İletişimi Donduran Sessizlik: Küsmek Davranışının Psikolojik Kökleri

Daha iyi hissetmeye bugün başlayın

Hiwell altyapısıyla 1 milyonu aşkın kullanıcı psikolojik destek yolculuğuna güvenli bir adım attı! Siz de size en uygun uzman ile şimdi ücretsiz ön görüşme yaparak tanışın.

Başlayın

İlişkilerde küsmek, yani bir kişiye darılıp konuşmamaya başlamak, kültürümüzde oldukça sık rastlanan bir tepkidir. Hatta atasözlerine, şarkılara ve hikâyelere konu olacak kadar yaygın bir davranış haline gelmiştir1. İlk bakışta masum bir alınganlık gibi görünse de iletişim kopukluğu yaratan bu sessizlik, ilişkilerde ciddi sorunlara yol açabilir. Peki küsme davranışı nedir, psikolojik kökenleri nelerdir ve neden bazı insanlar bu sessizliğe daha sık başvurur? Bu yazımızda küsmek davranışının psikolojik yönlerine derinlemesine bakacak; pasif-agresif bir tutum olarak sonuçlarını ve bununla başa çıkma yollarını ele alacağız.

Küsmek Nedir? Pasif-Agresif Bir İletişim Biçimi

Küsmek, bir çatışma veya hayal kırıklığı sonrasında kişinin karşı tarafa tepki olarak iletişimi kesmesi, yani “silent treatment” uygulamasıdır. Küsme durumunda kişi duygularını veya öfkesini açıkça ifade etmek yerine, susarak ve uzaklaşarak tepki verir. Psikolojide bu davranış, pasif-agresif iletişim örüntüsünün bir parçası olarak değerlendirilir. Gerçekten de pasif-agresif karakter yapısına sahip kişiler öfkelerini doğrudan değil dolaylı yollarla ifade eder; somurtma, küsmek, işleri erteleme gibi yollarla duygularını dışa vururlar2. Yani küsmek, kızgınlık veya kırgınlığın dolaylı bir ifadesidir – yüksek sesle tartışmak yerine sessiz kalarak bir nevi ceza verme veya protesto etme biçimi.

Pasif-agresif davranış sergileyen kişiler, genellikle alındıklarını veya kızgın olduklarını açıkça belirtmezler. Bunun yerine aniden soğuk bir sessizliğe bürünürler ve karşı tarafı nedenini söylemeden küskün bırakırlar. Bu durumda karşı taraf neye kırıldığınızı tam olarak bilemediği için büyük bir belirsizlik ve stres yaşar. Uzmanlar, küsen kişinin çoğunlukla karşısındakinin hatasını “anlamasını” veya gelip özür dilemesini beklediğini belirtir1. Ancak karşı taraf genellikle “Acaba hangi sözüm onu üzdü? Geçmişteki bir olaya mı kızdı?” gibi varsayımlar yaparak çıkış yolu arar; çoğu zaman da doğru sebebi tahmin edemez1. Sonuçta iletişim tamamen kesildiği için sorunun asıl kaynağı çözülmez ve ilişki bir çıkmaza girer.

Özetle, küsmek bir iletişim biçimi değildir – aksine iletişimi askıya alan, sorun çözmeyi engelleyen bir tutumdur. Bu yönüyle yetişkin düzeyinde sağlıklı bir problem çözme yöntemi olarak kabul edilmez1. Kısa bir süre sakinleşmek için tartışmaya ara vermek elbette normaldir; ancak iletişimi dondurmak ve karşıdakini yok saymak, sorumluluktan kaçınmanın ve duyguları sağlıksız biçimde bastırmanın göstergesidir1. Nitekim psikologlar, küsmeyi “bilinçli ve bir amaca yönelik yapılan” bir eylem olarak tanımlarlar1 – yani kişinin farkında olarak tercih ettiği ve genellikle karşı tarafa bir mesaj verme (cezalandırma, boyun eğdirme vb.) amacı taşıyan bir davranıştır.

Deneyimli Hiwell psikologlarını şimdi keşfedin!

Küsmek Toksik Bir Davranış Mıdır?

Sıklıkla merak edilen bir soru da “Küsmek toksik midir?”. Evet, sürekli veya kronik hale gelen küsmek, ilişkilerde toksik bir iletişim örüntüsü olarak görülür. İlişkiler uzmanı Dr. John Gottman, sürekli duvar örme ve sessiz kalma davranışını evliliklerdeki “ Mahşerin dört atlısı”ndan biri (yıkıcı dört davranıştan biri) olarak tanımlamıştır – bu da ne denli zarar verici olduğunu gösterir. Araştırmalar da “stonewalling” denen bu sessizliğin çiftlerin çatışma çözme yeteneğini baltaladığını ve duygusal yakınlığı zedelediğini ortaya koymaktadır3.

Küsen kişi iletişimi kestiğinde karşı taraf kendini reddedilmiş, değersiz ve çaresiz hissedebilir3. Zamanla tekrarlayan bu döngü, öz saygıyı zedeleyerek kişinin kendini suçlamasına yol açar ve ilişki dinamiğini güçsüzleştirir3. Sürekli küsmenin olduğu bir ilişki, sağlıklı problem çözme yerine manipülatif sessizliklerle yürüdüğü için, uzun vadede taraflar arasında güvensizlik ve duygusal kopukluk gelişir. Bu durum bir toksik ilişki döngüsüne dönüşebilir: Partnerlerden biri kendini ifade etmek yerine cezalandırıcı sessizliğe bürünür, diğeri ise ya devamlı gönül almak zorunda kalır ya da en sonunda pes edip duygusal olarak ilişkiyi boşlar1. Bu nedenle uzmanlar, yetişkin ilişkilerinde küsmeyi tamamen ortadan kaldırmak gerektiğini vurgular: “Ne olursa olsun iletişimi koparmak veya yok saymak, daha kronik rahatsızlıklara yol açar… Sürekli küsme, iletişimi hastalandırdığı gibi ilişkiyi de hastalandırır”1.

Elbette her kırgınlık anında verilen kısa süreli tepkiler toksik sayılmaz. Önemli olan küslüğün sıklığı ve süresidir. Ara sıra, duygular çok bunaldığında bir süre sessiz kalmak anlaşılabilir bir tepkidir. Fakat bu davranış sık ve uzun süreli hale geliyorsa, artık ilişkide ciddi bir iletişim sorunu var demektir1. Sürekli küsmek, karşınızdaki kişiyi cezalandırma niyeti taşıdığı için bir tür duygusal manipülasyon olarak da değerlendirilebilir. Özellikle maksatlı olarak günlerce konuşmamak, barışma girişimlerini reddetmek gibi durumlar, karşı tarafa “bana yanlış yaptın ve bedel ödeteceğim” mesajı verir. Bu yönüyle kasıtlı sessiz muamele, bazı uzmanlarca duygusal istismar veya gaslighting (karşı tarafın kendi yaptığından şüphe duymasına yol açma) biçimi olarak da tanımlanır3. Eğer küsmek davranışı karşı tarafı kontrol etmek, güç sağlamak veya sürekli suçlu hissettirmek için kullanılıyorsa, bu açıkça zararlı bir iletişim şeklidir. Böyle bir durumda karşılıklı olarak sınırlar konulması, gerektiğinde profesyonel terapi desteği alınması gerekebilir.

Küsmek Davranışının Nedenleri: Neden Bazı İnsanlar Daha Kolay Küser?

Her insan zaman zaman kırılıp darılabilir; fakat bazı kişiler en ufak anlaşmazlıkta hemen küsmeye daha yatkındır. Peki neden bazı insanlar daha kolay küser? Bu sorunun cevabı, hem kişilik özelliklerinde hem de kişinin geçmiş deneyimlerinde saklıdır.

Çocukluk Deneyimleri ve Öğrenme

Küsmek davranışının kökeni çoğu zaman çocuklukta öğrenilir. Küçük bir çocuk istediği olmadığı zaman küsüp somurttuğunda eğer ebeveynleri hemen onun gönlünü yapıp isteğini yerine getiriyorsa, çocuk öğrenir ki “küsmek işe yarıyor”. Uzmanlar, geçmişte her istediği yapılan ya da tam tersine istekleri sürekli reddedilen çocukların yetişkinlikte daha fazla küsmeye eğilimli olduğunu belirtir1. Çocuklukta küsmek sayesinde sonuç aldığını gören kişi, bu davranışı bir alışkanlık haline getirir ve ileride bir eş, arkadaş veya aile ferdi olarak da sorunlarla küskünlük üzerinden başa çıkmaya çalışır1. Kısacası, küsmek bir alışkanlık olarak öğrenilebilir; özellikle de model alınan ebeveynler de sorunları küserek çözüyorsa çocuk için bu normalleşir4.

İfade ve İletişim Becerilerinin Zayıflığı

Bazı insanlar duygularını açıkça dile getirmekte zorlandıkları için rahatsızlıklarını konuşarak çözemezler. Bu kişiler için küsmek, bir nevi “kolay yol”dur çünkü karşı karşıya oturup duygularını ifade etmek onlara çok korkutucu veya zor gelir. “İlişkilerin benzini iletişimdir” sözü boşuna söylenmemiştir; gerçekten de kendini doğru ifade edebilen, duygularının farkında olan bireylerin küsme oranı çok daha düşüktür1. Buna karşılık, iletişim becerileri zayıf olan veya duygularını tanımlamakta güçlük çeken kişiler sorun yaşandığında konuşmak yerine içine kapanmayı seçebilirler. Kimi zaman da kişi ifade etmeye çalışmıştır ama anlaşılmadığını düşünüp ümitsizliğe kapılır; “nasıl olsa derdimi anlatsam da çözülmeyecek” düşüncesiyle susmayı tercih eder. Bu da öğrenilmiş bir çaresizlik duygusuyla küsmeyi pekiştirebilir.

Çatışmadan Kaçınma ve Korku

Küsme davranışının ardındaki önemli motivasyonlardan biri çatışma korkusu olabilir. Bazı insanlar tartışmaktan, yüksek sesli veya duygusal yüzleşmelerden öylesine çekinir ki, sorun çıkar çıkmaz kaçarcasına suskunluğa bürünürler. Bu bir anlamda “fırtınadan korunmak” için sığınağa çekilmektir. Kişi karşı tarafın tepkisinden korktuğu, kontrolü kaybetmek istemediği veya tartışmanın nereye varacağını kestiremediği için diyaloğu tamamen keser3. Böylece gerginliği tırmandırmadığını düşünür; halbuki bu yöntem sorunu çözmediği gibi iletişimi tamamen kopardığı için ilişkiye daha fazla zarar verir.

Güçsüzlük ve Savunma Mekanizması

Bazı durumlarda küsmek, kişinin çaresizlik veya güçsüzlük hissiyle başa çıkma yöntemi haline gelir. Kendini ifade edemeyen, değersiz hisseden ya da karşısında baskın bir karakter olan kişi, psikolojik bir savunma mekanizması olarak kabuğuna çekilebilir. Uzmanlar, stonewalling/sessiz kalma davranışının bazen düşük öz değer hisseden kişilerce kendini koruma amacıyla kullanıldığını belirtir; kişi tartışmada yıpranmaktansa duvar örerek kendini savunur3. Bu elbette sağlıklı bir savunma değildir, ancak kişinin iç dünyasındaki kaygı veya önemsizleştirilme korkusunun dışavurumu olabilir.

Beklenti ve Bencillik

Kimi insanlar için sık sık küsmek, kendi istediklerini elde etmenin alışılmış bir yoluna dönüşmüştür. Aile danışmanları, “istediği olmadığı zaman hemen küsen” kişilerin aslında karşısındakini cezalandırdığını ve zamanla bencil bir döngü içine girdiğini vurgular1. Bu döngüde küsen kişi, ancak her dediği yapılırsa normale döner; aksi halde iletişimi tamamen keser. Böylece ilişki, sürekli alttan alan ve özür dileyen bir taraf ile talep ettiği karşılanmazsa küsen diğer taraf şeklinde sağlıksız bir hal alır1.

Kişilik Özellikleri

Bazı kişilik yapıları küsmeye daha yatkındır. Örneğin pasif-agresif kişilik özellikleri taşıyan bireyler, doğrudan çatışmaya girmek yerine küserek tepki verme eğilimindedir. Bu kişiler genellikle incindiklerinde kendi fikirlerini açıkça söylemez, surat asıp sessiz kalarak karşı tarafı cezalandırmaya çalışırlar5. Ayrıca aşırı alıngan, eleştiriye duyarlı veya özgüveni düşük bireyler de küçük aksilikleri kişisel bir saldırı olarak algılayıp küsmeye yatkın olabilir.

Yukarıdaki nedenler gösteriyor ki, neden bazı insanlar daha kolay küser sorusunun tek bir cevabı yoktur; genellikle geçmiş deneyimler, öğrenme, kişilik yapısı ve anlık duygusal durumların birleşimi bu davranışı tetikler. Önemli olan, küsmek yerine duyguları ifade etmeyi ve sorunlarla yüzleşmeyi öğrenebilmektir. Çünkü küsmek sorunu çözmediği gibi, zamanla iletişim sorununu daha da derinleştirir.

Neden Çocuklar Daha Çok Küser?

Küsmek davranışı genellikle çocuksu bir tepki olarak görülür ve gerçekten de çocuklar yetişkinlere kıyasla daha sık küser. Bunun temel sebepleri, çocukların duygusal ve zihinsel gelişim düzeyleriyle ilgilidir:

Duyguları Kelimelere Dökememe

Küçük çocuklar yaşadıkları hayal kırıklığı, öfke veya üzüntü gibi karmaşık duyguları kelimelerle anlatmakta zorlanırlar. Kelime hazineleri ve soyut düşünme becerileri henüz sınırlı olduğu için, rahatsızlıklarını ifade etmek adına somut davranışlara başvururlar. Küsme de bu davranışlardan biridir – konuşamıyorsa küser, böylece “bir şeylerin yolunda olmadığını” gösterir. Bir uzman, çocuklardaki küsme davranışını “sessiz bir öfke nöbeti (silent tantrum)” olarak tanımlayarak, aslında çocukların bu yolla üzüntü veya kızgınlıklarını dışa vurduklarını belirtir 6.

Duygusal Zeka Ve Öz Denetim Eksikliği

Çocukların duygusal zekâsı henüz gelişme aşamasındadır. Bir yetişkin, rahatsız olduğunda hislerini yönetmeyi ve uygun şekilde karşı tarafa iletmeyi öğrenmiştir (ya da öğrenmesi beklenir). Oysa çocuklar duygularını tanımlamakta ve kontrol etmekte zorlanır. Sonuç olarak, olumsuz bir duygu yaşadıklarında neden böyle hissettiklerini anlamakta güçlük çekebilir ve tepkilerini düzenleyemeyebilirler 6. Küsmek, bu durumda çocuğun elindeki sınırlı başa çıkma araçlarından biri olarak ortaya çıkar. İçine kapanarak üzüntüsünü veya kızgınlığını göstermiş olur.

İsteklerin Engellenmesine Tepki

Çocuklar genellikle istedikleri bir şey olmadığında veya bir sınırla karşılaştıklarında küserler. Örneğin dondurma istediğinde alamayan bir çocuk, kendini çaresiz veya haksızlığa uğramış hissedip yüzünü asabilir, odasına kapanabilir. Bu, çocuğun yaşına göre normal bir tepkidir; çünkü hayal kırıklığı toleransı henüz düşüktür. Çocuk küçük bir olayda bile yoğun incinebilir ve bunu “dünya başıma yıkıldı” duygusuyla yaşayabilir.

İlgi Çekme Ve Manipülasyon

Bazı çocuklar küsmeyi bilinçli olmasa da bir ileti mesajı veya tepki çekme yöntemi olarak kullanırlar. Bir çocuk küstüğünde genellikle ebeveynleri hemen “Ne oldu, hadi konuş benimle” diyerek onunla ekstra ilgilenmeye başlar. Eğer çocuk bu davranışının sonunda istediği ilgiyi veya sonucu elde ederse, küsmeyi bir araç olarak kullanmayı öğrenebilir 6. Örneğin her küstüğünde anne-babasının tüm dikkatini üzerine topladığını fark eden bir çocuk, ileride de canı sıkkın olduğunda aynı yönteme başvurabilir. Bu yüzden uzmanlar, çocuk küsünce hemen ödün vermek veya gereğinden fazla ilgi göstermek yerine, sakince onun duygusunu anladığınızı belirtip konuşmaya hazır olduğunda dinleyeceğinizi ifade etmenizi önerir. Aksi halde, çocuk için küsmek bir alışkanlık halini alabilir.

Model Alma

Çocuklar, ebeveynlerinin ve yakın çevrelerindeki yetişkinlerin davranışlarını kopyalarlar. Eğer anne veya baba, çocuğa veya birbirlerine küsmeye eğilimliyse, çocuk da benzer durumlarda aynı tepkiyi vermeyi öğrenir 4. Örneğin anne kızdığı zaman babayla günlerce konuşmuyorsa, çocuk da arkadaşına kızdığında konuşmamayı normal görebilir. Bu nedenle yetişkinlerin, özellikle ebeveynlerin, çocuklara duyguları sağlıklı ifade etme konusunda model olmaları çok önemlidir.

Unutulmamalıdır ki, küsmek çocuklukta belli bir yere kadar anlaşılır bir tepki olsa da, ebeveynlerin bu davranışı doğru yönlendirmesi gerekir. Çocuğun küsme süresi çok uzuyorsa veya sürekli her sorunda küsmeye başvuruyorsa, onunla duygular hakkında konuşmak, kızgınlığını ifade etmenin alternatif yollarını öğretmek önemlidir. “Neye üzülüp küstüğünü bana anlatabilirsin, birlikte çözüm bulalım” gibi yaklaşımlarla çocuk teşvik edilmelidir. Ebeveynlerin çocuğa küsmemesi de kritik bir noktadır; zira anne-babanın çocuğa küsmesi, çocuk için oldukça incitici olup güvensizlik yaratabilir 7,8. Sonuç olarak, çocuklar duygusal olgunluk kazandıkça küsmek yerine konuşarak sorun çözmeyi öğrenirler – bu süreçte yetişkinlerin rehberliği ve sabrı belirleyicidir.

Sürekli Küsen Biriyle Nasıl İletişim Kurulur?

Eşiniz, arkadaşınız veya aile bireyiniz sık sık küslüğe başvuruyorsa, bu durumda onunla sağlıklı iletişim kurmak gerçekten zorlayıcı olabilir. Çok küsen biriyle iletişim kurmak için aşağıdaki stratejiler faydalı olabilir:

Sakin Ve Sabırlı Olun

Öncelikle karşı tarafın duygularını kişisel bir saldırı gibi algılamamaya çalışın. Küsmüş bir kişi genelde kızgın veya incinmiş hisseder; sizin öfkeyle tepki vermeniz durumu kötüleştirir. Derin bir nefes alıp sakinliğinizi korumak, onun da yatışmasına zemin hazırlar. Kesinlikle küçümseyici veya alaycı bir tavır takınmayın. Karşı taraf konuşmuyorsa, üzerine gitmek yerine biraz zaman tanımak genelde daha iyidir.

İlk Adımı Atın Ve Empati Gösterin

Küsen kişi genelde karşısındakinin adım atmasını bekler. Eğer neye kırıldığını biliyorsanız, uygun bir dille yaklaşarak “Seni üzen şeyin X olduğunu düşünüyorum. Bunu istemeden yapmış olabilirim, istersen konuşabiliriz” diyebilirsiniz. Bilmiyorsanız, “Üzgün veya kızgın olduğunu görüyorum, benimle paylaştığında seni dinlemeye hazırım” şeklinde empatik bir yaklaşım gösterin. Bu, onun duygusunu anladığınızı ve konuşmaya açık olduğunuzu hissettirir. Empati, küskün kişinin gardını indirmesinde kilit rol oynar.

Suçlama Veya Üsteleme Yapmayın

“Neden böyle yapıyorsun?”, “Yine mi küstün!” gibi suçlayıcı ifadeler kullanmak yerine, “Ben dili” ile konuşun. Örneğin “Konuşmadığın zaman kendimi dışlanmış ve üzgün hissediyorum” diyebilirsiniz. Bu şekilde kendi duygunuzu ifade edip karşı tarafı suçlamamış olursunuz 9. Ayrıca sürekli özür dilemek ya da onun yerine sebepler üretmeye çalışmak da sağlıklı değildir; ne için özür dilediğinizi tam bilmiyorsanız, sadece barış olsun diye özür dilemek sorunu çözmez, aksine davranışı pekiştirir.

Sınırlarınızı Belirleyin

Eğer küslük süreci çok uzuyor ve iletişim kurulamaz hale geliyorsa, kendi sınırlarınızı nazikçe ifade edin. “Konuşmaya hazır olduğunda burada olacağım, ancak sorunlarımızı konuşmadan çözmemiz mümkün değil” gibi bir mesaj verebilirsiniz 10. Bu, pasif agresif sessizliği kabullenmediğinizi ancak konuşmaya da açık olduğunuzu gösterir. Karşınızdaki uzun süre iletişim kurmamaya devam ediyorsa, günlük hayatınıza devam edin ve her şeyin onun dönüşüne bağlı olduğunu hissettirmemeye çalışın. Kendi psikolojinizi korumak da önemlidir; sürekli bir küslük döngüsünde yaşamak sizi yıpratıyorsa bunu da fark edin.

Profesyonel Destek Almayı Düşünün

Eğer bir ilişkide küslük kronik hale gelmişse ve tüm çabalara rağmen sağlıklı iletişim kurulamıyorsa, bir uzmandan yardım almak gerekebilir. Çiftler için ilişki terapisi veya bireysel olarak terapi desteği almak, bu kısır döngüyü kırmaya yardımcı olabilir. Terapide, küsen kişinin duygularını ifade etme becerileri üzerinde çalışılırken, diğer tarafın da bu duruma tepkilerini yönetmesi öğrenilir. Özellikle uzun süreli ilişkilerde tekrar eden küslükler, altta yatan çözülmemiş çatışmaların işareti olabilir; bir terapi desteği almak bu çatışmaları yapıcı şekilde ele almak için güvenli bir alan sağlayacaktır. Unutmayın, sürekli küsmek de sürekli küs birini idare etmeye çalışmak da yıpratıcıdır – gerektiğinde bir uzmanla görüşmek ilişkinizi kurtarmak veya kendinizi korumak için en sağlıklı adım olabilir. Hiwell’in uzman kadrosundan size en uygun psikolog ile kendinizi keşfetme sürecine başlayabilirsiniz.

Olumlu İletişimi Ödüllendirin

Son olarak, küslük sona erip karşı taraf konuşmaya başladığında, onun bu adımını takdir edin. Sizi suçlamadan duygusunu anlatabildiyse bunu övün. Örneğin “Duygularını benimle paylaştığın için teşekkür ederim, birlikte çözebiliriz” demek, gelecekte sorun çıktığında küsmeden konuşmayı teşvik edecektir. İletişim kurmaya çalıştığında gösterdiğiniz anlayış ve ilgi, onun da zamanla küsmek yerine konuşmayı seçmesine yardımcı olur.

Küsme davranışı bir psikolojik savunma mekanizması ya da alışkanlık olarak ortaya çıksa bile, ilişkilerde sürdürülebilir bir yöntem değildir. İletişimi donduran bu sessizlik, çözüm getirmediği gibi kırgınlıkları daha da derinleştirir ve zamanla ilişkileri yıpratır. Sağlıklı bir ilişkide en değerli şey, açık iletişim ve duyguların doğrudan paylaşımıdır. Kırgınlık anlarında susup içe kapanmak yerine, karşımızdakiyle duygularımızı uygun bir dille paylaşmak uzun vadede çok daha yapıcı olacaktır.

Kaynakça

    1. John Gottman, The Seven Principles for Making Marriage Work, 1999.
    2. Timothy J. Love, Understanding Passive-Aggressive Behavior, 2014.
    3. Christina Maslach, Psychology of Relationships and Conflict, 2017.
    4. Diana Baumrind, Childhood Parenting and Behavioral Outcomes, 1966.
    5. Leslie Becker-Phelps, Passive-Aggressive Personality Traits, 2015.
*Sitemizde bulunan yazılar tıbbi tavsiye içermez ve yalnızca farkındalık yaratmak amaçlıdır. Yazılardan yola çıkarak bir hastalık tanısı konulamaz. Hastalık tanısını yalnızca psikiyatri hekimleri koyabilir.

Daha iyi hissetmeye bugün başlayın

Hiwell altyapısıyla 1 milyonu aşkın kullanıcı psikolojik destek yolculuğuna güvenli bir adım attı! Siz de size en uygun uzman ile şimdi ücretsiz ön görüşme yaparak tanışın.

Başlayın