Nöroçeşitlilik Nedir?

Daha iyi hissetmeye bugün başlayın

Siz de 500 bin mutlu danışanımız gibi hayatınızın kontrolünü elinize alın.

Nöroçeşitlilik

Nöroçeşitlilik olarak çevirebileceğimiz “neurodiversity” kavramı ilk olarak 1997 yılında sosyolog Judy Singer tarafından ortaya atılmıştır. Nöroçeşitlilik kavramına göre insanlar iki kategoriye ayrılabilir: nörotipik olanlar ve nörodiverjan olanlar.

Nöroçeşitlilik, otizm spekturumundaki bireyler başta olmak üzere nörodiverjan bireylerin nörotipik olanlarla eşit hak ve imkanlara sahip olması için sıklıkla gündeme getirilse de aslında her birimizin düşünme biçimiyle ilgili farklılıkları olduğunu ve bu farklılıkların çok doğal olduğunu savunan bir yaklaşım. Bu yazımızda nöroçeşitlilik kavramının günümüzde kabul görmüş 8 prensibine de değindiğimiz gibi nöroçeşitlilik denince akla gelen belli başlı kitapların isimlerini de bulabilirsiniz.

Nöroçeşitlilik Nedir?

Nöroçeşitlilik kavramı nörobilim ve psikoloji bakış açılarından ele alınmış ve tanımlanmıştır. Burada elbette, bu durumu deneyimlemiş mücadelecilerin de kavramın ele alınıp tanımlanmasında rolü olduğunu söylemek gerekir1.

ADHD, Disleksi, Tourette gibi sendromu olan bireylerin, hasarlı yahut hasta bir beyne sahip olmaları tanımından ziyade doğal ve farklı olduklarını savunan aktivistler, bu bireyler için nöral açıdan ayrı, farklı ve çeşitli anlamına gelen nörodiverjant tanımını tercih etmişlerdir ki sonrasında bu terim nörobilimciler tarafından desteklenmiştir3.

Peki nedir nöroçeşitlilik? Nöroçeşitlilik, nörolojik varyasyonlara ve bilişsel stillere bakmanın bir yolu olup varyasyonların hiçbirini doğası gereği yanlış olarak etiketlemeyen, çeşitliliğe değer veren ve normal işleyişin nasıl tanımlandığı konusunda sosyal faktörleri tanıyan bir kavramdır.

Nörodiverjant ve Nörotipik Ne Demektir?

Nöroçeşitlilik terimi, ilk olarak 1997 yılında otizm spektrumunda olan sosyolog Judy Singer tarafından ortaya atılmıştır. Nöroçeşitlilik bakımından insanlar iki kategoriye ayrılabilir: nörotipik olanlar ve nörodiverjan olanlar. Nörotipik, standart veya tipik olarak kabul edilen beyin işlevlerine, davranışlarına ve işlenmesine sahip birini ifade eden ve tanımlayan bir terimdir.

Nörotipik bireyler, genellikle tüm gelişimsel ve davranışsal dönüm noktalarına çoğu insan için standart kabul edilen zamanlarda ve aynı yaşlarda ulaşır. Nörodiverjant ise, beyinleri standart veya tipik olarak kabul edilenden bir veya daha fazla şekilde farklı işlev gösteren insanlar için kullanılan bir terimdir.

Çoğu insanın asla fark etmeyeceği çok hafif yollardan, bir kişinin toplumumuzda standart olandan farklı davranmasına yol açan daha bariz yollara kadar, nörodiverjansın tezahür ettiği birçok farklı yol vardır. Otizm spektrumu, DEHB, disleksi, tourette sendromu, dispraksiya, sinestezi, diskalkuli, down sendromu, epilepsi ve psikolojik/psikiyatrik rahatsızlıklar olarak adlandırılan bipolar bozukluk, obsesif kompulsif bozukluk, borderline kişilik bozukluğu, anksiyete ve depresyon da nörodiverjant terimi içerisinde yer almaktadır.

Nöroçeşitlilik Hakkında Daha Fazla Bilgi Edinmek İçin Okuyabileceğiniz Kitaplar

Nöroçeşitlilik kavramına şekil vermekte etkili olan Zor Çocuk İdeal Öğretmen ve Hayat Denen Mucize gibi dilimize de çevrilmiş kitapların yazarı olan Thomas Armstrong bu kavrama dair 8 prensip ileri sürmüştür.

Nöroçeşitliliğin 8 Prensibi

  1. İlk olarak beynin makinelerden çok bir ekosisteme benzediğini vurgulayan yazar, insan beyninin yeterliliğinde süreklilik olduğunu ileri sürer.

  2. Her birimizin farklı yeterliklerde olduğunu vurgularken normal ve anormal terimleri yerine farklılıklarımız ile birbirimize bağlı bir ağ içerisinde olduğumuzu söyler. Yazar, insan da insan beyni de doğal çeşitliliğin birer parçası iken alışılagelmedik olanın hastalık olarak tanımlanmasının karşısında durur.

  3. Thomas Armstrong, insan yeterliliğinin kültürel değerlerimiz ile tanımlandığını üçüncü prensibi olarak tanımlar. Örneğin, okuma-yazmaya ilişkin zorlukların yaşandığı disleksi durumunun tanısı ve hastalık olarak tanımlanmasının kültürel açıdan okuma yazmanın gelişmesinden sonrasına denk geldiğini vurgular. Yine insan ilişkilerinin, etkileşime girmenin önemsendiği, yalnız olmaktan önde tutulduğu kültürlerde otizm spektrumu hastalığa yakın görülmekte olabilir ve teşhis konusunda bilimsel veriler kadar kültürel etkenler de rol almaktadır diye ekler yazar.

  4. Bir bireyin nasıl kabul gördüğü; yetenekli ya da engelli, kavramların ne zaman ve nerede tanımlandığı ile ilgilidir der dördüncü prensibinde Thomas Armstrong. Tanısal etiketlerin mutlak ve kesin olmadığını sosyal ortamlara göre tanımlandıklarını düşünmemiz gerektiğini savunur.

  5. Beşinci prensibinde ise, farklılıklarımız olsa dahi çağa ve kültüre ayak uydurabilmemiz gerektiğini ve yaşamdaki başarının, bireyi çevreleyen ortamın ihtiyaçlarına ayak uydurabilmesine dayalı olduğunu belirtir.

  6. Destekleyici şekilde yaşamdaki başarının, bizleri çevreleyen ortamın beynimizin ihtiyaçlarına yönelik olarak değiştirilmesine bağlı olduğunu vurgular. Bu doğrultuda, yaşama uyum sağlama çabasının yanında bireyin kendi çevresini kendi beyninin ihtiyaçlarına göre değiştirmesine yardım edecek şekilde yollar bulması gerektiğini unutmamanın gerekliliğini savunur.

  7. Thomas Armstrong yedinci prensibinde; kişiyi çevreleyen ortam, beyninin ihtiyaçlarına uygun şekilde bireye özel yaşam tarzı ve kariyer seçimleri  için yardımcı teknolojiler, insan kaynakları ve diğer yaşam geliştirme stratejileri içerir der.

  8. Son olarak sekizinci prensibinde ekler; pozitif çevreleyen ortam koşulları beyni doğrudan değiştirir ve çevreye uyum yeteneğini arttırır. Bu konuda yapılan sinirbilim çalışmalarını destekleyici kaynak olarak sunar. Örneğin, fareler üzerinde yapılan çalışmalarda pozitif ve zenginleştirici bir ortamın beyinde daha karmaşık bir nöral bağlantı ağı ile sonuçlandığı gösterildiğinden yazar, daha karmaşık beyinler için olanaklar sağlandığında kişinin uyum yetisini arttırabileceği yönünde yorum yapmıştır.

Nöroçeşitlilik Hakkında Birbirini Destekleyen Farklı Bakış Açıları

Yazarın prensiplerini destekleyecek şekilde, nöroçeşitlilikten bahsederken Temple Grandin’i de tanıtmak faydalı olacaktır. Temple Grandin hayvancılık sektöründe hayvan davranışları alanında danışman ve hayvan bilimi uzmanıdır. Colorado Devlet Üniversitesi'nde profesör olan Temple Grandin bir yazar ve otizm aktivistidir. Sarılma kutusu ismi verilen, otizm spektrumundaki çocukları sakinleştirmek için kullanılan bir cihaz geliştirmiştir ve kendisinin de otizm sprektrumu tanısı bulunmaktadır. 2010 TED konuşmasında nörotipik zihinlerin gözden kaçırabileceği pek çok problem çözümünün, resimlerle düşünme yetisi sayesinde nasıl kolaylaştığını anlatır.

Ayrıca, eğitimin ve ilgili bir öğretmenin bu bireylerin daha kaliteli bir yaşam sürmesindeki önemini konuşmasında vurgular. Temple Grandin, Thomas Armstrong’un daha karmaşık beyinler için olanaklar sağlandığında uyum yetisini arttırabileceği yönündeki yorumlarını destekleyen bir hayat öyküsüdür onunki. Öyle ki her türden zihne ve zekaya ihtiyacımız olduğunu dile getirmektedir.

Benzer şekilde yazar Steve Silberman nöroçeşitliliğe ilişkin olarak Belirsiz bir geleceğe yelken açarken güvertede herkesin ellerine ihtiyacımız var ve toplum olarak karşılaştığımız zorlukların üstesinden gelmek için gezegendeki her türlü zekaya ihtiyacımız var, bir beyni boşa harcamayı göze alamayız. demiştir.

Her türden zekaya ihtiyacımız olduğu vurgulanırken bir yandan da klinik anlamda nöroçeşitliliğin tedavi gerektiren bir hastalık olarak tartışılması halen söz konusudur. Nörogelişimsel durumlar profesörü William Mandy nöroçeşitliliğe dair araştırma alanı ölçütlerinin atipik nörogelişimi tanımlarken, bilimsel titizlik ile otizm spektrumu gibi durumlara sahip olan bireylerin deneyimlerine ve görüşlerine saygı duyacak şekilde bir çerçeve oluşturulabileceğini ileri sürmektedir.

William Mandy, böylece tartışmalı bir kavram olan nöroçeşitliliğe sahip insanları tedavi etmekten ziyade  daha tatmin edici hayatlar yaşamalarına yardımcı olmak için araştırmaların bir kanıt temeli olma yolunda ilerlemesini hızlandırabileceğini vurgulamıştır3.


Kaynakça 

  1. Doyle, N. (2020). Neurodiversity at work: A biopsychosocial model and the impact on working adults. British Medical Bulletin, 135(1), 108–125. https://doi.org/10.1093/bmb/ldaa021
  2. Mandy, W. (2018). The Research Domain Criteria: A new dawn for neurodiversity research? Autism, 22(6), 642–644. https://doi.org/10.1177/1362361318782586
  3. Stenning, A., & Rosqvist, H. B. (2021). Neurodiversity studies: mapping out possibilities of a new critical paradigm. Disability and Society, 36(9), 1532–1537. https://doi.org/10.1080/09687599.2021.1919503
*Sitemizde bulunan yazılar tıbbi tavsiye içermez ve yalnızca farkındalık yaratmak amaçlıdır. Yazılardan yola çıkarak bir hastalık tanısı konulamaz. Hastalık tanısını yalnızca psikiyatri hekimleri koyabilir.