Daha iyi hissetmeye bugün başlayın
Siz de 850 bin mutlu danışanımız gibi hayatınızın kontrolünü elinize alın.
Madde Bağımlılığı Nedir?
Küresel bir tehdit olan madde bağımlılığı, bireylerin fiziksel ve ruhsal sağlığına, finansal durumuna ve sosyal ilişkilerine zarar veren bir beyin hastalığıdır15. Latincede “addicere” kelimesine karşılık gelen ve “adamak, adanmak” anlamlarını taşıyan bağımlılık kavramı günümüzde biyolojik, sosyal, davranışsal ve bilişsel olarak çok boyutlu ele alınmaktadır.
İlk etapta daha iyi hissetmek amacıyla kullanılan maddelerin tüketimi zaman içinde birey için zorunluluk haline gelmektedir. Bunun temelinde söz konusu maddenin yokluğunda yaşanan huzursuzluk ve keyifsizlik hissi yer almaktadır. Bu hislerin ortadan kalkmasını amaçlayan yeniden madde kullanımı “bağımlılık döngüsünü” başlatarak bireyin kontrolü kaybetmesine neden olmaktadır1.
Madde bağımlılığını da depresyon, parkinson, alzheimer, şizofreni ve epilepsi gibi beynin işlev bozukluğu olarak değerlendirmek mümkündür14. Bağımlılık yapıcı maddelerin kullanımı sonrasında beyindeki yaşamsal işlevlerden sorumlu olan bölgelerin yapısında bir değişim meydana gelir.
Kullanılan maddeler beynin ödül sistemini aktive ettiği için daha fazla dopamin salınımına neden olur. Dopamin beynimizde karar verme, düşünme, davranış, dikkat ve motivasyon gibi birçok temel fonksiyonun gerçekleşmesine hizmet etmektedir.
Bağımlılıkla birlikte vücuda alınan madde, dopaminin dışarıdan temin edilmesi olarak algılandığı için beyin kendi doğal dopamin üretimini azaltmaktadır. Bu nedenle maddenin vücuttaki etkisi geçtiğinde normal seviyenin altında kalan dopaminin artması için yeniden madde kullanımına gereksinim duyulmaktadır7.
Bağımlılık Yapan Maddeler
Bunlarla sınırlı olmamakla birlikte bağımlılığa neden olan maddelerin önde gelenleri:3
- Alkol
- Kafein
- Kannabis (Kenevir)
- Halüsinojenler (Kaktüs/Mantar)
- Uçucular (İnhalanlar)
- Opiyatlar
- Uyarıcılar (Kokain/Amfetamin ve diğerleri)
- Dinginleştirici, Uyku Verici ve Kaygı Gidericiler
- Tütün
Madde Bağımlılığı ile İlişkili Kavramlar
1. Alışkanlık
Aynı eylemin sürekli tekrarı ile oluşan alışkanlıklar çoğunlukla otomatik veya farkında olmaksızın gerçekleştirilen davranışlardır. Madde kullanımı üzerinden ele alındığında risk oluşturacak bir kullanım olmasına karşın tedaviyi gerekli kılacak bir bağımlılık olmadığını ifade etmek amacıyla kullanılır.
Bağımlılık durumunda kişi, bağımlı olduğu maddeyi kullanamadığında zorlayıcı bir ihtiyaç ile mücadele ederken alışkanlıklarda kontrol edilebilir bir davranış gözlemlenmektedir. Buna ek olarak alışkanlıklar hafızayı ve zihinsel süreçleri bağımlılık gibi etkilememektedir11.
2. Yoksunluk
Uzun süreli madde kullanımından sonra kullanımın aniden kesilmesi ile bireyde oluşan fiziksel ve psikolojik hastalık semptomlarına verilen isimdir. Yoksunluk belirtilerinin kullanılan maddenin vücutta ortaya çıkardığı etkinin tam tersi şekilde olduğu görülmektedir12.
Yoksunluk belirtileri, kullanılan maddeye, kullanım süresine, miktarına, bireyin metabolizmasına ve genel sağlık durumuna bağlı olarak farklılık gösterebilir. Yaygın olarak görülen bazı yoksunluk belirtileri:
Yoksunluğun Fiziksel Belirtileri
- Titreme, kas ağrıları, seğirme
- Terleme ve ateş basması
- Mide bulantısı, kusma ve ishal
- Baş ağrısı
- Yorgunluk ve enerji düşüklüğü
- Uyku problemleri
- İştah değişiklikleri
Yoksunluğun Psikolojik Belirtileri
- Anksiyete, panik ataklar ve paranoya
- Asabiyet, gerginlik
- Depresif duygudurum, hüzün ve umutsuzluk
- Odaklanma sorunu, zihinde bulanıklık
- Herhangi bir şeyden zevk almakta zorlanma
3. Tolerans
Madde kullanımının belirli bir dozda sürdürülmesine bağlı olarak etkisinin azalması ve aynı etkiyi yakalamak amacıyla kullanılan dozun arttırılmasına verilen isimdir9. Tolerans, vücudun bir maddeye adaptasyon göstermesi sonucu ortaya çıkar.
Madde kullanımının başlangıcında vücut kullanılan maddeye karşı genellikle duyarlıdır ve düşük dozlarda bile belirgin etkiler görülür. Ancak madde düzenli olarak ve uzun bir süre boyunca kullanıldığında vücut zamanla maddeye tolerans geliştirir. Bu, maddeyi aynı etkiyi elde etmek için daha yüksek dozlarda kullanmayı gerektirebilir.
4. Remisyon (Düzelme)
Bağımlılık tedavisi sonrasında bireyin madde kullanımını sonlandırması ile bağımlılık belirtilerinin hafiflemesi veya kaybolmasına verilen isimdir6.
Remisyon sürecinde olan bir kişinin bağımlılığın etkilerinden uzaklaşırken düzenli sağlık takibi, terapi veya destek grupları gibi tedavi süreçlerine devam etmesi önemlidir. Çünkü remisyon dönemi, geri dönüş riski olan bir süreçtir ve bireyin bağımlılıkla mücadele etmek için destek ve tedaviye hala ihtiyacı olabilir.
5. Kayma
Remisyon sürecindeki bireyin birden fazla kez madde kullanması ancak süreçte kullanma davranışını sürdürmemesi anlamına gelmektedir. Bu noktada tedaviye ilişkin bazı kazanımlar kaybedilmektedir6.
Madde Kullanım Bozukluğu Tanı Kriterleri
Bireyin bağımlılıkla ilişkili sürecini anlamak açısından aşağıda sıralanan tanı kriterlerini değerlendirmek tedavinin başlangıcı için önemli bir adımdır. Bu doğrultuda 12 aylık zaman dilimi içinde aşağıdaki kriterlerden en az üçünün söz konusu bireyde gözlemlenmesi gerekmektedir3.
- Kullanılan maddeyle ilişkili “tolerans” geliştiğine yönelik bulgular
- Kullanılan maddeyle ilişkili olarak bireyde madde kullanılmadığında ortaya çıkan “yoksunluk” ile ilgili bulgular
- Planlanandan daha fazla ve daha uzun süreli madde kullanımı
- Kullanmayı azaltmak ve bırakmakla ilgili istekli olma haline karşı başarısız olunması
- Sosyal hayatla ilişkili sorumlulukları üstlenememe ve tekrarlayan biçimde madde kullanımı
- Fiziksel olarak tehlikeli olan durumlara rağmen madde kullanımını sürdürmek
- Maddeyi elde etmekle ilgili uğraş verme
- Maddeyi kullanmak veya maddenin yol açtığı etkilerden kurtulmak amacıyla harcanan uzun süreler
- Sosyal, mesleki ve eğlenceye dair aktivitelerden madde kullanma gerekçesi ile vazgeçilmesi ya da bunlara ayrılan sürenin kısaltılması
- Maddenin yol açabileceği fiziksel ve psikolojik sorunların farkında olunmasına rağmen madde kullanımına devam edilmesi
Madde Bağımlılığı Tedavisi
Bağımlılık ortaya çıkardığı yoksunluk belirtileri, kaygı bozuklukları, bulaşıcı hastalıklar ve fizyolojik başka türlü bulgular nedeni ile çok yönlü tedavi prosedürü gerektiren zorlayıcı bir hastalıktır.
Bağımlılık tedavisi yalnızca kullanılan maddenin bırakılması değil, bununla birlikte yaşam tarzında yapılacak köklü değişimleri de içerir. Bu kapsamda bireyin toplumda, aile içinde ve işinde işlevsel birtakım yönlerinin ortaya konması tedavinin başarısını arttıracaktır.
Öte yandan tüm bireyleri kapsayan tek bir tedavi planı madde bağımlılığı için uygun değildir. Bunun nedeni bireyin kişilik özelliklerinin, kullandığı maddenin türünün ve kullanma sıklığının farklılık göstermesidir. Verilecek herhangi bir desteğin bireyin ihtiyaçları ile uyumlu olması gerekmektedir4.
Bununla birlikte bağımlılık tedavisi süreci 3 aşamada ele alınabilir:
1. İzole Dönem
Bağımlılık dolayısıyla tedavi görecek bireyin maddeden ve madde kullandığı çevreden uzaklaşmasını sağlayan bu dönem genellikle bir kliniğe yatış gerektirmektedir.
2. Detoksifikasyon (Arınma/Temizlenme) Dönemi
Tedavi sürecine giren bireyin madde ile ilişkisi tamamen kesilir. Bu süreçte bireyin yaşadığı yoksunluk krizlerinin önüne geçebilmek amacıyla düşük oranda bağımlılık yapan başka maddeler ve sakinleştirici ilaçlar hekim tarafından tedavi sürecine eklenir.
3. Rehabilitasyon Dönemi
Tedavi sürecinin en uzun dönemi olup 6 ay ile 2 yıl gibi bir zaman aralığını kapsar. Bu aşamada bireyin bağımlılık sürecine girmesine neden olan tüm faktörler teker teker ele alınır. Genel itibari ile bireyin baş etme becerileri güçlendirilerek bağımlılığının nüksetme ihtimali engellenmeye çalışılır13.
Tüm bunlara ek olarak bazı tedavi süreçlerinde sosyal hayattan izole kalmamış bireyler için “ayakta maddesiz tedavi” programları uygulanmaktadır. Yatılı tedavilerde olduğu gibi bu tedavi programlarında da bireylere psikososyal destek verilerek bireylerin hayatlarının güçlendirilmesi amaçlanmaktadır.
Özellikle belirtmek gerekir ki madde bağımlılığında tedavi olup hastalıktan tamamen kurtulmak gibi bir durum söz konusu değildir. Bireyin hayatı boyunca risk faktörlerine karşı kendini koruması ve hayatındaki olumlu değişikleri sürdürmesi iyileşme döneminin daimî olabilmesi için çok önemlidir.
Madde Bağımlılığında Koruyucu Faktörler
Madde bağımlılığına dair problemi en başta tespit ederek çözümleyebilmek amacıyla bireyin bu maddelere hangi sebeplerle ve hangi araçlar vasıtasıyla yöneldiğini anlamak çok kıymetlidir.
Bu noktada risk faktörlerinin tespit edilerek dönüştürülmesi ve koruyucu faktörlerin sürece dahil edilmesi büyük önem taşımaktadır. Bağımlılıktan kurtulma sürecinde aile bağlarının en güçlü koruyucu faktör olduğu tespit edilmiştir. Aile üyelerinin açık iletişimi, ailedeki sevgi ve güven ortamı, sorumluluk paylaşımı bireyleri bağımlılıktan uzak tutarken psikolojik olarak güçlü kalmalarına da hizmet etmektedir8.
Bunlara ek olarak koruyucu faktörler arasında şunlar yer alır:
- Psikolojik dayanıklılık seviyesi
- Problem çözme becerisi
- Sahip olduğu olumlu sosyal bağlar
- Hayır diyebilme davranışını gösterebilmesi
- Akademik başarısı
- Spor ve sanat faaliyetleri ile meşgul olması
Kapatırken
Madde kullanımının tüm bağımlılık çeşitlerinde olduğu gibi hem bireye hem çevresine hem de topluma yıkıcı etkileri olduğu anlaşılmıştır. Tedavi sürecinde gerekli psikolojik ve sosyal desteklerden yararlanılmazsa bağımlılığın tekrarlama ihtimali oldukça yüksektir.
Kaynakça
- Coşkun, S. (2006). Uçucu madde kullanan ergenlerde bilinçlendirme eğitiminin etkinliği. Yayımlanmamış Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü.
- Dilbaz, N. (2012). Madde bağımlılığında korunma ve tedavi ilkeleri. Madde bağımlılığı tanı ve tedavi kılavuzu el kitabı, 47-51.
- DSM-5. (2014). Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabı. (5. Baskı). Ertuğrul Köroğlu. (Çev.). Ankara: Hekimler Yayın Birliği.
- National Institute on Drug Abuse. (2000). Principles of drug addiction treatment: A research-based guide. National Institute on Drug Abuse, National Institutes of Health.
- Ögel, K. (1997). Cep üniversitesi. İstanbul: İletişim.
- Ögel, K. (2010). Sigara, alkol ve madde kullanım bozuklukları: Tanı, tedavi ve önleme. İstanbul: Yeniden Yayınları, 3-4.
- Ögel, K. (2010). Alkol ve madde kullanım bozuklukları: tanı, tedavi ve önleme.
- Ögel, K. (2017). Bağımlılık ve Tedavisi Temel Kitabı. İstanbul: IQ Kültür Sanat Yayıncılık.
- Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü (2012). Madde Bağımlılığı Tanı ve Tedavi Kılavuzu El Kitabı. Ankara: Pozitif Matbaa.
- Sullivan, T. N., & Farrell, A. D. (1999). Identification and Impact of Risk and Protective Factors for Drug Use Among Urban African American Adolescents. Journal of Clinical Child Psychology, 28(2), 122-136.
- Stahl, S. (2013). Stahl's essential psychopharmacology: neuroscientific basis and practical application. Cambridge University Press. Cambridge, New York.
- Tosun, M. (2008). Madde bağımlılığına genel bakış. Türkiye’de Sık Karşılaşılan Psikiyatrik Hastalıklar, İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri, Sempozyum Dizisi, 62, 201-220.
- Uzbay, İ. T. (2009). Madde Bağımlılığın Tarihçesi, Tanımı, Genel Bilgiler ve Bağımlılık Yapan Maddeler. Meslek İçi Sürekli Eğitim Dergisi, 5-15.
- Uzbay, İ. T. (2015). Madde bağımlılığı: Tüm boyutlarıyla bağımlılık ve bağımlılık yapan maddeler. İstanbul Tıp Kitabevi.
- World Health Organization. (2009). Global health risks: mortality and burden of disease attributable to selected major risks. World Health Organization.