Daha iyi hissetmeye bugün başlayın
Siz de 850 bin mutlu danışanımız gibi hayatınızın kontrolünü elinize alın.
Ön Yargı Nedir?
Ön yargı etimolojik olarak, bir kişi ya da bir şey hakkında yeterli bilgiye sahip olmadan bir değer yargısı geliştirmek ya da taşımak anlamına gelir1. Ön yargının beslendiği köken “bilinmeyendir”. Ön yargı inancı, davranışı ve duyguyu bir arada etkiler, yani bir tutumdur.
Kendinizi hiç bilmediğiniz sosyal bir grupta hayal edin, muhtemelen insanların beden dilinden, mimiklerinden ses tonlarından veya konuştukları konulara göre bir kalıba yerleştirme ihtiyacı hissederken bulacaksınız. Çok gülümseyenleri daha samimi, yüzü nispeten daha durgun olanları soğuk ve çekingen olarak ayıracaksınız. Eğer bir iletişime geçmek isterseniz daha çok gülümseyen insanlara başvuracaksınız. Bu davranış ve düşüncelerin bütünü aslında ön yargıdır.
Kelime ve anlam itibariyle ne kadar “faydasız, zararlı” görünse de ön yargılar bazen hayattaki dengeler için belirleyicidir. Örneğin bir iş görüşmesindeki ilk izlenim veya flört etmek için ilk buluşma birçok karar verici ön yargı barındırır. İş görüşmelerinde beden dilimiz, mimiklerimiz, kendimizi ifade ediş biçimimiz işveren için büyük ipuçları taşır. Aranan iş koluna uygun sosyal becerilere sahip olup olmadığımıza bu ilk izlenimle karar verilir.
Stereotip (Kalıp Yargı) Nedir?
Stereotip yani kalıp yargılar ise ön yargıyı meydana getiren olumsuz inançların tümüdür. Stereotiplere genellemelerden en popüler olan “Erkekler ağlamaz.” yargısını örnek verebiliriz. “Yaşlı insanlar teknoloji konusunda bilgisizdir.” gibi cümleler biz fark etmesek de sahip olduğumuz stereotipleri ve ön yargılarımızı görünür kılar.
Stereotiplerin bir diğer popüler örneği ilk düşündüğünüzde aklınıza gelmeyen fakat oldukça yaygın olarak kullanılan burçlardır. Burç, insanın doğum anında Güneş'in hangi pozisyonda olduğunu gösteren göksel bir alanın ifadesidir. Burçlar 12 hayvandan oluşur ve insanların doğum tarihlerine göre hangi burca dahil olduğu öğrenilir.
Bu stereotipleştirme ile “Koç burçları sinirli olurlar.”, “Yay burçları gezmeye bayılır.”, “Oğlak burcu insanlar çok işkolik olur.” gibi genel geçer kalıplarla insanları genelleriz. Çoğu insan bu genellemelerle romantik ilişkilerine yön verir. Oysa insanların karakteristik yapılarının doğum tarihleriyle bir ilgisi olduğu bilgisi kanıtlanmamıştır.
İnsan doğası gereği bilgiyi işlemek ve kullanmak için kategorize etme eğilimindedir. Kategorizasyon genellemeyi doğurur. Gördüğümüz her dört bacaklı ve kuyruklu canlıya “kedi” diyerek kategorileştirebiliriz. Bu tip genellemeler çoğaldıkça sosyal hayata, doğaya, insan ilişkilerine dair birçok durumu kalıp yargılarla zihnimizde taşırız.
Bu kalıp yargılar çoğaldıkça ve derinleşmedikçe ön yargılara giden kapılar aralanmış olur. İnsanın evrimsel sürecinde ve sosyal psikolojide karşılaştığımız iç grup ve dış grup bileşenleri de bu kalıp yargılar için uygun zemini oluşturabilir. İnsan ait hissettiği grup ve “öteki” arasında tanımlamalar yapabilir. Bu “bilinmeyene” dair tanımlamalar, kalıp yargıların ve önyargının beslendiği alanlardır.
Günlük hayatta bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde birçok ön yargıya göre hareket ederiz. Bu davranışlarımız agresifleştiğinde ise ayrımcılık ortaya çıkar. Yargılarımız, kalıplaşmış düşünce ve genellemelerimiz hayatın bir parçasıdır fakat işlevsiz hale geldiğinde kendimize ve çevremize birtakım zararlar verebilir.
Ön Yargının Kökeni Nedir?
Araştırmacılara göre ön yargı, insan doğasının bir ürünüdür. Spitz, yaşamın 6 ile 8. aylarında gözlenen yabancı korkusunun, insanın deneyimlediği ilk ön yargı olduğu ifade etmektedir3.
Haydi birlikte çok daha eskiye gidelim. İnsanlığın avcı-toplayıcılık dönemlerinde belirli kalıp yargılar oluşmuştur. O dönemde insanların hangi canlı / objelerin iyi ya da faydalı, hangilerinin kötü ve faydasız olduğunu tespit edebilmek için bazı ön yargılar geliştirmeleri gerekmekteydi. Yerleşik hayata geçildiğinde bu ihtiyaç iç gruplar ve dış gruplar arasında gelişti. İnsanın kendini ait hissettiği ve kendisinden olmayanı gruplandırdığı bu minik yapılar bazı toplumsal ön yargılara da sebebiyet verdi.
Ön yargının olumsuz inanç dalını stereotip yani kalıp yargı olarak adlandırdığımız gibi, olumsuz davranış dalını ise ayrımcılık ile karakterize edebiliriz. Önyargılar her zaman eylem gerektirmez fakat ayrımcılık davranışla doğrudan ilişkilidir. En çok bildiğimiz ayrımcılık davranışları cinsiyet, ırk, din ve statü üzerinden uygulanan ayrımcılıklardır.
Cinsiyet ayrımcılığının en belirgin evrimsel izlerinin insanların mağaralarda yaşadığı taş devri dönemlerinde kadınların mağarada yavrulara bakım vermesine ve erkek bireylerin avcılık yapmasına dayandığını söyleyebiliriz.
Öte yandan ön yargı sadece olumsuz düşünceleri içermez, olumlu bazı kalıp yargılar da ön yargı olabilir. Bunlara doktor olan birine mesleki olmayan bir durumda dahi sonsuz güven duymak örnek gösterilebilir. Ayrıca ön yargılar her zaman faydasız veya kötü sonuçlar doğurmaz. Dışarıdan tekinsiz görünen, zarar veren bir stereotipe sahip kişilerden uzak durmamız yüksek yararımıza olabilir.
Ön yargılar bazen kendimizin dahi fark etmeyeceği bilinçsiz şekillerde kendilerini gösterirler. Bunlara örtük ön yargı diyebiliriz. Örtük ön yargılara siyah rengin kiri, kötülüğü çağrıştırması ve beyaz rengin iyiliği, saflığı çağrıştırması örnek olarak gösterilebilir. Bu ön yargılar oldukça dayanıklıdır ancak değiştirilmesi imkânsız değildir.
Ön yargılar kültürel önyargı, cinsiyet temelli ön yargı, bilişsel ön yargı vb. şekilde çeşitlenebilir.
a. Bilişsel Ön Yargı
Bilişsel ön yargılar, bilişsel sistemimizin çalışma sistemine bağlı olarak ortaya çıkan sistematik rasyonellikten sapma şemalarıdır. Bilgiyi arama, değerlendirme, yorumlama, yargılama, kullanma ve hatırlamada ayrıca aldığımız kararlarda irrasyonel olmamıza sebep olurlar4.
Bilişsel ön yargılardan en çok bilinen ve maruz kaldığımız Şeffaflık İllüzyonu Önyargısıdır. Bu ön yargı, kendi içimizde yaşadığımız duygu ve düşüncelerimizin başkalarına net göründüğünü sanmamıza sebep olur.
Fakat işin aslı şudur ki yaşadığımız duyguların ve düşüncelerin etkisini büyük çoğunlukla sadece kendimiz anlayabiliriz. Bilişsel ön yargılarımız anılarımızı nasıl algıladığımızdan tutun da insanlarla kurduğumuz ilişkilere kadar çoğu alanı etkiler.
b. Kültürel Ön Yargı
Kültürel ön yargı, kişinin bir başka grubu veya kişiyi kendi kültür normları çerçevesinde yorumlaması ve değerlendirmesidir. Bu ön yargılar kendilerini belli bir dine, ırka veya töreye karşı duyulan peşin hükümler olarak da kendilerini gösterebilirler. Yakın dönemlerde şahit olduğumuz ve hala süren ırkçılık bu ön yargılara örnek gösterilebilir.
c. Cinsiyet Temelli Ön Yargı
Cinsiyet ön yargıları, iki cinsin birbirinden hangi bakımlardan ayrıldıklarına; hangi davranış, görünüş ve kişiliğin kadın ve erkeklere özgü olduğuna; insanların cinsleri arasında hangi farklılıkların bulunması gerektiğine ve erkek ve kadınların nasıl davranmaları gerektiğine ilişkin inançları ifade eder5.
Bu tip ön yargıları günlük hayatımızda çokça deneyimlemekteyiz. Kadınların sadece cinsiyeti sebebiyle ayrımcılığa uğradığı iş hayatı, sosyal hayat ve iletişim sorunlarının temelinde cinsiyet önyargıları vardır.
Ön Yargıdan Nasıl Uzak Durabiliriz?
Ön yargılarımızı azaltmak için sahip olmamız gereken en önemli özellik içgörü ve farkındalıktır. Hangi ön yargılara sahip olduğumuzu kendimizi takip ederek belirleyip ön yargıların temelinde yatan düşüncelerimizle çalışmak çok daha etkili çözümler sunabilir.
Eğer bir kişiye sosyal statüsü yüzünden ön yargılı olduğumuzu fark edersek statünün bizim için neyi ifade ettiğine veya bu konuyla ilgili spesifik anılarımızın olup olmadığına bakmak çözüme giden süreçte önemli bir adım olabilir.
Hayatta her kavramın veya olgunun iki yüzü olduğu gibi ön yargıların da iyi ve kötü yanları vardır. Ön yargısız bir insan olarak var olabilmek oldukça zordur. Böyle bir şeye gerek de yoktur. Bazı ön yargılarımız işlevsel olabilir ve insanın yüksek yararı için çalışabilir. Buradaki en önemli nokta işlevsiz ön yargılarımızdan olabildiğince arınmak ve olayları gerçekte olduğu gibi görebilme becerisi geliştirmektir.
Kaynakça
- Jean, Éric (2018). “Bilim ve Önyargılar: Prehistorik İnsana Bakışlar”, Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, ANARSAN Sempozyumu Özel Sayısı, Ekim 2018, Cilt 11 Sayı 2, ss. 1019-1049
- CRIDER, Andrew B., KAVANAUGH, Robert D., GOETHALS, George R., SOLOMON, Paul R., Psychology, Harper Collins, New York 1993, 4. Baskı, s. 498
- Spitz, R. (1965). The First Year of Life. New York: International Universities Press. Terbeck, S., Kahane, G., McTavish, S., Savulescu, J., Cowen, P. J. ve Hewstone, M. (2013). Propranolol reduces implicit negative bias. Psychopharmacology (Berl) 222(3), 419–424.
- Shatz, I., Bakırcı, Ç. M., Alparslan, . (2021, September 02). Bilişsel Önyargı Nedir? Bilişsel Önyargıların Farkına Varmak Neden Önemlidir?. Evrim Ağacı. Retrieved January 17, 2024. from https://evrimagaci.org/s/10873
- VATANDAŞ, D. D. C. (2011). TOPLUMSAL CİNSİYET VE CİNSİYET ROLLERİNİN ALGILANIŞI. Istanbul Journal of Sociological Studies (35), 29-56.