Benim de kendime sanki en büyük düşmanımmışım gibi davrandığım zamanlar oldu.
Kiloluydum, en çirkin sensin dedim.
Kilo verdim, aslında yine de güzel değilmişsin dedim.
Başarısızdım, kendime yüklendim.
Başarılıydım, daha iyisi olabilir miydi dedim.
Yataktan çıkmadım belki saatlerce.
Ama öyle zamanlarımda bile, bildim desteğe ihtiyacı olan arkadaşlarıma gitmeyi.
Onlara teselli vermeyi, yarasına çare bulmayı.
Herkese yettiğim, kendime yetemediğim, çok zamanım oldu.
Peki önce kendimle dost olsaydım, ihtiyacım olduğunda kendime de koşsaydım nasıl olurdu?
Nasıl olurdu kendimi eleştiren o acımasız iç sesi kısıp, kendime de teselli verseydim?
Öğrendim.
Dili bi değiştirdim önce. Karşıma aldım kendimi, tuttum en çok acıyan yerinden, başladım konuşmaya. Hatalarıma sarıldım, doğrularıma da, başarılarıma, başarısızlıklarıma, iyi tecrübelerime, kötüsüne, fazla kilolarıma, vücudumun sevmediğim ve sevdiğim yerlerine de.
İşte o zaman, kendime de yettim, başkalarına da.
Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. This category only includes cookies that ensures basic functionalities and security features of the website. These cookies do not store any personal information.
Any cookies that may not be particularly necessary for the website to function and is used specifically to collect user personal data via analytics, ads, other embedded contents are termed as non-necessary cookies. It is mandatory to procure user consent prior to running these cookies on your website.