Çocukluk Dönemi Depresyonu: Nedenleri, Türleri ve İyileşme Süreci

Daha iyi hissetmeye bugün başlayın

Siz de 500 bin mutlu danışanımız gibi hayatınızın kontrolünü elinize alın.

Çocukluk Çağı Depresyonu Nedir?

Depresyon, serotonin ve dopamin gibi kimyasal ileticilerin eksikliği veya dengesiz salınımıyla ilgili olduğu düşünülen ve yaygın olarak görülen bir duygu durum bozukluğudur. Çocukların depresyon yaşamadığı düşünülebilir ancak çocukluk çağında da depresyon görülebilir. Çocuklarda duygusal, davranışsal ve fiziksel semptomlara neden olan duygu durum bozukluğuna çocukluk çağı depresyonu denir.

1960'lardan önce çocuklarda depresyonun ortaya çıkabileceğine kuşku ile bakılırdı çünkü çocuk olgunlaşmadığı için üst benliğinin depresyon gelişimine izin vermeyeceğine inanılırdı. Bu görüşün 1970'te Avrupa’da düzenlenen "Çocukluk Çağı ve Adolesansta Depresif Durumlar” kongresi ile değişmeye başladığı düşünülüyor. Bu kongrede çocuk ve ergenlikteki psikiyatrik rahatsızlıkların önemli bir bölümünü depresif bozuklukların oluşturduğu konusunda uzlaşmaya varılmıştır.

Çocukluk çağı depresyonu yetişkin depresyonundan farklılık gösterir. Yedi yaşın altındaki çocuklar dili etkin bir biçimde kullanamazlar. Bu yaşlarda sözel iletişimin yeterli olmamasından dolayı depresyonu fark etmek zor olabilir. Özellikle kronik depresyonda olan çocukların durumu daha zor fark edilebilir. Farklı yaş gruplarında farklı semptomlar ortaya çıkabilir. Çocuklar, kelimelerle ifade etmeseler de depresyonu davranışlarıyla gösterebilirler.

Aile tutumları, duygusal ihmal ve yüksek beklentiler gibi dış etkenler veya çocuğun bağlanma stili gibi çocukla ilgili durumlar çocukta depresif belirtileri tetikleyebilir. Çocukluk çağı depresyonunun ortaya çıkmasında etkili olan nedenlerin ve depresyonun etkilerinin farkında olmak, çocukların ruh sağlığının korunması konusunda doğru adımları atabilmek için önemlidir.

Çocukluk Dönemi Depresyon Türleri

Çocukluk çağı depresyonunu tanımak zor olabilir. Çocukluk çağı depresyonunun belirtileri arasında üzüntü, umutsuzluk, sinirlilik, öfke patlamaları, yorgunluk, enerji kaybı, ilgisizlik, zevk alamama, uykusuzluk veya aşırı uyuma, iştah kaybı veya aşırı yeme, baş ağrısı veya karın ağrısı gibi fiziksel şikayetler yer alabilir. Bazı çocukların okul performansında düşüş olabilir, çocuk arkadaşlarından uzaklaşabilir.

çocukluk dönemi depresyonunu ağlayarak yaşayan bir kız çocuğu çizimi

Depresyon ani ya da yavaş yavaş başlayabilir, kısa ya da uzun sürebilir. Çocuklar depresyonda olduğunu fark edemeyebilir veya ifade etmekte zorlanabilirler. Bu nedenle çocukluk dönemi depresyonu sıklıkla teşhis ve tedavi edilmez. Ebeveynler, çocukluk çağı depresyonu belirtileri konusunda bilinçli olmalı ve çocuklarındaki değişiklikleri dikkatle izlemelidir. Çocukluk dönemi depresyonunun, yetişkinlikte de görülen, farklı türleri vardır:

  1. Tipik Depresyon
  2. Atipik Depresyon
  3. İntrojektif Depresyon
  4. Anaklitik Depresyon
  5. Maskeli Depresyon

Tipik Depresyon

Tipik depresyonda aşağıdaki belirtiler görülebilir:

  • Ağlama
  • Umutsuzluk
  • Huzursuzluk
  • Mutsuzluk, keyifsizlik
  • İsteksizlik, enerjide azalma
  • Uyku ve iştah bozulması
  • Kilo kaybı veya kilo artımı
  • Çocuğun göz teması kurmaması
  • Uyaranlara tepkisiz kalması
  • Psikomotor yavaşlama veya çok tepki gösterme
  • Çocuğun kendini sakinleştirememesi
  • Konsantrasyon sorunları
  • Hoşlandığı şeyleri yapmak istememesi
  • Vücut ağrılarının gerekenden fazla ya da az olması
  • Oyuncaklarını fırlatması, kapıları çarpması
  • Değersizlik, çaresizlik düşünceleri
  • Hareketlerde yavaşlık, karın ve baş ağrısı gibi somatik belirtiler

Atipik Depresyon

Atipik depresyon, depresyonun bir alt tipidir ve daha az yaygın semptomlarla karakterizedir. Bu semptomlar arasında aşırı yeme ve uyuma, ağırlık hissi, sosyal ortamlardan uzaklaşma ve duygu durum değişiklikleri yer alabilir. Atipik depresyon semptomları tipik depresyon semptomlarından farklılık gösterir.

Atipik depresyonda davranışsal bozukluklar deneyimlenebilir. Çocukluk çağında çocuklarda görülen depresyonun birçok ön belirtisi vardır; okul reddi, iştahsızlık, karın ağrıları, altını ıslatma, tırnak yeme, tikler ve öz güven eksikliği depresyonun ön belirtileri olabilir.

Atipik depresyon, genellikle diğer depresyon alt tiplerine göre daha az şiddetli semptomlara sahiptir ve kişinin günlük yaşamını daha az etkiler ancak tedavi edilmediğinde uzun dönemde ciddi sonuçlara yol açabilir.

İntrojektif Depresyon

Nesne ilişkileri temelinde "introjektif" ve "anaklitik" olmak üzere iki tip depresyon vardır. İntrojektif depresyon, özellikle çocukluk döneminde yaşanan ciddi travmalar sonrasında ortaya çıkan ve ilişkisel problemlere bağlı olarak gelişen bir tür depresyondur.

İlişkisel problemler, özellikle ebeveynler veya bakıcı figürler tarafından çocuğun duygusal ihtiyaçlarının yeterince karşılanmaması, çocuğun aşırı eleştiri, suçlama veya reddedilme gibi davranışlara maruz kalması sonucu ortaya çıkabilir.

Anaklitik Depresyon

Anaklitik depresyon, bebeklik veya erken çocukluk döneminde bakım veren kişilerden yeterli sevgi, bakım, beslenme ve ilgi görmeyen çocuklarda ortaya çıkabilen bir depresyon türüdür. Genellikle nesne kaybı tehdidi olduğunda görülür. Birincil bakım vereninden ayrılan çocuklarda anaklitik depresyon ortaya çıkabilir.

Birincil bakım verenin yetersizliği veya yokluğu nedeniyle çocuğun fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarının karşılanmaması sonucu ortaya çıkar. Bu çocuklarda kayıtsızlık, geri çekilme, ağlama, yemeği reddetme ve uyku bozuklukları gibi semptomlar yaygındır.

Maskeli Depresyon

Maskeli depresyon, depresyonun geleneksel belirtilerinin olmadığı veya farklı bir şekilde ortaya çıktığı depresyon türüdür. Kişi depresyon belirtilerini açıkça göstermez veya çevresine iyi hissediyormuş gibi görünmeye çalışır.

İstismar ve ihmale uğramış çocuk "maskeli depresyon" yaşayabilir. Maskeli depresyon tıbbi bir nedene bağlanmaksızın fiziksel belirtilerle kendini gösteren depresyondur. Çocuk bu süreçte baş ağrısı, eklem ağrıları ve çarpıntı gibi belirtiler gösterebilir.

Gelişimsel Dönemlere Göre Çocukluk Çağı Depresyonu

Çocuklukta görülen depresyonun ortaya çıkışı bebeklik, oyun çağı, okul çağı ve ergenlik dönemi gibi gelişim dönemlerindeki deneyimlerle ilişkilidir.

Bebeklik Dönemi

Bebeklik döneminde uyaran azlığı, bebeğin duygusal olarak ihmal edilmesi ve bebekle yeterince fiziksel temas kurulmaması depresyona temel oluşturabilir.

Bebeklikte ve çocuklukta depresyon, davranış bozuklukları olarak kendisini gösterebilir. Gelişimin aksaması, çocuğun gerekli becerileri edinmemesi, yürümenin gecikmesi, tuvalet alışkanlıklarının gecikmesi ve motor becerilerin aksaması gibi sorunlar depresyonla ilişkili olarak ortaya çıkabilir.

Bebeklik ve okul öncesi dönemde kendini ifade etme becerileri tam anlamıyla gelişmediği için çocukların davranışlarını gözlemlemek önemlidir. Bu dönemde depresyon kendini uyku bozuklukları, gece korkuları, iştahta bozulmalar veya yeme tutumu bozuklukları şeklinde gösterebilir.

Okul Öncesi Dönem

Çocukluk çağı depresyonunda çocuklar sakin ve uyumlu görünebileceği ve bu yaş grubunda sözel iletişim tam olarak gelişmediği için çocuğun yüz ifadesine, hareketlerine, konuşma temposuna, ses tonuna ve faaliyetlerine dikkat etmek gerekir.

2-7 dönemi kritik bir dönemdir; kişiliğin temelleri atılır ve çocuk bu dönemde bireyselleşmeye başlar. Depresyondaki çocukta yaş ilerledikçe depresif görünüm ve somatik yakınmalar azalıp anhedoni ve çaresizlik hissi artar. İlerleyen yaşla birlikte çocuklar sorunlarını anlatmada sözel iletişimi daha iyi kullanırlar. Bu yaşta üzüntülerini sözel olarak bildirebilirler, çocuktaki sosyal işlevsellikteki yetersizlik gibi belirtiler daha iyi fark edilebilir.

Bu dönemde bakım verenin çocuğa olan bağımlılığı çocuğun beceri kazanmasını engelleyerek öz güvenini azaltabilir ve ayrılma kaygısını tetikleyebilir. İlgisizlik ve duygusal ihmal kadar fazla ilgi de çocuklara zarar verebilir. Fazla ilgi ve korunup kollanma yerine destekleyici yaklaşımlar önemlidir.

Çocuk okula gitmek istemeyebilir ya da ağlayabilir, adaptasyonda sorun yaşayabilir. Bu çocuklar okulda aktivitelere katılmak istemeyebilir veya yalnız kalmaktan kaçınabilirler. Aynı zamanda çocuk değersiz hissettirilirse kendine olan güveni azalır ve depresyona girme ihtimali artabilir. Bu yüzden çocukluk döneminde benlik algısının olumlu bir şekilde yapılanması önemlidir; olumsuz benlik algısı yetişkinlikte atılgan olmayan bir kişilikle sonuçlanabilir.

Okul Dönemi

Okul çağında depresyonda olan çocukta okuldan kaçma, okul reddi ve sinir krizleri yaşanabilir. Okul çağı çocuklarında depresyon; akran ilişkilerinde bozulma, akademik başarısızlıklar, etkinliklere ilgide azalma ve dikkatini toplayamama şeklinde görülebilir.

Yine bu dönemde çocuklarda apati, sosyal geri çekilme ve somatik yakınmalar da ortaya çıkabilir. Okul çağı çocuğundaki depresyonda intihar düşünce ve planlarının ergenlik dönemine göre daha az görüldüğü bilinmektedir ancak bu belirtiler fark edildiğinde mutlaka ciddiye alınmalıdır. Okula başlayan çocukların sözel anlatımı gelişeceği için duygularını daha iyi ifade ederler, bu yüzden tüm bu belirtiler daha kolay fark edilebilir.

Ergenlik Dönemi

Ergenlik çağında arkadaş ilişkileri bozulabilir, uyumsuzluk sorunları ortaya çıkabilir ve okul performansı düşebilir. Ergenlik depresyonunun en belirgin özelliği irritabilite ve öfkenin varlığıdır. Pubertal gelişimin depresyonun ortaya çıkması üzerine etkili olduğu düşünülmektedir. Kimilerine göre depresyon ergenlerde normal ve gerekli bir afektif durum, gelişimsel bir basamaktır.

Depresif bozukluk görülme oranı erkeklerde 9 yaşından sonra düşerken kızlarda 12 yaşından sonra artmaya başlar. Pubertal dönem birçok hormonal değişim ve gelişimi içerir. Hormonal değişiklikler duygu durum üzerine etki eder. Kız çocuklarda depresif duygu durum artışı erken pubertal hormon artışıyla bağlantılıdır.

Çocukluk Çağı Depresyonu Neden Olur?

Genellikle fark edilmesi ve anlaşılması güç bir durum olan çocukluk çağı depresyonuna neden olan faktörler arasında yaş, cinsiyet, genetik faktörler, olumsuz bebeklik deneyimleri, sosyal sorunlar, sancılı değişimler, bozulan rutinler, olumsuz aile deneyimleri, medikal ve psikiyatrik hastalıklar yer alır.

Yaş ve Cinsiyet
Yaş, cinsiyet ve depresyona yatkın kişilik faktörü depresyonun belirleyici unsurları arasında sayılabilir. Kız çocuklarının depresyon yaşama ihtimalleri erkeklere göre daha fazla olabilir.
Genetik
Ailede depresyon varsa çocukta depresyon olma olasılığı artar. Aile içinde depresyon geçiren ebeveyn çocuğunun ihtiyaçlarını ihmal edebilir ya da kendi semptomları ile meşgul olup çocuğun durumunun farkında olmayabilir.
Olumsuz Bebeklik Deneyimleri
Özellikle ilk üç yılda yaşanan olumsuz deneyimler, anne-baba kaybı gibi, ve aile yaşantısındaki büyük değişiklikler çocuğun depresyon geliştirmesine etki edebilir.
Sosyal Sorunlar
Çocuklar anne ve babanın boşanması, arkadaş veya aile bireylerinde yaşadığı kayıplar, aile içi yaşanan sorunlar nedeniyle depresyona girebilir. Çocuk bu süreçte kendisine, dünyaya ve geleceğe dair olumsuz düşünceler geliştirir.
Sancılı Değişimler
Anne ve babanın yaşadığı iş değişikleri, maddi sıkıntılar ve ailede birinin hasta olması da çocuğu olumsuz etkiler. Boşanma sürecinden sonra çocuk depresyona girebilir çünkü çocuklar yaşananlardan dolayı kendilerini suçlayabilirler.
Bozulan Rutinler
Çocuklarda depresyon kaybolan yetilerle de ilişkilidir; çocuğun günlük rutinin bozulması, beslenme düzeninin kayması, odasının değişmesi depresyonu öngörebilir ve bu durumlar çocuğun yeteneklerinde geriye gidişe neden olabilir. Depresyonda olan çocuk daha önceki gelişim dönemlerindeki gibi davranışlar göstermeye başlayabilir. Örneğin altını ıslatmayı bırakan çocuk ıslatmaya başlayabilir ya da yalnız yatan çocuk anne babası ile yatmak isteyebilir.
Olumsuz Aile Deneyimleri
Aile ortamı depresif süreçler için çok önemlidir, ailedeki iletişimsizlik ve kavgalar çocukların öz güvenin zedeleyip depresyona etki edebilir.
Medikal Hastalıklar
Depresyon birçok psikolojik ve psikiyatrik rahatsızlıkla birlikte görülebilir. Lösemi ve diyabet gibi başa çıkması zor fiziksel rahatsızlıklar depresyonu tetikleyebilir veya var olan depresyonun şiddetini artırabilir.
Psikiyatrik Hastalıklar
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozuklukları, özel öğrenme güçlükleri, karşı olma-karşı gelme bozukluğu ile birlikte depresyon görülebilir.

Çocukluk Çağı Depresyonunda Müdahale Yöntemleri

Depresyonu mümkün olduğunca erken dönemde fark etmek ve uzman yardımına başvurmak çözümü kolaylaştırır. Depresyon fark edilmediğinde ya da aileler bu durumu kendilerinin çözebileceğini düşündüklerinde yardım gecikebilir. Erken yardım almak sorunları daha ciddi bir hal almadan çözmek adına kıymetlidir. Erken dönemde depresif belirtilerin tanınıp önlenmesi diğer sorunlara karşı da koruyucu olur.

çocukluk depresyonuyla iştahsız olan kız çocuğu çizimi

Bu süreçte çocuğun yaşına ve duygusal durumuna bağlı olarak bir yol haritası çizilmelidir. Depresyon hem sosyal ve duygusal boyutu hem de tıbbi karşılığı olan bir bozukluktur. Depresyonda beyindeki kimyasal ileticilerle bağlantılı bozulmalar olduğu için sadece bir psikiyatrist hekimin reçete etmesiyle terapi sürecine destek olması adına ilaç kullanımına başlanabilir.

Psikoterapi

Psikoterapi süreci çocuğun yaşına, belirtilerine ve ihtiyaçlarına göre değişebilir. Terapi sürecinde genellikle çocukların dünyalarına girerek duygularını ve düşüncelerini açıklamalarını sağlamaya yönelik teknikler kullanılır. Terapist, çocuğun deneyimlerine empatiyla yaklaşarak onun dünyasına uyum sağlamaya çalışır. Böylece çocuk kendisini güvende hisseder ve rahatlar. Psikoterapi çocuğun duygularını daha iyi anlamasına yardımcı olur.

Çocukluk çağında yaşanan depresyonla mücadeleye anne ve baba da katılır. Çocuğun içinde bulunduğu durumun detaylarını öğrenebilmek için hem çocuktan hem de ebeveynden bilgi almak gerekir. Ailede iletişim sorunları veya bireysel yardım alınması gereken bir durum varsa ebeveynler için bireysel terapi ya da çift terapisi önerilebilir. Gerekirse terapi sürecine öğretmenin de katılımı sağlanır.

Oyun Terapisi

Oyun terapisi çocukların duygusal, sosyal ve davranışsal gelişimlerini destekleyen bir terapi türüdür. Çocukluk çağı depresyonunda başlıca kullanılan terapi yöntemidir. Oyun terapisi, çocukluk çağı depresyonu gibi durumlarda çocukların duygusal dünyalarını ifade etmelerine ve duygularını keşfetmelerine yardımcı olabilir.

Çocuklar oyunlar aracılığıyla olumsuz düşüncelerini ve duygularını ifade edebilirler. Ayrıca oyun terapisi, çocukların özgüvenlerinin artmasına ve duygusal dünyalarını ifade etme ve yönetme becerilerinin gelişmesine yardımcı olabilir. Oyunlar çocuklara zor durumlarla başa çıkmak için stratejiler geliştirebilecekleri güvenli bir alan sağlar.

Aile ve Öğretmenlere Tavsiyeler

Çocuğun anne ve babayla kaliteli zaman geçirmesi önemlidir. Depresyon sürecinde bireysel paylaşımlar çok kıymetlidir, çocuğa değer gördüğünü ve sevildiğini hissettirir. Çocukla oyun ve etkinlikler planlanabilir ve her iki tarafın da tatmin olacağı zamanlar yaratılabilir. Sinema veya tiyatroya gitmek gibi aktiviteler planlanarak çocuğun daha iyi hissetmesine destek olunabilir.

Aile içinde bir karar alınacaksa çocuğun da bu sürece katılması öz güvenini arttırabilir, bu doğrultuda aile içinde toplantılar yapılabilir. Aile toplantılarında herkes duygularını, beklentilerini ve ihtiyaçlarını ifade edebilir. Bu toplantılarda herkes söz hakkına sahip olacağı için çocuk kendini ifade etme fırsatı bulur ve dinlendiğini hisseder.

Çocukluk çağında aynı zamanda çocukların eğitim-öğretim alanında da desteklenmesi önemlidir. Öğretmenin depresyondaki çocuğa daha destekleyici yaklaşması teşvik edilir. Çocuğun grup çalışmalarına katılması sağlanır, çocuğa görevler verilerek ve yetenekli olduğu alanlarda ön plana çıkarılarak çocuğun kendine olan güveninin artması sağlanır.

Derslerde başarısız hisseden çocuğa eğitim desteği verilir; çocuk müzik, spor gibi alanlarda başarılı ise çocuğu bu alanlarda öne çıkarmak ve teşvik etmek kıymetli olacaktır. Ailenin ve öğretmenin iş birliği içinde ve sürekli iletişimde olması önemlidir. Aile öğretmenin gözlemlerini dikkate alırken öğretmen de aileden gerekli bilgileri edinir.

Okul yaşantıları bu çağdaki çocuklar için önemli bir depresyon tetikleyicisi olabilir. Okul etkinlikleri planlanırken çocukların ruh sağlığını korumayı ve sosyalleşmeyi sağlayacak etkinliklere yer vermek depresyonla baş etmede etkili olabilir. Çocukların problem çözme becerilerini arttıracak etkinliklere yönlendirilmeleri depresyonla baş etme becerilerini güçlendirebilir.

Kaynakça

  1. Çevikaslan, A., Sayım, A. (2008), Çocukluk çağında depresyon. NP Yayınları, İstanbul.
  2. Eryıldırım, G. (2016). Çocukluk çağı depresyonu nedir, tedavi yolları nelerdir? Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Mezun (2016) Psikolojik Akademisi, İhtisas Akademi.
  3. Tamar, M., Özbaran, B. (2004), Çocuk ve Ergenlerde Depresyon, Klinik Psikiyatri, Ek 2:84-92.
*Sitemizde bulunan yazılar tıbbi tavsiye içermez ve yalnızca farkındalık yaratmak amaçlıdır. Yazılardan yola çıkarak bir hastalık tanısı konulamaz. Hastalık tanısını yalnızca psikiyatri hekimleri koyabilir.