Çocuklarda ve Ergenlerde Yaygın Görülen Psikolojik Bozukluklar Nelerdir?

Daha iyi hissetmeye bugün başlayın

Siz de 500 bin mutlu danışanımız gibi hayatınızın kontrolünü elinize alın.

Çocuk ve Ergenlerde En Yaygın Psikolojik Bozukluklar ve Belirtileri

Çocuklukta ve ergenlikte görülen psikolojik bozuklukları sınıflandırmak önemlidir; çünkü gelişim dönemine ve yaşa göre normalin dışında bir durum olduğunun fark edilmesi ve gelişim dönemine uygun müdahalelerde bulunulması gerekir. Ayrıca, ailenin durumu kabul etmesi ve buna uygun davranması için de önem taşımaktadır.

Çocuk ve Ergenlerde Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Nedir?

Çocuk ve ergenlerde dikkat eksikliği ve hiperaktivite, etkin şekilde davranış sergilemelerini engelleyen güçlüklerin olduğu durumu ifade etmektedir. Çocuklarda ve ergenlerde Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), dürtüsellik, amaçsızca ya da gelişigüzel aşırı hareketlilik hali ya da huzursuzlanma gibi abartılı motor aktivite ve dikkati odaklama ve sürdürme güçlüğü olarak tanımlanabilir.

DEHB deneyimleyen çocuk ve ergenlerin dikkati kolaylıkla dağılır ve talimatlara uymakta ya da talimatlara yönelik beklentileri karşılamakta yetersiz kalırlar. Akranlarına göre akademik ve sosyal anlamda zorluk çekmeleri söz konusudur. Dolayısıyla DEHB tanısı almış çocuk ve ergenler Y.K.S. gibi sınavlarda ek süre talep edebilmektedir. Çocuklarda ve Ergenlerde Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu hakkında daha fazla bilgi için yazımızı ziyaret edebilirsiniz.

Çocuk ve Ergenlerde Karşıt Olma - Karşı Gelme Bozukluğu Nedir?

Karşıt Olma – Karşı Gelme Bozukluğu, çocuk ve ergenlerin sosyal normlar ve davranış kuralları ile ilişkisini kapsamaktadır. Karşıt Olma – Karşı Gelme Bozukluğu’nda “antisosyal davranış” göze çarpmaktadır. Antisosyal davranış, diğer insanların haklarına tecavüz eden ya da yasaya veya sosyal normlara aykırı davranışlardır. Örnek olarak kasıtlı yangın çıkarmak veya hırsızlık yapmak gibi davranışlar gösterilebilir1.

Karşıt Olma – Karşı Gelme Bozukluğu gösteren çocuk ve ergenlerde sergiledikleri davranışların en önemli özelliği; otorite figürüne karşı olumsuz, meydan okuyan, boyun eğmeyen ve düşmanca davranışlardır1. Karşıt Olma – Karşı Gelme Bozukluğu, erkek çocuklarında kızlara oranla daha fazla görülür ve ailede geçimsizlik, sosyoekonomik olarak dezavantajlı grupta yer almak ve anne babanın da antisosyal davranışlar sergilemesi nedensel etkenler arasında gösterilebilir2.

Çocuk ve Ergenlerde Davranım Bozukluğu Nedir?

Çocuk ve ergenlerde davranım bozukluğunun en temel belirtisi, davranış kurallarının sürekli olarak çiğnenmesi ve diğer insanların haklarına saygısızlık yapılmasıdır. Davranım bozukluğu sergileyen çocuk ve ergenlerin genellikle, sosyal davranışları bozulmuştur.

Cocuk ve Ergenlerde Hayır Demek

Davranım bozukluğu sergileyen çocuk ve ergenlerde açık ya da gizli saldırganlık, boyun eğmeme, fiziksel ve sözlü saldırganlık, sürekli olarak tartışma/ kavga etme eğilimi, hayvanlara acımasızca davranma, intikamcılık, yıkıcılık, yalan söyleme, hırsızlık ve öfke patlamaları görülür. Bu tip çocuklar genellikle yaşına uygun olmayan davranışlar sergileyebilirler. Örneğin; cinsel açıdan çekincesiz davranabilir veya cinsel saldırganlık davranışları gösterebilirler1.

Davranım bozukluğu gösteren çocuk ve ergenlerde kabadayılık, serserilik, kundakçılık, soygunculuk ya da cinayete teşebbüs etmek gibi davranışlar görülebilir.

Klinik tabloya göre Karşıt Olma – Karşı Gelme Bozukluğu, Davranım Bozukluğu’ndan önce başlar ve ardından Davranım Bozukluğu gelişir. Ergenlik döneminden sonra ise bu belirtileri gösteren çocuk ve ergenlerde Antisosyal Kişilik Bozukluğu görülmesi olasıdır. Ayrıca, ilerleyen yaşlarda madde kullanımı, istismar ya da bağımlılığı da görülebilir.

Çocuk ve Ergenlerde Karşıt Olma – Karşı Gelme Bozukluğu ve Davranım Bozukluğu Nedenleri

Karşıt Olma – Karşı Gelme Bozukluğu, Davranım Bozukluğu’nun öncülü olduğu ve birçok ortak özellikleri barındırdıkları için nedensel etkenleri de aynı başlık altında inceleyeceğiz.

Erken çocukluk döneminde bireyin ebeveynleri ile kurduğu etkileşim ile “Bağlanma Stilleri” gelişmektedir ve bunlar ilerleyen yıllarda bireylerin sosyal ve romantik bağlanma stillerini ve kurdukları kişilerarası ilişkileri etkiler. Erken çocukluk döneminde güvenli bağlanamamış olmak ise çocukluk veya ergenlik yıllarında Karşıt Olma – Karşı Gelme Bozukluğu ve devamında Davranım Bozukluğu’nun görülmesine ön ayak oluşturabilir2.

Ek olarak araştırmalara göre nöropsikolojik olarak yetersiz işlevler de ilerleyen yıllarda bu bozuklukların ortaya çıkmasına sahne hazırlayabilir. Örneğin; düşük sözel zekaya sahip olmak, bireylerin kendilerini ifade edemediklerinde saldırganca davranışlara başvurmalarını sağlayabilir1.

Çocuk ve Ergenlerde Karşıt Olma – Karşı Gelme Bozukluğu ve Davranım Bozukluğu Müdahaleleri

İçinde yaşadığımız kültürden dolayı hepimizin şahit olduğu “çocuğa ders verme, haddini bildirme” gibi zorbalık ve şiddete dayalı davranışlara başvurmak, çocuk ya da ergenleri problemli davranışlardan uzaklaştırmaktan ziyade davranışların daha fazla yoğunlaşmasına sebebiyet verebilir.

Bu bozukluklara yönelik müdahaleler, çocuk veya ergen çevresini değiştirmediği sürece sonuçsuz kalacaktır. Bu sebeple öncelikle çocuğun en yakın çevresi olarak bilinen aileye odaklanmak yani Bağlayıcı Aile Modeli oluşturulması en etkili yaklaşımlardan biridir1.

Diğer müdahale yaklaşımları arasında davranışçı yöntemler bulunmaktadır. Burada da hem aile hem de çocukla çalışılır ve aileye denetim teknikleri öğretilerek uyumlu davranışları ödüllendirip uyumsuz ve olumsuz davranışları pekiştiren durumları ortadan kaldırmaları sağlanabilir3.

Çocuk ve Ergenlerde Kaygı Bozuklukları

Yetişkinlikte olduğu gibi çocuklukta veya ergenlik döneminde yaşanan olumsuz olaylardan tamamıyla yalıtılmış değiliz. Bu sebeple yaşanan travma yaratıcı olaylar yetişkinlik döneminde olduğu gibi çocuk ve ergenlerde kaygı bozukluğu ortaya çıkmasına neden olabilir.

Çocuk ve Ergenlerde Ayrılma Kaygısı Bozukluğu Nedir?

Aile üyeleri dışında kimse ile etkileşim kurmayan, başkası kucağına almak istediğinde çığlık çığlığa ağlayan ve kaygılanan çocuklara şahit olmuş olabilirsiniz. Bu çocukların ayrılma kaygısı adı verilen psikolojik bir zorluğu deneyimlediklerini söylemek mümkündür.

Ayrılma kaygısı bozukluğu yaşayan çocuk ve ergenlerde yaşadığı evden ya da ailesinden ayrılma konusunda aşırı rahatsızlık ve kaygı görülür. Ayrıca bu bireyler, aile üyelerini kaybetmekten ya da onlara zarar gelmesinden bir sebep olmamasına rağmen aşırı endişe duyarlar. Hatta bu sebeplerle onlardan ayrı kalmamak için okula ya da herhangi bir yere gitmeyi istemezler. Hatta aile üyeleri olmadan diğer insanlarla yalnız kalmaktan kaçınırlar ya da çok fazla rahatsızlık duyarlar4.

Çocuk ve Ergenlerde Seçici Sessizlik

Anne ve babası ve kardeşleri ya da aynı evde yaşadığı kişiler dışında diğer insanların yanında gelişimsel olarak konuşma problemi olmamasına rağmen konuşmayan genellikle çocuklara ya da nadiren ergenlik dönemindeki bireylere rastlamak mümkündür. Bu duruma seçici sessizlik ismi verilir ve çocuklarda kaygı bozuklukları adı altında değerlendirilir.

Cocuklarda ve Ergenlerde Konusmama

Seçici sessizlik, belli bir sosyal durumda sürekli olarak görülen eğitimi ve sosyal uyumu olumsuz etkileyen ya da engelleyen bir kaygı bozukluğudur. Bir çocuğun seçici sessizlik yaşadığını söyleyebilmek için çocuğun konuşma yetisine sahip olması ve konuşmayı bilmesi gerekmektedir1.

Çocuk ve Ergenlerde Kaygı Bozuklukları Nedenleri

Kaygı bozukluğu yaşayan çocuklar akranlarına göre daha duyarlı bir yapıya sahiptir ve bu sebeple akranlarından daha kolay bir şekilde olumsuz uyaranlardan etkilenebilirler. Buna bağlı olarak, sakinleştirilmeleri de kolay değildir.

Erken çocukluk döneminde hastaneye yatırılma, ağır bir hastalık geçirme, kaza geçirme gibi durumlar çocuk veya ergende travma yaratarak bu tip kaygı bozukluklarına temel hazırlayabilir.

Anne ve babanın kayıtsız ya da kopuk davranışlar sergilemesi ya da tam tersi aşırı kaygılı ve koruyucu davranmaları da çocukların kaygı bozuklukları yaşamasına temel hazırlayabilir. Ayrıca, çocuğun arkadaşlarından veya sosyal ortamından uzak bir bölgeye taşınma ya da stresli durumlara maruz kalmak ve bunlara karşı savunmasız kalmak da tetikleyici rol oynayabilir5.

Çocuk ve Ergenlerde Kaygı Bozuklukları Müdahaleleri

Çocukların kendi yeterliliklerini fark etmelerini ve bunlar üzerinde ustalaşmasını sağlayacak kendine güvenme eğitimi verilebilir. Ayrıca kaygılı davranışlara olan duyarlılığı azaltmak için davranışçı yöntemler ve prosedürler faydalı olabilir. Eğer çocuk veya ergende kaygı çok yoğun bir şekilde seyrediyorsa bir psikiyatri uzmanı ile ortaklaşa çalışarak ilaç desteği alınabilir.


Kaynakça

  1. Butcher, J.N., et al., 2013, Anormal psikoloji. (1.Basım). İstanbul: Kaknüs Yayınları.
  2. Aggarwal, A., et al., 2022, Oppositional Defiant Disorder, StatPearls Publishing.
  3. Mohan, L., et al., 2022, Conduct Disorder, StatPearls Publishing.
  4. Hu H., et al., 2021, Association Between Family Structure and Anxiety Disorder Among Pre-schoolers: A Cross-Sectional Study in Urban Chongqing, China. Frontiers Psychiatry.
  5. Cuijpers P., et al., 2021, The Associations of Common Psychological Problems With Mental Disorders Among College Students, Frontiers Psychiatry.
*Sitemizde bulunan yazılar tıbbi tavsiye içermez ve yalnızca farkındalık yaratmak amaçlıdır. Yazılardan yola çıkarak bir hastalık tanısı konulamaz. Hastalık tanısını yalnızca psikiyatri hekimleri koyabilir.