Mizaç Nedir? Şemalar Mizacımızı Nasıl Etkiler?

Daha iyi hissetmeye bugün başlayın

Siz de 500 bin mutlu danışanımız gibi hayatınızın kontrolünü elinize alın.

Mizaç Nedir?

Mizaç, bir kişinin etrafında olup bitenlere verdiği tepkileri belirleyen ve doğuştan gelen karakter ve kişilik özellikleridir. Bu özellikler bir kişiyi diğerlerinden ayıran kendine özgü davranışsal eğilimlerine neden olur.

Mizaç sosyallik, duygusallık, kararlılık gibi birçok farklı davranış özelliğinin bir araya gelmesiyle ortaya çıkar, yani çok boyutludur. Her bir davranış özelliği hepimizde farklı ölçülerde bulunur ve bu özelliklerin farklı oranlarda birleşimi sonucunda eşsiz mizaçlar ve biricik kişiler oluşur.

Araştırmalar birçok kişilik özelliğinden bahsetse de mizacın boyutları kişilik özelliklerine kıyasla daha azdır. Çünkü mizacın boyutlarının belirlenmesinde kişinin tek bir olayda verdiği tepkiden ziyade genel olarak nasıl tepki gösterdiği belirleyici faktördür. Örneğin birinin sık sık kalabalık önünde konuşma yaptığını bilmektense bu kişinin konuşmasını nasıl yaptığını incelemek (hızlı, yavaş, tutuk, vurgulu) mizacı hakkında daha iyi bilgi verir.

Yani mizaç belirgin kişilik özelliklerinden daha geniş bir çerçevede kişilik eğilimlerini yansıtır. Genel davranış eğilimlerinin nasıl belirgin davranışlara dönüşeceği, bu eğilimlerin kişinin büyüdüğü çevreyle girdiği etkileşime bağlıdır.

Mizaçtaki bireysel farklılıklar yaşamın daha ilk yıllarında dahi gözlemlenebilir. Birçok bebek daha yaşamının ilk günlerinde bile çevresi tarafından utangaç, uyumlu, fazla hareketli ya da uysal gibi ifadelerle tanımlanabilir.

Mizacın Boyutları

Hem çocuklara hem de yetişkinlere uygulanabilen, geniş kabul görmüş mizaç modeline göre mizacın 3 boyutu vardır:

Duygusallık

Duygusallık, duygusal olarak verilen tepkilerin yoğunluğunu ve sıklığını ifade eder. Örneğin duygusallık boyutu yüksek olan çocuklar çok sık ağlar, kolayca korkabilir ve daha çabuk öfkelenir. Yetişkinlikte de morali çabuk bozulan ve kolayca sinirlenen kişilerde mizacın duygusal boyutu yüksektir diyebiliriz.

sevgi dolu bir mizaç sahibi kalp kafalı kişi çizimi

Etkinlik

Etkinlik, kişinin genel enerji düzeyini açıklamak için kullanılır. Etkinlik boyutu yüksek olan çocuklar hep hareket eder veya hareketli oyunları tercih eder. Uzun süre oturmaları istendiğinde hemen kıpırdanmaya ve huzursuzlanmaya başlarlar. Yetişkinlikte de genelde ayakta duran, boş zamanlarında hareketli uğraşlarla ilgilenen ve genelde meşgul görünen insanlar olarak karşımıza çıkarlar.

Sosyallik

Sosyallik, kişinin başkalarıyla yakınlık kurma ve etkileşime girme eğilimini yansıtır. Mizaçlarının sosyallik boyutu yüksek olan çocuklar daha cana yakındır ve arkadaşlarıyla oynamayı severler. Yetişkinlikte de insanlarla vakit geçirmekten hoşlanan ve çok sayıda arkadaşı olan kişilerde mizacın sosyallik boyutu yüksektir.

Mizacın Temelleri Ne Zaman Atılır?

Bebeklerin aynı karakteristik özelliklerle doğmadıklarını gözlemleyebiliriz. Kimi bebekler daha sık ve kolay ağlarken kimileri daha uyumlu olabilir. Bazı bebekler diğer insanlarla etkileşim kurmayı pek sevmezken bazıları etrafındaki insanların ilgisine sevimli tepkiler verebilir.

Bebeklerde bu tarz mizaç farklılıklarını gözlemleyebiliyor olmak, mizacın genetik faktörlerden etkilendiği açıklamasını güçlendirmektedir.

Peki çocukların mizacından yola çıkarak nasıl yetişkinler olacaklarını tahmin edebilir miyiz? Bir dereceye kadar evet! Bir araştırmada, Yeni Zelanda’nın bir bölgesinde yaşayan 3 yaşındaki çocukların huyları ölçülmüş ve yine mizacın duygusallık, etkinlik ve sosyallik boyutlarına benzer üç boyuta rastlanmıştır.

Araştırmaya göre, uyumlu çocukların öz denetimi ve öz güveni yüksektir ve bu çocuklar yeni insanlara ve olaylara kolaylıkla uyum sağlamışlardır.

Oto kontrolü düşük olan çocukların daha huzursuz olduğu ve dikkatlerinin kolayca dağılabildiği gözlemlenmiştir. Çekingen çocukların ise korkak, yeni insanların yanında huzursuz ve yeni etkinliklere katılmakta isteksiz oldukları gözlemlenmiştir.

Bebeklik Mizacının İlkokul ve Ergenliğe Etkileri

Aynı araştırmaya katılan çocukların ilkokul ve ergenlik çağındaki davranışlarına bakıldığında öz düzenleme becerileri düşük olan çocukların kavga etme, yalan söyleme ve kurallara uymakta zorlanma gibi sorunlar yaşadıkları gözlemlenmiştir. Çekingen çocukların ise kaygılanma ve sosyal ilişkilere dair problemleri olduğu görülmüştür.

Çocuğun mizaç özellikleri kişilik gelişimini önemli oranda etkilese de kişiliğin oluşmasında deneyimlerin etkisi yadsınamaz. Örneğin yüksek düzeyde duygusal bir çocuğun, bu mizaç boyutu yüksek olmayan bir çocuğa göre yetişkinlikte saldırgan olma olasılığı daha yüksektir. Fakat aynı çocuk, sorun çözme becerilerinin gelişmesini önemseyen, duygu yönetimi konusunda ona rol model olabilen ebeveynlere sahipse daha uyumlu bir yetişkin olabilir.

Benzer şekilde sosyalleşme düzeyi düşük olan bir çocuğun bir sürü arkadaşa sahip bir yetişkine dönüşme ihtimali düşük görünebilir. Fakat sosyal ortamlarda ona rehberlik eden ve kendini güvende hissetmesini sağlayan ebeveynleri sayesinde çocuk, ilerde iyi arkadaş çevresi olan bir yetişkin olabilir.

Bu noktada ebeveynin hem kendisinin hem çocuğunun mizacını tanıması ve çocuğunun mizacına uygun olacak ve onu zorlamayacak şekilde ona rehberlik etmesi ve destek olması önemlidir.

farklı mizaçlara sahip iki insan çizimi

Mizaç ve Şema Terapi

Uyum bozucu şemalar, çocukluk ve ergenlik döneminde ihtiyaçların karşılanmaması gibi olumsuz deneyimler sonucunda gelişirler. Şemalar, kişinin kendisi ve diğerleri hakkında sahip olduğu duygusal ve bilişsel örüntülerdir.

Zihnimizin içinde saklanmış zorlu çocukluk anıları ile bağlantılıdırlar ve bu şemaları tetikleyen durumlarda yeniden aktive olurlar. Bu nedenle şemalar tetiklendiğinde verilen tepkiler ve alınan kararlar sadece güncel durumla değil, geçmişteki benzer deneyimler ve onların kişideki etkileriyle de ilgilidir. Şemalar, mizaç ve çevresel deneyimler arasındaki ilişkiye yakından bakalım.

Çekingenlik ve Kusurluluk Şeması

Mizacı doğrultusunda çekingen olan bir çocuk, ebeveynleri tarafından sürekli küçümsenir ve aşağılanırsa çok daha şiddetli bir şekilde içine kapanma eğilimi gösterecektir. Büyük ihtimalle büyürken sürekli bir şekilde utandırıldığı için kendisini kusurlu hissedecek ve olumsuz bir benlik algısına sahip olacaktır.

Saldırgan davranışlar veya kaçınma davranışları gösterme ihtimali artacaktır. Tüm bunlar kusurluluk şemasını işaret etmektedir. Ebeveynleri tarafından sabır ve anlayış ile karşılık gören ve ebeveynleri ona sosyal ortamlarda nazikçe rehberlik eden çekingen çocuk ise sosyal ortamlarda kendini daha rahat ve güvende hissetmeye başlar. Kendini olduğu haliyle kabul edip sevebilir.

Uyumluluk ve Boyun Eğicilik Şeması

Başka bir örnekte ise uyumlu bir çocuğu ele alalım. Mizacı uyumlu olan bir çocuk ebeveynleri tarafından sürekli yönlendirilirse ve çocuğun duygu ve düşüncelerini ifade edecek alanı kısıtlanırsa çocuk kendi ihtiyaçlarını görmezden gelmeye başlayabilir ve sürekli başkalarının ihtiyaçlarını karşılamaya çalışabilir.

Bu çocuğun yetişkin hayatında kurduğu ilişkilerde kendinden ödün vermesi ve kendi ihtiyaçlarını ihmal etmesi mümkündür. Bu davranış ve tepkiler boyun eğicilik şemasının geliştiğini gösterir.

Tam tersi durumda ise uyumlu bir çocuk, ebeveynleri tarafından kendi duygu ve düşüncelerini ifade etmesine alan açıldığı noktada, her zaman uyumlu olmak zorunda olmadığını fark edecek ve kendi fikirlerini dile getirmenin yanlış olmadığını görecektir. İlişkilerinde alıp verme dengesini daha iyi kurabilecektir. Bu örnekler tüm şemalar ve mizacın farklı boyutları için çoğaltılabilir.

Sonuç olarak yukarıdaki örneklerde olduğu gibi doğuştan getirdiğimiz mizacımız çevresel etkenler ile şekillenir ve değişir. Şemalar da çocuğun doğuştan getirdiği mizaç ile etkileşime girerek yaşam deneyimlerinin sonucunda oluşur.

Kaynakça

  1. Behary, W.T. (2014). Narsistle Ateşkes, Psikonet Yayınları,İstanbul.
  2. Burger, J. M. (2006). Kişilik, Kaknüs Yayınları, İstanbul.
  3. Young, J.E. & Klosko, J.S. (2011). Hayatı Yeniden Keşfedin, Psikonet Yayınları, İstanbul.
*Sitemizde bulunan yazılar tıbbi tavsiye içermez ve yalnızca farkındalık yaratmak amaçlıdır. Yazılardan yola çıkarak bir hastalık tanısı konulamaz. Hastalık tanısını yalnızca psikiyatri hekimleri koyabilir.