Default Mode Network (Varsayılan Mod Ağı): Odağı Olmayınca Beyin Ne Yapar?

Daha iyi hissetmeye bugün başlayın

Siz de 500 bin mutlu danışanımız gibi hayatınızın kontrolünü elinize alın.

Default Mode Network (Varsayılan Mod Ağı) Nedir?

Beyin işlevsel olarak ilişkilendirilmiş çok sayıda beyin bölgesinin ağlarından oluşur, bunların içinde Varsayılan Mod Ağı en büyüğüdür. Varsayılan Mod Ağı diye dilimize çevrilen Default Mode Network (DMN), beynimiz spesifik bir iş yapmadığında, dikkat kesilmediğinde ya da odaklı olmadığında da çalışır işte bu sırada çalışan ağın ismi varsayılan mod ağıdır.

Varsayılan Mod Ağı beynin pasif anlarında ve dikkat gerektirmeyen görevler sırasında daha fazla etkin olan belirli bölgelerin bir topluluğunu ifade eder. Bu ağ, aynı zamanda katılımcılardan geçmiş olayları hatırlamalarını veya yaklaşan olayları hayal etmelerini gerektiren yönlendirilmiş görevler sırasında da aktiftir1.

Default Mode Network (DMN) Ne Yapar?

DMN'nin sağlıklı bir şekilde çalışması, zihinsel refah, öz bilinç ve bilişsel işlevlerle ilişkilendirilir. DMN sinir ağının bilişsel ve sosyal işleme alanlarında etkili olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca varsayılan mod ağının, başkalarını anlama sürecinde vazgeçilmez olduğunu gösterilmektedir2.

Nöroanatomik bileşenleri dahilinde varsaayılan mod ağı hem kendinin psikolojik durumunu izlemede hem de zihin kuramı yahut mentalizasyon da denilen diğerlerini değerlendirmede farklı ve etkileşimli roller oynar3.

DMN'in bazı önemli bileşenlerinin, yani medial prefrontal korteks, temporoparietal kavuşum, posterior cingulate cortex, amigdala ve insula gibi bölgelerin birbiriyle etkileşimde bulunması; kendilikle ilgili düşünme, başkalarının duygusal ve düşünsel durumlarını anlama, ahlaki değerlendirme gibi sosyal süreçlerle ilgilidir2.

Karmaşık sosyal davranışlar, DMN dahil olmak üzere büyük ölçekli beyin sistemlerinin etkileşimleri tarafından desteklenen bilişsel ve algısal süreçleri içerir. Ancak özellikle DMN, beyindeki diğer iki önemli ağ olan dikkat ağı (SN) ve merkezi yürütme ağı (CEN) ile etkileşimde bulunur. Bu nedenle, DMN işlev bozukluğunun sonuçları muhtemelen diğer beyin sistemleri ile etkileşimlerinde de ortaya çıkar 3.

Default Mode Network Nasıl Keşfedildi?

Varsayılan mod ağı, tesadüfen keşfedildi; bazı durumlarda pasif kontrol görevlerinin etkinliği pek tartışılmamıştı. İlk araştırmalar, bu ağın hafıza ve düşünce sırasında çalıştığını öne sürdü. İronik bir şekilde, pasif görevleri "Rastgele Epizodik Sessiz Düşünme" olarak adlandırdılar. Araştırmalar, bu ağın insanlarda daha gelişmiş olduğunu gösteriyor. Bu keşifler, varsayılan mod ağın işlevi ve tartışılan olgular hakkında düşünme biçimimizi şekillendirdi1.

Farklı yaşlarda işlevsel ve yapısal beyin bağlantılarının farklı desenlerini ve ilişkilerini incelemenin, ileride büyük bir rol oynayacağını gösteriyor. Özellikle, otizm spektrum bozukluğu gibi durumlarla ilgili olarak, beynin nasıl çalıştığını daha iyi anlamamıza yardımcı olacak yeni nörobilim yöntemlerinin kullanılması gerekmektedir.

Özelleştirilmiş haritalar, bağlantı şemaları ve metodolojik gelişmeleri içerecek. DMN ve diğer beyin sistemleri arasındaki etkileşimlerin yaşla nasıl değiştiğini ve bunun toplumsal bilgiyi nasıl etkilediğini anlamak, otizm spektrum bozukluğu gibi durumlardaki toplumsal etkileşim eksikliklerini anlamak için büyük bir öneme sahiptir.

Default Mode Network İşlev Sorunları

DMN işlevindeki sorunların; Alzheimer hastalığı, temporal lob epilepsisi, psikoz, şizofreni, depresyon ve psikiyatrik rahatsızlıklar ile ilişkili olduğu ifade edilmektedir4.

uçan nöronların çizimi

Alzheimer Hastalığı’nda, kolinerjik sistemdeki (medial septal çekirdekleri dahil) bozulmalar, hastalığın erken aşamalarında bile bellek ve düşünce problemlerine yol açabilir, duygusal ve bilişsel değişikliklerle de ilişkilendirilebilir.

Temporal Lob Epilepsisi (TLE), hatırlama süreçlerini kontrol eden bir istasyon niteliğindeki hipokampüs ve varsayılan mod ağı adı ile ilgilidir. TLE, bu bölgeye zarar verdiği için hatırlama sorunlarına yol açabilir. Ayrıca, düşünce ve öz-düşünce işlemlerimizi yönlendiren varsayılan mod ağı da etkilenebilir. Yani, TLE beynin bu önemli bölgeleri arasındaki iletişimi bozarak hatırlama ve düşünme yeteneklerini etkileyebilir4.

Kimilerince bir aşçı niteliği taşıyan talamus adlı bölge, farklı girdileri (ışık, ısı, tat, vb) anlamlı birer yanıta dönüştürerek beynimizin ilgili bölgelerine iletir. Araştırmalara göre; bir kişinin talamusunun belirli bir şekilde dinlendiği zamanın ölçümü, onların antidepresan ilaçlara nasıl yanıt verebileceğini tahmin etmede kullanılabilir demektir4.

Nükleus akumbens, dopamin sistemi üzerinden şizofreni ve depresyon ile bağlantılıdır, çünkü dopamin dengesizlikleri semptomları etkilemektedir. Nükleus akumbens, stresle başa çıkma ve antidepresan ilaçların etkilerinde rol oynayan bir beyin bölgesidir. Ödül-motivasyon süreçleri üzerinde etkili olan bu bölge, stresle başa çıkma, şizofreni, psikoz ve depresyon tedavilerinde önemlidir4.

DMN’in Beyindeki Bölgeleri Nelerdir?

DMN nöroanatomik bileşenleri özellikle zihin gezintisi, içsel düşünce ve kişisel anılarla ilişkilendirilen bir beyin ağının parçalarıdır. Bu beyin ağı aşağıdaki yapılardan oluşmaktadır:

  • Posterior singulat korteks
  • Medial prefrontal korteks
  • Anterior singulat korteks
  • Öncü beyincik olarak da bilinen precuneus
  • Lateral temporal korteks
  • İnferior parietal lob
  • Hipokampüs

Tüm bu bölgelerin etkileşimleri aşağıdaki bilişsel süreçlere katkıda bulunur:4

  • Zihin gezintisi
  • Kişisel anılar
  • Duygusal düşünce
  • Öz-anlayış

Bu ağın etkileşimli çalışması, bir kişinin içsel düşüncelerini ve kendilik algısını anlamamıza yardımcı olur.

Yeni araştırmalarla DMN ağının işleyişinde yer alan nöroanatomik bileşenler arasında; medial temporal lob, bazal forebrain, kolinöz çekirdekler, anterior ve mediodorsal talamus çekirdekleri gibi subkortikal yapılar bulunmakla beraber talamus ve bazal ön beynin DMN'nin işleyişi için merkezi bir öneme sahip olduğu gösterilmiştir4.

Medial prefrontal korteksin (MPFC) diğer insanları anlama sürecinde kilit bir rol oynadığını ve MPFC'nin alt bölgelerinin, DMN'nin farklı alt sistemlerindeki rollerine bağlı olarak bu işlevde farklı katkılarda bulunduğu gösterilmektedir1.

Alt kısımda, medial temporal lob (MTL) alt sisteminde ventral MPFC ve duygu bölgeleri ile bağlantılıdır ve sosyal etkileşim sırasında duygu katılımıyla daha fazla ilişkilidir.

Üst kısımda, kortikal orta hattaki anterior MPFC (aMPFC) ve posterior ile anterior singulat korteksi ile bağlantılıdır ve kendini diğer ayrımının yapılmasına daha fazla katkıda bulunur.

En üst kısımda, dorsal MPFC, dMPFC alt sistemi içinde ve temporo-parietal bileşkesi ile bağlantılı olarak başkalarının zihinsel durumlarını anlama ile öncelikle ilişkilidir.

Zihin Kuramı ve Default Mode Network

DMN sosyal düşünce ve davranışlarımızı yönlendiren birçok farklı beyin bölgesiyle etkileşim halindedir. Yani, bu ağ, insanların kendileri ve diğer insanlar hakkında düşünme ve hissetme biçimlerini etkileyen önemli bir rol oynamaktadır3.

Zihin kuramı, insanların başkalarının düşüncelerini, niyetlerini ve hissettiklerini anlama yeteneği olarak tanımlanır. Bu yetenek, sosyal etkileşimlerde empati kurma, başkalarının davranışlarını anlama ve ilişkileri yönlendirme açısından önemlidir ve DMN ile ilişkili bulunmuştur2, 3.

Otizm ve Default Mode Network

Otizm spektrum bozukluğu (OSB), sosyal iletişim ve etkileşim eksiklikleriyle karakterizedir. DMN, otizm dahil birçok bozukluğun nedeni olarak incelenir. DMN ile ilişkili bir bozukluk, özellikle sosyal ilişkiler hakkında düşünmeyi, insanların başkalarına nasıl dikkat ettiğini ve kendi hakkında nasıl düşündüğünü etkileyebilir3.

varsayılan mod ağının zihin kuramıyla ilişkisi

Mevcut literatür, OSB'de DMN yapılarını bağlayan demetlerde beyaz cevher bütünlüğünün azaldığına, özellikle cingulum demeti içinde, işaret eder. Ayrıca, bu demetlerin çocukluktan yetişkinliğe doğru olgunlaşması OSB'de tipik olmayabileceği belirtilmektedir3.

DMN demetlerinin olgunlaşmamış gelişiminin, işlevsel bağlantılarındaki bozukluklara katkıda bulunup bunun sonucunda OSB'de sosyal eksikliklere yol açıp açmadığı şu anda kesin olarak bilinmemekte ve gelecekteki araştırma için kritik bir yol olarak kabul edilmektedir 3.

Beyin gelişiminde, nöronlar belirli bir düzene göç ederler. Bazı araştırmacılar, otizm spektrum bozukluğunun nedenini anlamak için bu nöron göçünün erken aşamalarına bakıyorlar.

Beynin "Posterior Singulat Korteks" veya PSK olarak adlandırılan bir bölümünün yüzeyinde bazı değişiklikler olduğunu gördüler. Bu değişiklikler, bu bölgedeki nöronların düzensiz hale geldiğini ve beyaz cevher adı verilen beyaz madde hücrelerinin sayısının arttığını gösteriyor. Ancak diğer bazı beyin bölgelerinde bu tür değişiklikler gözlenmemiştir. Bu, otizmin nedenini anlamak için önemli bir bulgu olabilir3.

Bazı araştırmalar, beynin bazı bölgelerinde nöronların düzgün bir şekilde yolculuk etmediğini ve bu sorunun hamilelik sırasında 16. ile 20. haftalar arasında meydana geldiğini düşünüyorlar. Ve bu sorun, otizm spektrum bozukluğu gelişimine etki edebilir gibi görünmektedir3.

Posterior Singulat Kortekste hücresel organizasyonun erken dönemdeki olumsuz etkilere güçlü kanıtlar sağlayacağı onaylanırsa, bu durum, Posterior Singulat Korteksin temel bir beyin merkezine odaklanmış ve erken bir bozulma nedeniyle beyin gelişimine zarar verdiğini ve OSB fenotipine katkıda bulunduğunu gösterir nitelikte olacaktır3.

Meditasyon ve Varsayılan Mod Ağı

Meditasyon, düşünme ve hayal kurma ile ilişkilendirilen özel bir beyin ağı olan DMN’i etkileyebilir. Bu ağ, genellikle beynimizin işlevini anlamamıza yardımcı olur. Meditasyon yapan insanların, diğer insanlara göre bu ağı daha az kullanma eğiliminde oldukları bulunmuştur.

Ayrıca, insanların dinlendiği sırada beyinlerinin farklı şekillerde çalıştığını da biliyoruz5. Meditasyon, uzun süre yapıldığında beynin bu özel ağı daha iyi kontrol etmesine yardımcı olabilir. Bu, meditasyonun insanların daha iyi düşünmesine ve daha az dikkat dağıtmasına yardımcı olabileceği anlamına gelir5.

Meditasyon, sinir ağlarını kontrol etmeyi içeren bir bilişsel yetenek olan meta-farkındalığı artırması kanıtlanmış, invaziv olmayan ve farmakolojik olmayan bir tekniktir. Meditasyon aracılığıyla ağların düzenlenmesi yoluyla sağlıklı yaşlanmayı kolaylaştırma olasılığı ve belirli türlerde meditasyon yaparak bilişsel gerilemenin yavaşlatılabileceği ileri sürülmektedir6.

Default Mode Network ve Yaşlanma

Hafıza ve yürütme fonksiyonlarında temel olarak bilişsel gerileme yaşlanma ile gelen bir fizyolojik süreçtir. DMN'nin bağlantılarında yapılan değişiklikler, bilişsel gerilemenin yanı sıra çeşitli nörobilişsel bozukluklarda da rol aldığı bulunmuştur.

DMN, yürütme fonksiyonu ve hafıza için kritik olan dikkat ağları (görev odaklı ağlar) ile sekronik olmayan aktiviteye sahiptir. DMN'nin dikkat ağları aracılığıyla düzenlenmesine işaret eden bulgular, nöro-koruma stratejisi olarak kullanılabileceğini önermektedir6.

Meditasyon, hem DMN hem de dikkat ağlarının kontrolünü içeren meta-farkındalığı artıran invaziv olmayan bir tekniktir ve yaşlılar için yaşam kalitesini artırabilecek sağlıklı bir yaşam tarzını teşvik edebileceği önerilmektedir6.

Kapatırken

Varsayılan mod ağı, dikkat gerektirmeyen pasif görevler sırasında daha fazla aktif olan bir bölge grubunu ifade eder. Bu ağ, içsel düşünce modları oluşturarak hatırlama, gelecek planlama ve düşünce serbestliği gibi zihinsel süreçlere katkıda bulunabilir. Ayrıca birçok rahatsızlıkta bu ağın işlevinin bozulduğu ortaya konmuştur.

Varsayılan Mod Ağının geliştirilmesi açısından meditasyonun iyi gelebileceği ve insanların daha iyi düşünmesini ve daha az dikkat dağıtmasını sağlayabileceği ortaya konmuştur. Yaşlanma sürecinde de meditasyonun iyi gelebileceği savunulmaktadır.

Kaynakça

  1. Buckner, R. L. (2013). The brain’s default network: origins and implications for the study of psychosis. 351–358.
  2. Li, W., Mai, X., Liu, C., & Moran, J. (2014). The default mode network and social understanding of others : what do brain connectivity studies tell us. Neuroscience, Human, 8(February), 1–15. https://doi.org/10.3389/fnhum.2014.00074
  3. Padmanabhan, A., Lynch, C. J., Schaer, M., Menon, V., & Sciences, B. (2018). HHS Public Access. 1–22. https://doi.org/10.1016/j.bpsc.2017.04.004.
  4. Alves, P. N., Foulon, C., Karolis, V., Bzdok, D., Margulies, D. S., Volle, E., & Schotten, M. T. De. (2019). An improved neuroanatomical model of the default-mode network reconciles previous neuroimaging and neuropathological findings. Communications Biology, 1–14. https://doi.org/10.1038/s42003-019-0611-3
  5. Garrison, K. A., Zeffiro, T. A., Scheinost, D., Constable, R. T., & Brewer, J. A. (2016). HHS Public Access. 15(3), 712–720. https://doi.org/10.3758/s13415-015-0358-3.Meditation
  6. Ramírez-barrantes, R., Arancibia, M., Stojanova, J., Aspé-sánchez, M., Córdova, C., & Henríquez-ch, R. A. (2019). Review Article Default Mode Network , Meditation , and Age-Associated Brain Changes : What Can We Learn from the Impact of Mental Training on Well-Being as a Psychotherapeutic Approach ? 2019. https://doi.org/10.1155/2019/7067592
*Sitemizde bulunan yazılar tıbbi tavsiye içermez ve yalnızca farkındalık yaratmak amaçlıdır. Yazılardan yola çıkarak bir hastalık tanısı konulamaz. Hastalık tanısını yalnızca psikiyatri hekimleri koyabilir.