Travma ve Beden İlişkisi: Bedenimiz Travmanın Kaydını Nasıl Tutar?

Daha iyi hissetmeye bugün başlayın

Siz de 500 bin mutlu danışanımız gibi hayatınızın kontrolünü elinize alın.

Travma bedeni doğrudan etkilemekte ve iz bırakmaktadır. Yaşanan travmaların etkisi geçse de bedenimizde kayıtları tutulmaktadır. Tutulan bu kayıtlarda en ufak bir tetikleyici travmayı yeniden uyandırır.

Travma Nedir?

Travma, beklenmedik şekilde duygusal olarak bizi sarsan kişiliğimize, ruhumuza, bedenimize karşı bir saldırı veya ihlal durumunu içeren her türlü olaydır. Herkes hayatının herhangi bir noktasında travmatik deneyim yaşamıştır. Doğal afetler, kazalar, savaşlar, istismar, işkence, şiddet, tecavüz, ayrılıklar, ölümler, hastalıklar travmalara neden olmaktadır.

Travmaya verilen ilk tepki genellikle şoka girmek ve ne yapacağını bilememe halidir. Travma karşısında hayatta kalabilmek için sinir sistemi mücadele verir. Bu mücadele sırasında vücudumuz stres hormonları salgılamaya başlar ve “Savaş-Kaç-Don” mekanizmasını devreye sokar.

Bu biyolojik mekanizma vücudumuz bir tehlike algıladığında ortaya çıkmaktadır. Hasarlar ve kayıplar karşısında hayatta kalabilmek için vücudun savaşması, kaçması ya da dona kalması gerekmektedir. Bu mekanizma aktive olduğunda bedenimiz bazı fizyolojik belirtiler gösterir.

  • Kalp atışı hızlanır.
  • Titreme yaşanır.
  • Terleme yaşanır.
  • Baş dönmesi yaşanır.
  • Bayılma hissi yaşanır.
  • Akciğerlerdeki bronşlar genişler.
  • Göz bebekleri genişler.
  • Salgı bezlerindeki salgı üretimi azalır.
  • Mide sindirim işlevlerinin çoğu durdurulur.

Yaşanan bu travmatik deneyimlerin sonucunda aşağıdaki belirtiler gelişebilir:

  • Uykusuzluk
  • Kâbuslar
  • Kolay irkilme
  • Kendine ve çevreye yabancılaşma
  • İnkâr
  • Dikkat dağınıklığı
  • Keyifsizlik
  • Aşırı uyarılma ve tetikte olma hali
  • Öfke problemleri
travmatik deneyimi sonrası öfke patlaması yaşayan bir erkek çizimi

Travmatik deneyimler ve sonrasında gelişebilen travma sonrası stres bozukluğu hakkında daha detaylı bilgiyi bu yazımızda bulabilirsiniz.

Beden ve Travma İlişkisi

Travmanın ilk etkisi bedende hissedilmektedir ve yaşanılan her bir travma bedenimizin farklı yerlerinde izlerini bırakır. Bu yüzden her bir travmatik deneyimde kendimizi ve bedenimizi kaynaklandırmak oldukça önemlidir.

Örneğin bir travma anının ardından titremeye başladınız, bu titreme belirtisi tam anlamıyla yaşanan travmanın bedenden atılmasıdır. Bu yüzden titreme engellenmemelidir. Bu tepki bedenin hayatta kalma mücadelesidir.

Bedenin travmaya karşı verdiği bu bedensel tepkiler oldukça sağlıklıdır. Bu yüzden eğer beden tepki vermiyorsa biz bedenimizi vücudumuzu harekete geçirerek bu travmadan çıkmasını sağlamalıyız. Yani hareketsizlik ya da donma tepkisinden çıkamadığımızda Travma Sonrası Stres Bozukluğu semptomları geliştirilmektedir.

Peter Levine travmanın iyileşmesinin anahtarının yoğun duygulardan ziyade bedensel hisler olduğunu belirtmektedir. Travma bedenimiz ile iç içedir. Yaşanılan travmatize edici olay bedenin içine yerleşir ve genelde çeşitli semptomlara neden olur.

Bu semptomlar; kaygı, keyifsizlik, çökkünlük, hiçbir şeyden zevk alamama, psikosomatik sorunlar, vücut ağrıları, kronik ağrılar, öfke, davranış problemlerine neden olmaktadır. Bu semptomlar organizmanın boşalmamış olan enerjisinin etkisidir. Bizler bu yüklü enerjiyi serbest bırakmadığımız zaman travmanın kurbanı olmaktayız.

Bu mekanizmaya verebileceğim en güzel örnek Peter Levine’nın bir kitabında bahsetmiş olduğu olay; bir grup çocuk okul otobüsünden alınarak kaçırılırlar ve terk edilmiş bir taş ocağına götürülürler. Yaklaşık 30 saat yeraltında bir mahzende kalırlar. Çocuklar kurtarılıp sağlık kontrolleri yapıldıktan sonra 26 çocuktan 1 tanesinin olaydan en az etkilenmiş olduğu gözlenmiştir.

O çocuğun diğer çocuklardan daha az etkilenmesinin nedeni diğer çocuklar şok, donma, hissizlik, hareketsizlik içerisindeyken kendisine bir çıkış yolu açmayı deneyerek tavandan küçük bir tünel açarak taş ocağından çıkmalarına yetecek kadar toprak kazmayı başarmış olmasıydı.

Burada bu çocuk hareketlilik halini koruyarak yaşanan travmayı atlatabilmiş ve donma tepkisinden kendisini çıkarabilmiştir. Yani travmayı iyileştirebilmek için zihnimiz kadar bedenimizden de faydalanmaktayız. Harekete geçmeyi başarıp enerjiyi boşaltabilmek travmatik olaylardan az etkilenmenin anahtarıdır.

Travma ve Beden İlişkisinde İyileşme

İlk aşama travmanın duygusal ve bilişsel problemlere neden olduğu ancak her şeyden önce fizyolojik bir süreç olduğunu fark etmemiz gerekiyor. Fizyolojik çözümlemeye başlamadan önce duygusal ve bilişsel sorunları giderebilmek mümkün gözükmemektedir.

travmatik deneyimi sonrası üzgün bir kadın çizimi

Travmatize olan bir sinir sistemi fazla aktivasyonu kaldıramaz. Çünkü kolayca boğulurlar. Bu yüzden bedenimizdeki bu çözülmeye izin vermeliyiz. Çözülme için bedenimizi deneyimleyebileceğimiz pek çok egzersiz bulunmaktadır.

Terapide bedensel duyumları ile ilgili farkındalık kazanmasını sağlamak ve kişinin dikkatini somut olarak tanımlanması zor olan şeylere yönlendirmek olarak kabul edilmektedir. Terapötik müdahalelerde odak nokta şimdi ve burada olmasına rağmen, bedene odaklanmak hayatın bütün dönemlerini kapsar ve bu nedenle travma sonrası stres bozukluklarında da iyileştirici bir etki yaratmaktadır.

Yaşadığımız olumsuz deneyimler ve travmalarda kaynaklarımız çok önemli bir yer tutmaktadır. Kaynaklarımız ikiye ayrılmaktadır: İçsel ve dışsal kaynaklar.

İçsel kaynaklar, kendiliğimize dair güçlü yanlarımız, inançlarımız, dayanaklarımız, ilgi alanlarımız, beceri ve yeteneklerimizdir. Dışsal kaynaklarımız ise dışarıdan güç aldığımız dayanaklar, ailemiz, arkadaşlarımız, işimiz, objelerdir.

Bu kaynaklarınızı listeleyin, hayal edin ve bu kaynaklarınızı hayal ettiğinizde bedeninizdeki duyumlara odaklanın. Bedeninizde neler fark ediyorsunuz detaylıca bir bakın.

Listelediğiniz kaynakları size hatırlatacak yerlerde bulundurun ve ihtiyacınız olduğunda size yardımcı olmasını sağlayın. Yapabileceğimiz minik bir egzersiz:

  1. Önce oturduğunuz yere rahatça oturacak şekilde yerleşin.
  2. Oturduğunuz yeri, yerin zeminini, koltuk ile temasımızı hissedin.
  3. Oturduğunuz yerin sizi nasıl desteklediğini fark edin.
  4. Derin bir nefes alalım, aldığımız bu nefesi karnımızda hissedin.
  5. Başınızdan aşağıya kadar bütün bedeninizi hissedin.
  6. Bütün bedeninizi ve kaslarınızı sıkın ve biraz tuttuktan sonra bırakın. Bunu birkaç sefer tekrarlayın.
  7. Sağ elinizi koltuk altınıza kalbinizin yanına, sol elinizi ise sağ omzunuza koyun.
  8. Hissettiklerinizi kabullenerek kendinize destek olduğunuzu hayal edin.

Bu egzersizi birkaç dakika boyunca yapabilirsiniz.

Somatik Deneyimleme

Travma ve kronik stresin etkilerini çözümleme ve iyileştirmeye yönelik beden merkezli bir terapi yöntemidir. Bedende yaratan duyumları fark etmek ve bu farkındalık ile iyileşme sağlanmaktadır.

Bedenin duygu, düşünce ve davranışlarına odaklanır, sinir sistemi dengelenir, biriken stres boşalır, bedensel duyumsamaların fark ettirir, kaynakları oluşturmayı ve esnek dayanıklılığı kazandırır. Bu yaklaşım ile amaç bedende yerleşen savaş, kaç ve don tepkilerinin dışına çıkmaktır.

Hiwell'in uzman psikologları ile görüşerek bu terapi yöntemlerinde destek alabilirsiniz.

Kaynakça

  1. Kaplanı Uyandırmak - Peter A. Levine
  2. Travma ve Beden - Pat Ogden, Kakuni Minton, Clare Pain Pat Ogden ile Travma ve Beden Webinar
  3. https://www.dbe.com.tr/tr/yetiskin-ve-aile/8/yetiskinlerde-travma/
  4. Sümeyye Yar - Gelişimsel Travma Terapisinde Beden Odaklı Terapötik Yaklaşımın Karma Desen ile Değerlendirilmesi: Bir Vaka Serisi Çalışması
  5. Herkes İçin EMDR - Asena Yurtsever, Emre Konuk, Önder Kavakçı, Alişan Burak Yaşar
  6. https://somatikdeneyimleme.com/somatik-deneyimleme/somatik-deneyimleme-nedir/
  7. Ellis, L., Itoh, K., Vahrenkamp, S., Turcotte, S., Lavender, J., Gascon, I. ve Fleisch, G. (2014). Emerging Practice in Focusing-oriented Psychotherapy: Innovative Theory and Applications. Jessica Kingsley Publishers.
  8. https://www.dbe.com.tr/tr/yetiskin-ve-aile/8/yetiskinlerde-travma/
*Sitemizde bulunan yazılar tıbbi tavsiye içermez ve yalnızca farkındalık yaratmak amaçlıdır. Yazılardan yola çıkarak bir hastalık tanısı konulamaz. Hastalık tanısını yalnızca psikiyatri hekimleri koyabilir.