Yetişkinlikte Yeni Arkadaş Edinmek Neden Bu Kadar Zor?

Daha iyi hissetmeye bugün başlayın

Hiwell altyapısıyla 1 milyonu aşkın kullanıcı psikolojik destek yolculuğuna güvenli bir adım attı! Siz de size en uygun uzman ile şimdi ücretsiz ön görüşme yaparak tanışın.

Başlayın

Yetişkin yaşamında, ‘Eskisi kadar kolay yeni arkadaş edinemiyorum’ cümlesini kurmuş ya da duymuş olabilirsiniz. Çocukken veya gençken, aynı sıranın paylaşıldığı sınıf arkadaşı kısa sürede “en iyi arkadaş” olabilirken; yetişkinlikte işler birden karmaşıklaşır. İnsan daha fazla tecrübe, daha fazla özgürlük ve daha geniş bir sosyal dünya beklerken, çoğu zaman aksine daha kapalı, daha zor erişilen ve yeni bağlara mesafeli bir çevrenin içinde bulunabilmektedir.

Yapılan araştırmalara göre, 25 yaşından sonra yetişkin arkadaşlıkların çoğunun azalmaya başladığı görülmektedir5. Tabi ki bunların bir kısmı iş değişimi, ev değişimi, evlenme, çocuk sahibi olma, okulu bitirme gibi durumlar ile ilgili olmaktadır.

Psikoloji literatüründe bu durum, yetişkinliğin sosyal ilişkilerdeki “daralma” evresi olarak da adlandırılır6. Yani zamanla hem sosyal ağlar küçülür hem de yeni bağlara ayrılan enerji azalır. Ancak bu yalnızca “yoğun bir hayat” meselesi değildir; arkasında biyolojik, psikolojik ve sosyokültürel etkenlerin karmaşık bir etkileşimi vardır.

Arkadaş Kavramının Yaşam Boyu Evrimi

İlkokulda arkadaş edinmek oldukça kolaydır, yapılması gereken tek şey birinin yanına gidip arkadaş olmak istemektir. Reddedilme konusunda daha az endişeli olmanın yanı sıra ilkokul zamanlarında kiminle arkadaş olunacağı konusunda seçici olunmamaktadır. Yetişkinlikte aynı kurallar geçerliliğini yitirmektedir. Hayat ve kişilikler çok daha karmaşık olmakta ve akranlar ile vakit geçirilse de aslında anlaşılabilecek türden insanlar bulmak zorlaşmaktadır. Aynı zamanda çocuklukta olmayan reddedilme korkusu yetişkinlikte oldukça fazla bulunmaktadır. Yetişkinlikte arkadaşlık kurmak vakit alan bir süreçtir ve insanlar buna vakit ayırmakta zorlanırlar.

Arkadaşlık, insanın temel sosyal ihtiyaçlarından biridir. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde “ait olma ve sevgi ihtiyacı” katmanında yer almaktadır.12 Ancak bu ihtiyaç, yaş ilerledikçe farklı şekillerde karşılanır.

  • Çocuklukta: Arkadaşlık daha çok oyun, yakınlık ve paylaşım üzerine kuruludur. Ortak faaliyet, bağın temelini oluşturur.
  • Ergenlikte: Kimlik gelişimi ve aidiyet ön plana çıkar. Arkadaşlar, bireyin kimliğini şekillendiren bir “ayna” işlevi görür4.
  • Yetişkinlikte: Arkadaşlık çoğunlukla karşılıklı destek, güven ve ortak değerler etrafında gelişir. Burada bağın duygusal derinliği, nicelikten daha önemli hale gelir.

Carstensen’in Sosyo-Duygusal Seçicilik Kuramı’na göre, insanlar yaşlandıkça sosyal ilişkilerinde daha seçici hale gelir ve duygusal açıdan tatmin edici bağlara yönelir7. Bu durum, yeni arkadaş edinme fırsatlarını doğal olarak sınırlar.

Yetişkinlikte arkadaş edinmenin zorlaşmasına katkıda bulunan temel faktörlerden biri, sosyal çevrenin evrimidir. Çocukluk ve ergenlik döneminde, okulda veya ders dışı etkinliklerde genellikle akranlarla çevrili olunur ve bu da sosyal etkileşim ve arkadaşlıklar kurmak için bolca fırsat sunar. Ancak yetişkinliğe geçiş sürecinde, iş, aile ve kişisel uğraşlar gibi diğer sorumluluklara öncelik verildiği için sosyal çevre doğal olarak daralır. Sosyal ağların bu şekilde daralması, yeni insanlarla tanışma ve anlamlı bağlantılar kurma fırsatlarını engelleyebilmektedir.

Yetişkinlikte Arkadaşlık Kurmanın Önündeki Engeller

Yetişkinlik, yaşam döngüsünde hem kişisel gelişimin hem de sosyal ilişkilerin daha karmaşık bir hâl aldığı bir dönemdir. Çoğu birey, bu dönemde geçmişten getirdiği arkadaşlıklarını sürdürmeye odaklanır, yeni ilişkiler ise daha temkinli ve seçici biçimde kurulur. Bu seçiciliğin altında yalnızca “isteksizlik” değil, çok katmanlı ve birbiriyle bağlantılı engeller bulunmaktadır.

Zaman Kısıtlılığı ve Yaşam Temposu

Yetişkinliğin en belirgin özelliklerinden biri, zamanın büyük bölümünün iş, aile, ev işleri ve çeşitli yükümlülükler tarafından doldurulmasıdır. Çocuklukta veya üniversite yıllarında yeni bir arkadaş edinmek için saatlerce sohbet etmek, birlikte vakit geçirmek mümkünken; yetişkinlikte bu süreler ciddi biçimde kısıtlanır.

Kariyer zorunlulukları, aile sorumlulukları ve kişisel sorumluluklar gibi yetişkinliğin getirdiği zorunluluklar , birçok kişi için sosyalleşmeye çok az zaman ve enerji bırakır. Boş zamanın bol olduğu ve sosyal etkileşimlerin günlük yaşamın dokusuna işlediği çocukluk döneminin aksine, yetişkinler genellikle yoğun programlarının arasında sosyal aktiviteler için aktif olarak zaman ayırmak zorundadır.

Hall (2019) çalışmasında, “yakın arkadaş” seviyesine ulaşabilmek için 200 saatten fazla birlikte vakit geçirilmesi gerektiğini ortaya koymuştur. Bu süre, yetişkin hayatında kolayca bulunabilecek bir zaman dilimi değildir. Klinikte görülen yaygın bir durum, danışanların “Arkadaş edinmek istiyorum ama işten eve geldiğimde tek isteğim dinlenmek” demeleridir. Yorgunluk, yeni insanlarla tanışma isteğini bastırabilir.

Zaman kısıtlılığının bir diğer boyutu da planlama güçlüğüdür. İki yetişkinin yoğun takvimleri çakıştığında, yeni bir bağ kurma süreci “fırsat buldukça” mantığına sıkışır; bu da ilişkinin sürekliliğini olumsuz etkilemektedir.

Önceliklerin Değişmesi

Yetişkinlik, öncelikler listesinin radikal biçimde değiştiği bir dönemdir. 20’li yaşlarda sosyal hayat çoğu zaman ilk sıralarda yer alırken, 30’lu yaşlar ve sonrası; kariyer gelişimi, evlilik, çocuk yetiştirme gibi sorumlulukları öne çıkarır.

Bu değişim, arkadaşlık kurma motivasyonunu doğrudan etkiler. Örneğin, küçük çocuk sahibi bir ebeveyn, yeni bir arkadaş edinmekten çok mevcut aile düzenini sürdürmeye odaklanır. Ayrıca yetişkinler, sosyal ilişkilerde “yatırım getirisi”ni bilinçli veya bilinçsiz şekilde değerlendirir. “Bu kişiyle bağ kurmak bana gerçekten ne katacak?” sorusu, gençlikte pek sorulmazken yetişkinlikte yaygındır7.

Önceliklerin değişmesi, aynı zamanda sosyalleşme tarzını da değiştirir. Uzun geceler süren sohbetlerin yerini, kısa kahve buluşmaları ya da iş sonrası yemekler alır. Bu kısalan süreler, bağın duygusal derinleşmesini zorlaştırabilir.

Yerleşik Sosyal Çevreler ve Sosyal Doygunluk

Yetişkinler genellikle halihazırda köklü arkadaşlık ağlarına sahiptir. Bu ağlara yeni birinin dahil olması, hem mevcut grup üyeleri hem de yeni gelen kişi açısından zaman alır. “Sosyal doygunluk” terimi, insanların belirli bir noktadan sonra sosyal çevresinin yeterli olduğunu hissetmesini ifade eder8.

Dunbar sayısı olarak bilinen araştırma, bir insanın anlamlı ilişkilerini sürdürebileceği maksimum kişi sayısının yaklaşık 150 olduğunu öne sürer. Bu sınır, bilişsel ve duygusal kapasitemizle ilgilidir. Yetişkin bir birey, zaten bu sınırda veya yakınında bir sosyal ağ içindeyse, yeni kişilere yer açmak zorlaşır.

Klinik gözlemler, bu durumun özellikle taşınma, iş değişikliği veya boşanma gibi “sosyal reset” gerektiren durumlar dışında nadiren değiştiğini gösteriyor. Yani çoğu insan, mevcut sosyal çemberini bozmadan yeni bağ kurmaya istekli değil.

Nasıl Sosyalleşilir? Sosyalleşme Yolları” başlıklı yazımızı okumak için tıklayın.

Güven ve Mahremiyet

Arkadaşlık, güven temeli üzerinde inşa edilir. Ancak yetişkinlikte güven inşa süresi uzar. Bunun sebebi, geçmişte yaşanan olumsuz deneyimlerin “duygusal bir filtre” oluşturmasıdır. Ergenlikte veya gençlikte bir arkadaş tarafından hayal kırıklığına uğramak, yetişkinlikte benzer bir yakınlığa adım atmayı zorlaştırabilmektedir.

Mahremiyet ihtiyacı da yetişkinlikte artar. Birçok birey, kişisel bilgilerini ve duygularını başkalarıyla paylaşmadan önce karşı tarafı uzun süre gözlemlemeyi tercih eder. Bu süreç, yeni arkadaşlığın hızını düşürür. Özellikle travmatik geçmişi olan kişilerde bu güven eşiği çok daha yüksek olabilir.

Kültürel Faktörler

Arkadaşlık kurma biçimleri, kültürel normlardan güçlü şekilde etkilenir. Kollektivist kültürlerde (ör. Türkiye, Japonya) sosyal bağlar genellikle aile, akraba ve uzun süreli dostluklar etrafında şekillenir. Bu durum, “yeni gelen” birinin kabulünü yavaşlatabilir14.

Bireyci kültürlerde ise (örneğin ABD, İngiltere) arkadaşlık ilişkileri daha esnek ve geçici olabilir; bu, yeni bağların daha hızlı kurulmasını sağlar. Ancak bu bağlar bazen daha yüzeysel kalabilir.

Türkiye gibi hem kolektivist hem bireyci öğeler barındıran toplumlarda, yetişkinlikte yeni bir arkadaş edinmek çoğu zaman “grup dinamikleri”nin onayına bağlıdır. Yani birey, yalnızca bir kişiyle değil, onun sosyal çevresiyle de uyumlu olmalıdır.

Psikolojik Mekanizmalar

Yetişkinlikte yeni arkadaş edinmenin önündeki en güçlü engellerden bazıları, tamamen psikolojik düzeyde işler. Yani zaman veya fırsat olsa bile, bireyin içsel süreçleri (kaygı, inançlar, geçmiş deneyimler) bu adımı atmasını zorlaştırabilir. Aşağıdaki mekanizmalar, özellikle klinik gözlemlerde sıkça karşılaşılan durumlardır.

Sosyal Kaygı ve Reddedilme Korkusu

Sosyal kaygı, başkalarıyla etkileşimde bulunurken yoğun gerginlik ve olumsuz değerlendirilme korkusu yaşama hâlidir. Bu durum, yalnızca sosyal fobisi olan kişilerde değil, “orta düzeyde” kaygı yaşayan birçok yetişkinde görülmektedir.

Bu kişiler bir davette yeni biriyle tanışma fırsatı çıktığında “ne söyleyeceğimi bilmezsem rezil olurum” diye düşünerek uzak durabilmektedir. Böylece potansiyel bir arkadaşlık başlamadam bitmektedir. Sosyal kaygı ile reddedilme korkusu iç içedir. İnsan beyni, sosyal reddi fiziksel acıya benzer şekilde işler9. Bu nedenle yetişkin bir birey, “reddedilme” ihtimalini acı verici bir deneyim olarak öngörüp, riske girmemeyi tercih edebilir.

Geçmiş Deneyimlerin Etkisi

İnsanın kişisel geçmişi, sosyal ilişkilerini şekillendiren güçlü bir filtredir. Travmatik veya olumsuz sosyal deneyimler, yetişkinlikte yeni bağlara temkinli yaklaşılmasına neden olur.

  • Çocuklukta zorbalığa uğramak → Yetişkinlikte yabancılara karşı mesafeli olmak.
  • Geçmişte yakın bir arkadaş tarafından ihanete uğramak → “Bir daha aynı acıyı yaşamak istemiyorum” düşüncesiyle yeni insanlara kapalı olmak.
  • Romantik ilişkilerde hayal kırıklığı → Arkadaşlıkta da derin bağlardan kaçınmak.

Psikoterapide bu durum, “yansıtmalı beklentiler” olarak adlandırılır. Yani kişi, geçmişte yaşadığı olumsuzluğu yeni ilişkilerde de bekler10.

Kendi Kimliğini Koruma Çabası

Yetişkinlik, kimliğin en belirgin hâle geldiği dönemdir. İnsan, hangi değerlere sahip olduğunu, nasıl bir yaşam tarzı benimsediğini bilir. Bu, güçlü bir içsel tutarlılık sağlasa da, farklı yaşam tarzına sahip insanlarla bağ kurma motivasyonunu düşürebilir.

Bazı insanlar “Benim gibi düşünmeyenlerle anlaşamam” inancına sahiptir. Bu, potansiyel arkadaş havuzunu ciddi şekilde daraltır. Oysa farklılıklara tolerans, hem sosyal çevreyi genişletir hem de kişisel gelişimi destekler1.

Nörolojik Bakış Açısı

Yaş ilerledikçe beynin sosyal karar verme mekanizmaları değişir. Prefrontal korteks olgunlaştıkça, insanlar ilişkilerde daha “maliyet–fayda” odaklı değerlendirmeler yapar2. Bu, bilinçsiz şekilde şu düşünceye yol açabilir: “Bu yeni insanla tanışmak bana gerçekten ne kazandıracak?”

Ayrıca beynin ödül sistemi (dopamin) yaşla birlikte daha az uyarılır. Yeni arkadaş edinmenin getirdiği “heyecan” hissi, gençlikteki kadar güçlü olmayabilir13. Bu biyolojik değişim, yeni bağlar kurmaya yönelik motivasyonu azaltabilmektedir.

Sosyal Beceriler ve Öz Yeterlik

Bandura’nın öz-yeterlik kuramına göre, bir kişi kendini belirli bir alanda yeterli hissediyorsa o alanda daha çok girişimde bulunur3. Sosyal ilişkiler için de geçerlidir: “İyi bir dinleyiciyim” veya “İnsanlarla kolay bağ kurarım” inancı olan yetişkinler, yeni arkadaş edinmede daha aktiftir.

Tersine, geçmişteki başarısız sosyal deneyimler veya düşük özgüven, kişinin bu alandaki öz-yeterlik algısını düşürür. Bu da yeni girişimlerin sayısını azaltır. Kendinizi keşfetme sürecinizde Hiwell’in uzman kadrosundan size en uygun psikolog ile kendinizi keşfetme sürecine başlayabilirsiniz.

Kaynakça

    1. Aron, A., Norman, C. C., Aron, E. N., McKenna, C., & Heyman, R. E. (2000). Couples' shared participation in novel and arousing activities and experienced relationship quality. Journal of Personality and Social Psychology, 78(2), 273–284.
    2. Achterberg, M., Peper, J. S., van Duijvenvoorde, A. C. K., Mandl, R. C., & Crone, E. A. (2016). Adolescence and the social brain: A neurodevelopmental perspective. Neuroscience & Biobehavioral Reviews, 70, 102–117.
    3. Bandura, A. (1997). Self-efficacy: The exercise of control. New York: Freeman
    4. Brown, B. B., & Larson, J. (2009). Peer relationships in adolescence. In Handbook of adolescent psychology.
    5. Bhattacharya K, Ghosh A, Monsivais D, Dunbar RIM, Kaski K. İnsanlarda yaşam döngüsü boyunca sosyal odaklanmadaki cinsiyet farklılıkları . R Soc Open Sci . 2016;3(4):160097. doi:10.1098/rsos.160097
    6. Carstensen, L. L. (1992). Social and emotional patterns in adulthood: Support for socioemotional selectivity theory. Psychology and Aging, 7(3), 331–338.
    7. Carstensen, L. L. (1995). Evidence for a life-span theory of socioemotional selectivity. Current Directions in Psychological Science, 4(5), 151–156
    8. Dunbar, R. I. M. (1998). The social brain hypothesis. Evolutionary Anthropology: Issues, News, and Reviews, 6(5), 178–190
    9. Eisenberger, N. I., & Lieberman, M. D. (2004). Why rejection hurts: A common neural alarm system for physical and social pain. Trends in Cognitive Sciences, 8(7), 294–300.
    10. Freyd, J. J. (1996). Betrayal Trauma: The Logic of Forgetting Childhood Abuse. Harvard University Press.
    11. Hall, J. A. (2019). How many hours does it take to make a friend? Journal of Social and Personal Relationships, 36(4), 1278–1296.
    12. Maslow, A. H. (1943). A theory of human motivation. Psychological Review, 50(4), 370–396.
    13. Spear, L. P. (2000). The adolescent brain and age-related behavioral manifestations. Neuroscience & Biobehavioral Reviews, 24(4), 417–463
    14. Triandis, H. C. (2001). Individualism-collectivism and personality. Journal of Personality, 69(6), 907–924.
*Sitemizde bulunan yazılar tıbbi tavsiye içermez ve yalnızca farkındalık yaratmak amaçlıdır. Yazılardan yola çıkarak bir hastalık tanısı konulamaz. Hastalık tanısını yalnızca psikiyatri hekimleri koyabilir.

Daha iyi hissetmeye bugün başlayın

Hiwell altyapısıyla 1 milyonu aşkın kullanıcı psikolojik destek yolculuğuna güvenli bir adım attı! Siz de size en uygun uzman ile şimdi ücretsiz ön görüşme yaparak tanışın.

Başlayın