Kaygılı Bağlanma

Kaygılı bağlanan bebekler ve çocuklar ise yabancılara karşı çok daha şüpheci yaklaşırlar; bir ebeveynden veya bakıcıdan ayrıldıklarında önemli ölçüde tepki gösterirler, ancak ebeveynlerinin geri dönüşüyle rahatlamış görünmezler. Yetişkinlikte ise, kaygılı bağlanma stiline sahip kişiler, genellikle başkalarına yakın olma konusunda isteksiz hissederler ve eşlerinin kendi duygularına karşılık vermediğinden endişe ederler. Genellikle ilişkiler onlara soğuk ve mesafeli hissettirir ve bu sebeple ayrılıklara yol açar.

2. Kaçıngan Bağlanma

Kaçıngan güvensiz bağlanan çocuklarda ebeveynlerinden kaçınma gözlemlenir. Bu çocuklar ebeveynden gelen bir ilgiyi reddetmeyebilir fakat özellikle aramazlar da. Ayrıca güvenli bağlanma stilinden farklı olarak ebeveyn ve yabancı arasında bir tercihte bulunmazlar. Yetişkinlik döneminde kaçınmacı bağlanmaya sahip kişiler, yakın ilişkilerde zorluk çekme eğilimindedirler.

Kaçıngan bağlanan ilişkilere çok fazla duygu yatırmazlar ve bir ilişki sona erdiğinde çok az sıkıntı yaşarlar. Genellikle uzun çalışma saatleri gibi bahaneleri yakınlıktan kaçınmak için kullanırlar. Diğer ortak özellikleri ise stresli zamanlarda eşleri desteklememe ve onlarla duygu, düşünce ve hislerini paylaşmamadır.

3. Düzensiz Bağlanma

Düzensiz bağlanma stiline sahip olan çocuklar diğer bağlanma stillerinden farklı olarak açık bir bağlanma stili davranışı göstermezler. Bakıcılara karşı eylemleri ve tepkileri, genellikle kaçınma veya direnme dahil olmak üzere davranışların bir karışımı olarak gözlemlenir.

Bu çocuklar, bazen bir bakıcının yanında şaşkın veya endişeli görünen sersemlemiş davranışlar sergiliyor olarak tanımlanabilir. Ebeveynlerin tutarsız ve dengesiz davranışlarının bu bağlanma tarzına katkıda bulunan bir faktör olabileceği düşünülmektedir.

Çocuklukta geliştirilen bağlanma stilinin ilerideki ilişkilerimiz için kesin bir belirleyici olarak düşünülmesinin yanlış olduğunu da unutmamalıyız. Çocukluk döneminde kaygılı ya da kaçıngan olarak tanımlananlar yetişkin olduklarında güvenli bir şekilde bağlanırken, çocukluklarında güvenli bağlananlar yetişkinliklerinde güvensiz bağlanma örüntüleri de sergileyebilirler.

Temel mizacın da bağlanmada kısmi bir rol oynadığı düşünülmektedir. Özetle yetişkinlikte tecrübe ettiğimiz romantik ilişkilerde erken çocukluk bağlanma stili ile tam olarak örtüşmese de, ilişkilerimizin gelişiminde rol oynadığına şüphe yoktur.

Erken Çocukluktaki Bağlanma Stili Yetişkinlikteki Bağlanma Stilini Belirler Mi?

güvenli bağlanan bir erkek ve kaçıngan bağlanan bir kadın çizimi

Yakın ilişki içinde olunan kişi, “bağlanma figürü” olarak tanımlanır. Çocukluk döneminde bakım verenler (genellikle ebeveynler) bağlanma figürü iken ergenlik ve genç yetişkinlik dönemine doğru romantik partner ve yakın arkadaşlar bağlanma figürleri olarak sayılabilir.

Kaygılı, kaçınmacı veya düzensiz bağlanma negatif duygu durum ve çeşitli psikolojik rahatsızlıkla bağlantılı olsa da bağlanma şekli zamanla olumlu anlamda evrilebilir. Bağlanma davranışı, farklı duygusal bağlarla ve farklı yoğunluklarla tanımlandığından; kişiye ve bağlama göre değişkenlik gösterir3.

1. Yetişkinlikte Kaygılı Bağlanma

Buna göre kaygılı bağlanan kişilerin yetişkinlikte bağlanma figürlerinden ayrılmakta güçlük çektiği, onlara psikolojik ve fiziksel olarak sürekli yakın olmak istedikleri ve ayrılmakta güçlük çektikleri görülmüştür. Aynı zamanda bu kişiler sürekli olarak bağlanma figürlerini etkilemeye ve onlar tarafından fark edilmeye çalışırlar. Bu kişilerin ayrılık kaygısı, onaylanma kaygısı ve başkalarını memnun etme kaygısı taşıdıkları da görülmüştür.

Bu kişiler romantik ilişkilerinde de ayrılmaktan korkmakta, psikolojik ve fiziksel olarak yakın olmaya çalışmaktadırlar. Ayrıca çatışma eğiliminde olup problem çözme konusunda sıkıntı yaşamaktadırlar. Bu kişiler problemleri çözmekten kaçınır ve sorumluluk almazlar. Aynı zamanda özgüvenlerinin düşük olduğu görülmektedir.

2. Yetişkinlikte Kaçıngan Bağlanma

Kaçıngan bağlanan kişilerde ise kendi kendine yetmeye odaklanma ve yalnızlıktan memnun olma davranışları görülmektedir. Bu kişilerin ilişki doyumları oldukça düşüktür ve kendilerini ilişkilerine tam anlamıyla veremezler. İlişkilerde kaçıngan olurlar ve psikolojik ve fiziksel olarak uzak olmayı tercih ederler.

Kaçınmacı bir bağlanma stiline sahip kişilerin de kaygılı bağlanmada olduğu gibi problem çözme konusunda sıkıntı yaşadığı ve problem çözmekten kaçındıkları görülmüştür. Bu kişiler genelde sorumluluk almazlar ve özgüvenleri düşüktür. Aynı zamanda güven problemleri yaşadıkları görülmüştür.

3. Yetişkinlikte Güvenli Bağlanma

Güvenli bağlanan kişilerin yetişkinliklerinde de güvenli bağlanmayı korudukları ve ilişki doyumlarının oldukça yüksek olduğu görülmüştür. Bu kişiler bebekken ebeveynlerinin yanında, yetişkinlikte ise romantik ilişkideki partnerinin yanında kendini güvende hissetmektedir.

Güvenli bağlanma stili sahibi kişiler duygularını ifade etmekte oldukça iyilerdir. Bir problem olduğunda bunu açıkça ifade etmeyi, üzerine düşünerek çözüm üretmeyi başarabilir, partnerlerine sevgilerini göstermekten çekinmezler.

güvenli bağlanma stiline sahip yetişkin bir çift

Sonuç

Yaşamın farklı dönemlerinde farklı bağlanma figürleri sahneye çıkacağı için bebeklik ve çocukluk çağındaki birincil bağlanma figürleriyle olan bağlanma stili kalıcı ve telafi edilemez değildir. Çocukluktaki bağlanma şekli, ileride ilişki içinde olunacak herkes ile aynı türde ve aynı düzeyde devam edecek kadar belirleyici değildir. Ancak tabii ki etkilidir; kişi, bağlanma stili ile uyumlu bir partner seçmeye meyillidir. O nedenle, bu konuda ne kadar erken farkındalık kazanılır ve bu anlamda ilişkiler üzerinde çalışılırsa o kadar iyi olacaktır.

Kişi ebeveyniyle geliştiremediği güvenli bağlanmayı yetişkinlikte partneriyle deneyimleyebilir. Bu konuda kişinin ne düzeyde güvensiz bağlandığı, bu konuyla ilgili farkındalığı, ilişkilerini geliştirmeye ne kadar istekli olduğu gibi çok önemli faktörler vardır.

Bağlanma ile ilgili farkındalık kazandıktan ve bu konuda gelişime açık olduktan sonra kişi, romantik partner seçimini bilinç düzeyinde yapmasa da kendini daha sağlıklı ilişki kurabileceği bir partnere çekim duyarken bulabilir. Buna ek olarak, bağlanma stilleri arasında keskin bir sınır yoktur. Partneriniz daha güvenli bağlanan biriyse siz de bu ilişki içinde daha güvenli bağlanan biri olarak evrilebilirsiniz!

Ayrıca psikoterapi, çocuklukta ebeveyn ile kurduğunuz bağlanma stillerinizi keşfedip geçmiş tecrübeleriniz üzerine düşünerek yetişkinlikte güvenli bağlar kurmanızı engelleyen örüntüleri keşfetmenizi, daha sağlıklı ilişkiler geliştirmenize olanak sağlayabilir. Hiwell Online Terapi Platformu’ndan bir uzman psikolog ile eşleşerek kendi bağlanma stilleriniz üzerine bir keşfe çıkabilir, kendi örüntülerinizi keşfederek ilişkileriniz hakkında düşünebilirsiniz.

Kaynakça

  1. Bowlby, J. (1979). The bowlby-ainsworth attachment theory. Behavioral and Brain Sciences, 2(4), 637-638.
  2. Ainsworth, M. D. S., Blehar, M. C., Waters, E., & Wall, S. (1978). Patterns of attachment: A psychological study of the strange situation. Hillsdale, N.J.: Erlbaum.
  3. Hazan C., & Shaver P. (1987). Romantic love conceptualized as an attachment process. J Pers Soc Psychol. 1987;52(3):511-24. doi:10.1037//0022-3514.52.3.511
  4. Verhage, M. L., Schuengel, C., Madigan, S., Fearon, R., Oosterman, M., Cassibba, R., . . . Van-IJzendoorn, M. (2016). Narrowing the transmission gap: A synthesis of three decades of research on intergenerational transmission of attachment. Psychological Bulletin, 142(4), 337–366.
*Sitemizde bulunan yazılar tıbbi tavsiye içermez ve yalnızca farkındalık yaratmak amaçlıdır. Yazılardan yola çıkarak bir hastalık tanısı konulamaz. Hastalık tanısını yalnızca psikiyatri hekimleri koyabilir.