Daha iyi hissetmeye bugün başlayın
Siz de 850 bin mutlu danışanımız gibi hayatınızın kontrolünü elinize alın.
Pesimizm Nedir?
Pesimist kelimesi türkçede “karamsar”, “kötümser” anlamlarında kullanılmaktadır. Pesimizm kişinin başına gelecek olaylara dair olumsuz bakış açısı olarak tanımlanabilmektedir. Pesimizm genellikle psikolojik iyiliği azaltan bir olgu olarak bilinmektedir9.
Araştırmacılara göre pesimistlik olumsuz sonuçlarla ilgili olan ve olumsuz sonuçlara yol açan bir düşünce türüdür.
Başka bir tanımda ise “Pesimizm ne demek?” sorusu, “genelleştirilmiş olumsuz sonuç beklentisi” olarak tanımlanmaktadır7.
“İnsanın hayatta karşılaşması olası olumsuz sonuçları önceden düşünüp olumsuz düşüncelere kapılması” olarak da tanımlanabilen pesimizm, aslında insanların başarısızlığa daha hızlı uyum sağlamak ve kabullenmek adına yaptıkları bir düşünce türüdür10.
Pesimizm, yani kötümserlik, geçmişe dönük kötümserlik ve savunmacı kötümserlik olarak ikiye ayrılmaktadır. Geçmişe dönük kötümserlikte insanlar hayal kırıklığı getiren bir olaydan sonra grup olarak başarı şanslarını tekrar değerlendirip sonucunda başarılı olma şanslarının asla olmadığını düşünerek çok keskin bir başarısızlık inancı oluştururlar. Böylece eğer bir daha başarısızlık olursa kabul etmek kolaylaşmaktadır.
Savunmacı kötümserlikte ise kişi gelecekte onu bekleyen görevler karşısında olumsuz sonuçlar alacağına dair beklentiye girip işin olumsuz sonucuna odaklanmaktadır. Bunu yaparak kişi kendini en kötü sonuca hazırladığını düşünmektedir5.
Kötümserliği Açıklayan Kuramlar
Literatürde kötümserliği açıklayan üç önemli kuram bulunmaktadır. Bu kuramlar Biyopsikososyal Model, Öğrenilmiş Çaresizlik ve Yükleme Kuramıdır. Kötümserliği ele alan bu üç kuramın ortak noktası kötümserliğin insan davranışları üzerindeki olumsuz etkilerinden bahsetmeleridir.
1. Biyopsikososyal Model
Biyopsikososyal modele göre rahatsızlıklar biyolojik, sosyal, genetik ve davranışsal faktörler ile bütünsel olarak açıklanabilmektedir. Kötümserlik üzerine açıklama yapan bu modele göre insanlar kişisel amaçlarını tehdit eden durumlarla karşılaştıklarında tehdite meydan okumak amacıyla kardiyovasküler sistem devreye girmektedir.
Yani olası bir tehdit durumunda insanın sempatik sinir sistemi aktive olmakta ve enerji bazı spesifik davranışları sergilemek için kullanılmaktadır. Savunmacı kötümserlik durumunda kişi tehditlerin olumsuz sonuçlarını düşündüğünde sempatik sinir sistemi devreye girmektedir. Bunun sonucunda ise kişi başına gelecek kötü sonuçların gelmesini engellemek adına önlem almaya başlar. Bu önlemler devreye girdikçe kardiyovasküler sistem reaksiyonlarında sönmeler meydana gelmektedir4.
2. Öğrenilmiş Çaresizlik Kuramı
Abramson ve arkadaşları1 tarafından 1978 yılında yeniden formüle edilen bu kurama göre kişiler olumsuz deneyimleri sonucunda kendilerini yetersiz algılamaktadır. Bu algı kişileri umutsuz ve çaresiz hissetmeye aynı zamanda problemleri çözümsüz olarak değerlendirmeye itmektedir.
Bu sebeple insanlar kendilerini geleceklerinde olumsuz yaşam olaylarının beklediğine ve olumlu sonuçlar elde edemeyeceklerine inanarak kötümser tutum sergilemektedirler1.
3. Yükleme (Atıf) Kuramı
Bu kurama göre kişiler karşılaştıkları olayları değerlendirerek davranışlarını şekillendirmektedirler. Bu değerlendirmeler kişinin geçmiş olaylarından ve yaşantılarından etkilenmektedir.
Atıf kuramı kişilerin yaşamında meydana gelen olayların nedenini kendinde mi yoksa başkalarında mı aradığını, nedenlerin sabit mi yoksa değişken mi olduğunu araştırmıştır. Bu araştırmalar sonucunda ise pesimist insanların olayları kontrol edilemez ve sabit olarak gördüğü kanısına varmıştır11.
İnsan Neden Pesimist Olur?
“İnsanlar neden pesimist olur?” sorusuna şu ana kadar yalnızca iki cevap bulunabilmiştir. Bu cevaplar kalıtımın etkisi ve çevresel etkenlerdir. Plomin ve arkadaşlarının 8 1992 yılında yaptığı ikiz deneylerinde çıkan sonuçlara göre pesimizmin ve optimizmin kalıtsal yani genetik etkileri yaklaşık %25 civarlarında bulunmuştur.
Yine pesimizmin gelişim sürecinde deneyimlerin ve insanın çevresinin önemli bir etkisi olduğu düşünülmektedir. Uzmanlar çevrenin pesimizme etkisini birkaç boyut ile incelenmektedir. İlk olarak pesimizmin geçmiş başarısız deneyimlerden öğrenildiği savunulmaktadır.
Bir başka boyut ise anne babaların kötümserlik konusunda çocuklarına rol model olmasıdır. Anne ve babanın çocuğa karşı tutumlarının pesimizmde etkili olduğu düşünülmektedir. Reddedici, saldırgan anne baba tutumlarının çocukların kötümser olmalarında etkili olduğu savunulmaktadır2.
Son olarak kişinin doğduğu kültür de pesimist veya optimist yönelimlerde olmasında önemli etki sağlamaktadır.
Pesimist İnsanların Özellikleri
Pesimist insanların kendilerine özgü özellikleri vardır ve bu özellikler çoğu zaman kişinin hayatını negatif yönde etkileyen işlevlere sahiplerdir. Kötümserlik kimi zaman insan davranışlarını ketleyici olabilir. Pesimist insanların özelliklerinden bazıları şunlardır:
- Bu kişiler ne yaparlarsa yapsınlar sonucun olumlu olmayacağını düşünürler.
- Her daim olumsuz sonuç olacağını düşündükleri için eyleme geçmezler.
- Kaygı, endişe, korku gibi olumsuz duyguları sıklıkla yaşarlar.
- Problemlerle başa çıkmakta zorlanırlar.
- Problemlerden inkar ve stres yoluyla kaçınırlar.
- Zaten başarısız olacaklarını düşündüklerinden başarısızlığa hızlı uyum sağlarlar ve kabul ederler.
- Geleceğe dair iyi düşünce barındırmadıklarından depresif olurlar.
- Umutsuz ve çaresiz hissederler.
- Zaten başaramayacağım düşüncesi ile kolay pes ederler.
- Kötü olayların uzun etkileri olduğuna inandıklarından etkileri uzun süre yaşarlar.
Pesimist düşünce kişiyi çabasızlığa itmektedir. Pesimist insanlar olumsuz sonuçların olasılığını abartı şekilde fazla görürken olumlu sonuçların olasılığını oldukça az görmektedirler. Bu da geçmişte var olan başarıların dahi görmezden gelinmesine sebep olmaktadır.
Pesimizmin Etkileri
Pesimizm insanların fiziksel ve mental iyilikleri üzerinde oldukça olumsuz etkileri olan bir düşünce şeklidir. Kötümserlik ve iyilik hali arasında ters orantılı bir ilişki vardır. Kötümserlik arttıkça genel iyilik azalmaktadır.
Peterson ve arkadaşlarının 6 1988 yılında yaptıkları ve 35 yıllık zaman dilimi boyunca devam ettirdikleri çalışmalarında kötümserlik ve fiziksel rahatsızlıklar arasındaki ilişki incelenmiştir. Çalışmanın sonucunda gençken kötümser düşünceye sahip kişilerin yaşlılıklarında fiziksel sıkıntıların iyimser olanlara göre daha çok görüldüğü ortaya konmuştur. Bu araştırma sonucunda kötümserliğin fiziksel iyilik için etkili bir risk faktörü olduğu ortaya çıkmıştır. Kötümserlik ve mental iyilik arasındaki ilişki incelendiğinde ise yine kötümserliğin mental iyi oluşu düşüren etkisi ile karşılaşılmaktadır.
Kötümser bireylerin hayatta karşılaştıkları olumsuz durumları kalıcı, kapsamlı ve kişisel gördükleri bilinmektedir. Hayat boyu başlarına hep olumsuz şeylerin geleceğine, her şeyin kötü gideceğine ve bunun kişisel olduğunu düşünmeleri en belirgin pesimist özelliklerden bir kaçıdır. İyimser insanlar ise aynı olumsuzluklara maruz kalmalarına rağmen bunların şanssızlık olduğunu ve kendi hataları olmadığını düşünmektedirler. Bu sebeple pesimist insanların daha çabuk pes ettiği ve bütün bunların sonucunda ise daha sık depresyona girdikleri bilinmektedir.
Kötümser insanlar hayattaki bir çok noktada yalnızca düşünce şekilleri sebebiyle sıkıntı çekmektedirler. Örneğin pesimist kişi düşük performans, akademik başarısızlık, sosyal sıkıntılar ve sporda başarısızlık gibi hayatta herkesin başına gelebilecek birçok durumu düşünce sistemleri sebebiyle başlarına getirirler. Çünkü zaten başarılı olamayacakları düşüncesi ile çabalamaz veya çabalamayı erkenden bırakırlar. Bunun sonucunda ise pesimist kişilerin psikolojik sıkıntılar yaşaması olasıdır.
Aynı zamanda pesimist insanların diğer insanlara göre daha kaygılı, karamsar, depresif, umutsuz, çabasız ve daha fazla olumsuz duygu deneyimleyen kişiler olduğu bilinmektedir.
Pesimist Olmanın Avantajları
Pesimizmi ele alan bütün kuramlar pesimizmi insan hayatı için kötü olarak değerlendirmekte ve olumsuz etkilerini ele almaktadır. Çoğu zaman pesimist olmak dezavantajlı ve olumsuz bir durum olsa da bazı noktalarda pesimist olmanın faydaları da bulunmaktadır.
Tehlike yakınken geçici ve gerçekçi pesimizm, optimizmden daha karlıdır çünkü tüm dikkat ve düşünceler yalnızca kişinin önündeki tehlikeye odaklı olur. Aynı zamanda pesimist bakış açısı, kişinin önünde gerçekten başaramayacağı bir hedef olduğunda da etkili olabilir. Kişi yalnızca bu konuya gelecekle ilgili gerçekçi ama pesimist bir bakış ile bakarsa bu pesimist düşünce şekli kişinin yaşayacağı hayal kırıklığını azaltabilmektedir3.
Yukarıda bahsedilen pesimizmin bir avantaj olabilmesi için gerçekçi ve geçici kelimelerinin altı çizilmelidir. Pesimist bakış açısı mutlaka geçici ve gerçekçi olmalıdır.Bütün bunlara bakıldığında kişi için en etkili bakış açısı çoğunlukla optimist fakat gerçekçi ve gerekli olduğunda minik dozlarla pesimist bakış açısını da dahil etmek olmaktadır.
Pesimist Olmanın Dezavantajları
Pesimist olmak çoğunlukla dezavantajlı bir durumdur. Pesimist bakış insanın öznel iyi oluşunu kötü etkileyen bir düşünme yöntemidir. Pesimizmin altında “kötüye hazırlanma” isteği olsa da insanın geleceği görme yeteneği olmadığından başa gelebilecek kötü olayları fark etmek oldukça güç olmaktadır.
Gelecekte başa gelecek kötü olayları fark edemediğinden pesimist insanlar başlarına gelecek her olayı kötü olarak değerlendirmeye başlamaktadır. Bu da bir noktada başarabilecekleri veya kötü geçmeyecek bir olayı da kötü değerlendirip sürecin kötü geçmesini sağlamaya sebep olur. Yine pesimist insanlar başlarına neredeyse hep kötülükler geleceğine inandıklarından adım atmayı bırakmakta ve hayatları için çaba göstermekten de vazgeçmektedirler.
Pesimist kişiler sorunları inkar etmek, kaçınmak veya kaygılı düşünmek gibi işlevsel olmayan başa çıkma yöntemlerini kullanarak başlarına gelen stresli durumlar ile başa çıkmakta zorlanmaktadır.
Amaçsız, kontrolsüz ve plansız pesimizmin fiziksel ve mental sağlığa zarar verdiği birçok araştırma ile kanıtlanmıştır. Pesimist olmak bir noktada depresif olmayı, kaygılı olmayı, ümitsiz olmayı ve çabasız olmayı getirmektedir. Pesimist kişi hayattan beklentilerini neredeyse bitirir ve bu durum çok yoğun bir depresyon getirebilmektedir.
Kötü durumlara ve başarısızlığa katlanabilmek ve hayal kırıklığı yaşamamak için stratejik olarak kullanılan bu düşünce sistemi kişiyi kötü durumlara ve başarısızlıklara itmektedir. Bu kişilerin baş etme yöntemleri çoğunlukla yanlış olduğundan gün sonunda kendilerini ittikleri başarısızlık ya da çabasızlık çukurundan kurtulmakta da zorluk çekmektedirler.
Pesimizm İle Baş Etme Yolları
Pesimizm ve optimizm değişebilen ve öğrenilebilen birer düşünce biçimleridir. Yani pesimist insanlar optimist olmayı öğrenebilir. Bunun için belirli davranış ve düşünce değişimleri gerekmektedir.
Öncelikle olayların olma ihtimallerini mantıkla yorumlamak gerekmektedir. İnsanın başına bir durum geldiğinde bunun sürekli tekrarlayacağını düşünmek akılcı değildir. Pesimist insanlar çoğu zaman başlarına gelen kötü şeylerin hep yaşanacağına ve sürekli başlarına negatif olaylar geleceğine inanırlar. Bu düşünce sistemini değiştirmek ve başa gelen olayları akılcı, mantıklı değerlendirmek önemlidir.
Kişi başına gelen pozitif olayları görmezden gelmemelidir. Kimsenin başına sadece kötü olaylar gelmez, bu sebeple pesimist kişilerin başlarına gelen pozitif olayları da düşünmesi bunlara odaklanması ve yine pozitif olayların gelecekte de başlarına gelebileceğini fark etmeleri gerekmektedir.
Felaket senaryoları kurmaktan vazgeçilmesi gerekmektedir. Bunun için kişinin aklına felaket senaryoları geldiğinde mantıklı şekilde bunun olma olasılığının ve olursa nasıl başa çıkılabileceğinin düşünülmesi pesimistlikten gelen kaygılı ve depresif düşünce sürecini iyi yönde etkilemekte yani azaltmaktadır.
Bir durumun veya gelecekte olabilecek bir yaşantının hem iyi hem kötü tarafının düşünülmesi ve hangisinin gerçekten olabileceği ihtimaline akılcı şekilde odaklanması gerekmektedir. Bunun için kişinin pesimistliğin hayatına olan negatif etkilerini fark etmesi gerekmektedir.
Son olarak bir olayın gelecekte kötü şekilde sonuçlanacağı düşüncesi akılda ise kötü sonuçlanmaması için sarf edilebilecek çabalar düşünülmeli ve negatif kadere razı olmaktansa iyileştirmek için ne yapabilirim düşüncesi ile hareket edilmelidir. Kısaca “Zaten kötü geçecek çabalamayayım.” demek yerine “Değiştirmek için çabalayayım, belki de kötü geçmez.” diye düşünülmeli ve hareket edilmelidir.
Kaynakça
- Abramson, Lyn Y., Martin E. P. Seligman, John D. Teasdale. (1978). Learned Helplessness in Humans: Critique And Reformulation. Journal of Abnormal Psychology, c.87: 49-74.
- Ben-Zur H (2003) Happy adolescents: The link between subjective well-being, internal resources, and parental factors. J Youth Adolesc, 32:67-79.
- M. J. C. Forgeard, et al. (2012). Seeing The Glass Half Full: A Review Of The Causes And Consequences Of Optimism. Pratiques Psychologiques, sf: 107-120.
- Mendes, Wb. & Blascovich, J. & Hunter, S. & Lickel, B. & Jost, J. (2007). Threatened By The Unexpected: Challenge And Threat During İnterethnic İnteractions. J Pers Soc Psychol, 92:698-716.
- Norem J, Illingsworth K (1993) Strategy-dependent effects of reflecting on self and tasks: Some implications of optimism and defensive pessimism. J Pers Soc Psychol, 65:822–835.
- Peterson C, Seligman MEP, Vaillant GE (1988) Pessimistic explanatory style is a risk factor for physical illness: a thirty-five year longitudinal study. J Pers Soc Psychol, 55:23-27.
- Peterson C, Seligman MEP (1987) Explanatory style and illness. J Pers, 55:237-265.
- Plomin R, Scheier MF, Bergeman CS, Pedersen NL, Nesselroade JR, Mc-Clearn GE (1992) Optimism, pessimism, and mental health: a twin/adoption analysis. Pers Individ Dif, 13:921-930.
- Scheier, Michael F., Charles S. Carver, Michael W. Bridges. 2001. Optimism, Pessimism, and Psychological Well-Being. Optimism & Pessimism: Implications For Theory, Research, and Practice. ed. Edward C. Chang. Washington: APA: 31-216.
- Tykocinski, O. (2001). I Never Had A Chance: Using Hindsight Tactics To Mitigate Disappointments. Pers Soc Psychol Bull, 27:376– 382
- Weiner, B. (2000). Intrapersonal And İnterpersonal Theories Of Motivation From An Attributional Perspective. Educ Psychol Rev, 12:1- 13.